Fotoğraf: Barış Akademisyenleri Twitter hesabı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış Akademisyenleri İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Kocaeli ve Antalya’da yaptıkları eş zamanlı basın açıklamaları yaptı. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının ardından 522 imzacı akademisyenin beraat ettiği hatırlatılan açıklamada şöyle denildi:
"Biz Barış Akademisyenleri ve kamu görevinden men edilmiş eğitim ve bilim emekçileriyiz; İşimizi, gasp edilen haklarımızı talep etmek için burada, bir aradayız.
"Barış Akademisyenleri olarak 11 Ocak 2016'da 'Bu Suça Ortak Olmayacağız!' dedik. Hak ihlali, tehdit, saldırı ve mesnetsiz suçlamalara maruz kaldık. İdari, adli soruşturmalar geçirdik. Ocak 2016'dan itibaren işten çıkarmalar başladı.
"Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL koşullarında ise üniversitelerimizden ihraç edildik, istifaya, emekliliğe zorlandık; yetmedi örgüt propagandası suçlaması ile yargılandık. En az 822 Barış Akademisyenine dava açıldı, 300 gün, 2300 duruşma Adliye mesaisi yaptık.
"Hapis yattık, adil yargılama hakkımızdan yoksun bırakıldık"
"Cezalara çarptırıldık, hapis yattık. Seyahat özgürlüğümüzden, adil yargılanma hakkımızdan, sosyal güvencelerimizden yoksun bırakıldık. KHK'lı olan arkadaşlarımızın velayet hakkı, seçilme ve hatta seçme hakkı dahi tartışmaya açıldı.
"Tazminatlarımız verilmedi. Miras hakkı elinden alınanlar bile oldu. Pek çok KHK'lı, Barış Akademisyeni Dr. Mehmet Fatih Tıraş gibi hayatına son verdi.
"Bize adres olarak OHAL icadı bir komisyon gösteriliyor. Oysa bu kurum sorunları çözmüyor, aksine çoğaltıyor. İşleyişi ve kararları tartışmalı. Adaleti geciktiriyor. Hâlâ değerlendirilmeyi bekleyen 33 bin dosya var. 406 Barış Akademisyeninin ve KESK üyesi 1500 kamu emekçisinin dosyası da bekleyenler arasında.
"Alınan hukuksuz kararlar yine mahkemelerce bozuluyor, fakat bu davalar yıllarca sürüyor.
"Hâlâ gasp edilmiş haklarımızı alabilmiş değiliz"
"26 Temmuz 2019'da Anayasa Mahkemesi, barış talebimizin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti ve 522 arkadaşımız beraat etti.
"Ancak henüz beraat etmeyen Barış Akademisyenleri de var. Evet, şu sıralar beraat kararları alıyoruz ancak hâlâ gasp edilmiş haklarımızı geri alabilmiş değiliz. Ne üniversitelerimize dönebildik, ne de pasaportlarımızı geri alabildik. Sorunlarımız acil demokratik çözümler gerektiriyor.
Somut taleplerimiz şunlar:
- 1. "Bu suça ortak olmayacağız!" bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacılar, talepleri halinde ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmelidir. Dönülecek üniversite hakkındaki kısıtlamalar ise başlı başına bir başka insan hakkı ihlalidir.
- 2. Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitirenler doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir.
- 3. İşe alımda güvenlik ve arşiv soruşturması şartı, Anayasa'nın 20. Maddesinde güvence altına alınan "özel hayata saygı" hakkına müdahaledir. 29 Kasım 2019 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı da buna işaret etmiştir. Buna derhal son verilmelidir.
- 4. KHK'larla ihraç edilen barış akademisyenlerinin ve kamu emekçilerinin yurttaşlık haklarına yapılan tüm saldırılar ortadan kaldırılmalıdır. Pasaportları derhal geri verilmeli, bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir.
- 5. Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli, OHAL KHK'ları kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası antlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır.
"Barış talebimizin arkasındayız. Barış sözümüzü çoğaltacağız.
"Gasp edilen haklarımız için diğer kamu emekçileriyle birlikte mücadeleyi sürdüreceğiz."
(PT)