Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve zamanaşımı ile beraat kararlarıyla sonuçlanan Kızıltepe JİTEM davasında yargılanan korucuların avukat ücretini Valilik üstlendi.
TIKLAYIN - Devlet “Paşalarını” Korudu
Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’ın haberine göre, Valiliğin yaptığı ödeme, Ankara Barosu’nun Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 29 Haziran’da yazdığı bir taleple açığa çıktı.
Yazının, Mardin Valiliği Hukuk Müşavirliği’nin Ankara Barosu’na 11 Mart’ta korucular Abdurrahman Kurğa, İsmet Kandemir, Ramazan Çetin ile gönüllü korucu Mehmet Emin Kurğa’nın avukatlarına ödenecek tutarın miktarla ilgili tereddüt yaşaması üzerine yazıldığı belirtildi.
Valiliğin ödenecek tutarın kendilerine bildirilmesi talebine karşı, Ankara Barosu, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazarak, dosyada korucuların avukatlığını yapan isimleri istedi.
Korucuların avukatlık ücretlerinin valilik tarafından ödenmesine dayanak olarak, 11 Ekim 2018’de yayımlanan 182 Sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla yürürlüğe giren “Güvenlik Korucuları Yönetmeliği” gerekçe gösterildi.
“Kamu kaynaklarını buna yöneltmek doğru değil”
Davanın müdahil avukatlarından Erdal Kuzu bianet’e yaptığı açıklamada, yönetmeliğin sadece görev suçlarını kapsadığını ifade etti:
“Ancak bu yargılama görev suçuna dair bir yargılama değildi. Cinayet ve benzeri suçlamalarla yargılandılar. Devletin bunu görev kapsamında kabul edip avukat ücretini ödemek istemesi absürt… Aslında devlet bu icraatıyla, bu suçların görev kapsamında olduğunu kabul ediyor. Suçları üstlenme anlamı çıkıyor, başka izahı yok.”
Ancak yargılama sırasında devlet kurumlarının, suçların emir ve talimatla işlendiğini inkar ettiğini belirten avukat Kuzu, “Bu belge bunun gayriciddi bir itirafıdır” dedi.
Erdal Kuzu, “Adli suçları görev kapsamında kabul edip kamu kaynaklarını buna yöneltmek doğru değil” diye ekledi.
TIKLAYIN - Kızıltepe JİTEM Davası Zamanaşımından Düştü, Mahkeme “Örgüt Yok” Dedi
Ne olmuştu?
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin öldürülmesi ve zorla kaybedilmesine ilişkin dokuz kişiye dava açıldı.
Öldürülen veya kaybedilenlerin isimleri: Abdulvehap Yiğit, Süleyman Ünal, Mehmet Nuri Yiğit, Tacettin Yiğit, Zübeyir Birlik, Abdulbaki Birlik, Kemal Birlik, Zeki Alabalık, Menduh Demir, Nurettin Yalçınkaya, Necat (Şemsettin) Yalçınkaya, Mehmet Emin Abak, Hıdır Öztürk, Abdulvahap Ateş, Mahmut Abak, Yusuf Tunç, Şeyhmus Kaban, İzzettin Yiğit, Yusuf Çakar, Abdurrahman Öztürk, Mehmet Ali Yiğit ve Abdulbaki Yiğit.
Davanın sanıkları: Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir.
Bu sanıklar hakkında “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından 2014’te dava açıldı. Dava daha başlamadan güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.
Dava 9 Eylül 2019’da sonuçlandı.
Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu “örgüt kurma ve yönetme” suçundan beraat etti.
Diğer sanıklar Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ile dönemin köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir de Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesi uyarınca kendilerine isnat edilen “silahlı terör örgütüne üyelik” suçlamasından beraat etti.
Zorla kaybetme, cinayet, yargısız infaz suçlarıyla ilgili de davanın 20 yıllık zamanaşımının dolması nedeniyle düşmesine karar verildi. (AS)