Fotoğraflar:KESK
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Dersim'de yaşanan orman yangınları sonrası incelemelerde bulunmak için bölge giden Kamu Emekçileri Sendikaları Konferderasyonu (KESK) ve bağlı sendikaların yönetcileri hazırladıkları raporu açıkladı.
KESK, "Dersim'in Hozat ilçesine bağlı Kuru Kaymak köyü ile Koçeri mezrasında 17 Ağustos tarihinde askeri operasyon sonrası başlayan orman yangınına 13'ncü güne kadar müdahale edilmediği, yangına müdahale etmek isteyen yurttaşların askerlerce engellendikleri iddiası güvenlik, insansızlaştırma-orman yangınları ilişkisini güçlendirmektedir" dedi.
KESK raporda, Munzur vadisi Fırtına Veli bölgesinde 140 hektar alanın yangından etkilendiği, valiliğin ifade ettiğinin aksine sadece bitki örtüsünün değil, 100 yılık ağaçların da yandığını aktardı:
"Yangına çok geç müdahale edilmesi nedeniyle yangına karşı doğal koruması olan ardıç ağacının köklerinin yanmasından kaynaklı yüzlerce ardıç ağacı ve meşe ağacının da yandığı gözlemlenmiştir."
KESK'in yerel kaynaklardan aldığı bilgiye göre Hozat bölgesinde ise 340 hektar alan yandı.
"Yangın sonrası batıda villa Dersim'de kalekol"
Kente görüştükleri birçok kurum ve kişinin, Dersim'de çıkan yangınların güvenlik politikalarının uygulandığı dönemlerde sistematik olarak arttığı ve söndürme çalışmalarının da bu dönemde uygulanmadığı ya da halkın/kamuoyunun baskısı sonrasında oldukça geç başladığını ifade ettiğini aktaran KESK, "Batı illerinde yangınlar sonrası hızla villalar yükselirken Dersim'de ise kalekol denilen devasa karakolların inşa edilmesi bu yaygın düşünceyi, değerlendirmeyi doğrular niteliktedir" dedi:
"Güvenlik politikaları adı altında yapılan kalekollar aynı zamanda bir ekolojik yıkımı ifade etmektedir. Çünkü kalekollar ortaçağdaki korunaklı kaleler gibi hâkim tepelere kurulmuş, inşa edildikleri tepelerin çevresindeki ormanlık alanlar tıraşlanıp civarındaki ormanlar ve yaylalar güvenlik bölgesi olarak ilan edilerek sivillerin girişine kapatılmıştır.
"Bu salt güvenliğe indirgenmiş bakış açısının iki amacı vardır; Birincisi ağaçtan arındırarak kalekolların görüş alanını olabildiğince genişletmektir. Bu şekilde aynı zamanda karşı taraftan gelebilecek muhtemel tehlikeyi bertaraf etme hedeflenmektedir. İkincisi ise bölgedeki nüfusun doğal kaynaklara erişimini zorlaştırarak, hatta tamamen engellemek suretiyle göçe zorlayarak insansızlaştırılmış bölgede denetimi sağlamaktır."
Talepler
KESK raporunda alınmasını talep ettiği tedbirleri ve uygulamaları şöyle sıraladı:
- Doğanın sahibi değil, bir parçası olduğumuz bilinci bir anlayış ve kültüre dönüşmeli, kalıcı politikaya dönüşerek kamusal hizmetler de buna göre düzenlenmelidir.
- Güvenlik adı altında baraj yapımı, orman katliamı, yangın çıkarma ve müdahale etmeme/geç müdahale etme gibi uygulamalara son verilmelidir.
- Ormanda çalışan emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları iyileştirilerek daha verimli çalışma ortamı yaratılmalıdır.
- Orman yangınlarıyla mücadele eylem planları kamuoyuna net bir şekilde açıklanmalı, gerekli olan araç ve gereçler eksiksiz temin edilmeli, bu konuda yapılan ihalelerde şeffaflık ilkesi esas alınmalıdır.
- Orman yangınlarıyla mücadele edilmesi için emekçilerin güvenceli istihdamı sağlanmalı, işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri tüm boyutlarıyla uygulanmalıdır.
- Sendikalar, Ekoloji örgütleri ve halkın da katılımı sağlanarak "Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı" hazırlanmalı, ranta açılan ve ormansızlaştırılan alanlar yeniden doğal yapısına uygun şekilde yeşil alana dönüştürülmeli, ekolojik tahribat giderilmelidir.
KESK heyeti
Dersim'e giden KESK heyetinde şu isimler yer aldı: KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, EĞİTİM SEN MYK üyesi İkram Atabay, SES Eş Genel Başkanı Selam Atabay, TARIM ORKAM-SEN Genel Başkanı Ahmet Keleş ve MYK üyesi Serap Baysal, BES Genel Başkanı Bahadır Berdicioğlu ve MYK üyesi İsmet Temel, ESM MYK üyesi Hamit Cansever, TÜM BEL-SEN MYK üyesi Bülent Türkmen. (KÖ)