*Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 40. "Medya İzleme Raporu"nu yayınladı. Rapor, Türkiye'de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında gazetecilere yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları konu ediniyor.
Rapor basın özgürlüğü ihlalleriyle dolu
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan rapor açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
Ağustos ayında yaşanan gelişmeleri içeren 40’ıncı raporumuz, öncekilerini aratmayacak boyutta basın özgürlüğü ihlalleriyle dolu. Düşünce, ifade ve basın özgürlüğü açısından karşı karşıya kaldığımız olumsuz tablonun en önemli sonuçlarından biri ise baskı ve sansürün yerleşik bir hal alması, diğer bir ifadeyle kalıcılaştırılması.
"Söz konusu temel haklarımızın teminatı olan hukuk devletinin her geçen gün yok edilmesi, halkın haber alma hakkını da gazetecilerin görünen gerçekliğin sözcüsü olma misyonunu da erozyona uğratmakta. Geldiğimiz aşamada düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün özgür, eşit ve demokratik bir hukuk düzeninde varoluş mücadelesinin temel kolonları olduğu çok daha netleşmiş durumda.
"Yayın organları susturulmak istendi"
"Geçen ay orman yangınları ile göçmenlere ilişkin yaşanan gelişmeler, Türkiye’de devlet organizasyonun çürümüşlüğünü gösterirken, çıkan dumanlar ve pis kokuların gazeteciler tarafından tüm açıklığıyla halka aktarılması, kimi zaman kamu otoriteleri kimi zaman ‘organize gruplar’ tarafından engellenmeye çalışıldı. Orman yangınlarına müdahalede yaşanan, tüm dünyanın şahitlik ettiği yetersizliklerin duyurulması, iktidarın basın kuruluşları üzerindeki sopası konumundaki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından önce tehdit sonra cezalarla engellenirken, halkın haber alma hakkı için yayıncılık yapmaktan geri adım atmayan yayın organları ‘organize gruplar’ tarafından basılarak susturulmak istendi.
"İktidar yanlısı basın mualif kesimleri hedef gösterdi"
"Geçen ay, tutarsızlıklarla dolu ve nihayetinde bir vatandaşın ölümüyle sonuçlanan göçmen politikasına ilişkin gerçekler konusunda da basın üzerinden baskı ve manipülasyonlarla iktidarı temize çıkarma çabalarına şahitlik ettik. Bu süreçte iktidar yanlısı basının yayıncılık anlayışı, muhalif bakış açısına sahip kesimleri hedef gösterme şeklinde oldu. Gazetecilik yapmaktan vazgeçtiklerini çok uzun zamandır ilan etmiş olan iktidar yanlısı yayın organlarının, orman yangınları ile göçmenlere ilişkin yayınladıkları haberler, sadece gazetecilik ilkeleri açısından değil insanlık değerleri açısından da izanı yitirdiklerini gösterdi.
Deniz Salmanlı'nın işten çıkarılması
ÇGD açıklamasında TRT'nin 22 yıldır kurumda çalışan Haber-Sen yöneticisi Deniz Salmanlı'yı Kızıldere Katliamı ile ilgili attığı tweeti gerekçe göstererek 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında işten çıkarmasına da değindi:
TIKLAYIN - TRT Salmanlı'yı Kızıldere Katliamı tweeti gerekçesiyle işten çıkardı
"Türkiye’nin görsel hafızası ve kamu yayıncılığının adresi Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Yönetim Kuruluna, basın özgürlüğüne karşı isimlerin atanması Temmuz ayında olmuştu. Atamaların ardından geride kalan bir ayı aşkın süreçte yeni TRT yönetiminin ‘icraat’larının neler olacağının işareti de verildi. Kurumu tırnak ucu kadar tanımayan ve bir o kadar emeği geçmemiş kişiler, arkalarına aldıkları siyasi güce güvenerek Kurumun insan hafızasını yok etmeye yöneldi. Bu yıl itibariyle Kurumda 22 yılını dolduran şef montajcı, aynı zamanda KESK Haber-Sen’in yöneticisi Deniz Salmanlı, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek önce açığa alındı 3 ay sonra 375 sayılı KHK ile ihraç edildi.
"Bu karar alınırken Deniz Salmanlı hakkında dava açılmamış, hatta savunması bile alınmamıştı. İktidar ve onun yetkilendirdiği kadrolar, halkın gerçekleri duymasını engellemenin yanında bu gerçekleri dillendirenlere de yaşam alanı tanımayacak bir anlayışa bürünmüş durumda. İktidarın, partizanca uygulamalarını artıracağı ve bu kapsamda engel gördüğü herkesi tasfiyeye devam edeceği bir gerçektir. Bu duruma karşı bizler de haklarımızı daha örgütlü ve ilkeli şekilde savunmakta kararlıyız. Ya düşüncelerimiz doğrultusunda yaşayıp görüşlerimizi özgürce söyleyeceğiz ve sesimizi duyuracağız ya da yok olacağız."
Erişim engelleri, gözaltılar, soruşturmalar
ÇGD'nin Ağustos ayı raporunda yer alan gelişmelerin değerlendirmesi ise şöyle:
- 4 haber sitesi tamamen erişime engellendi.
- 147’sine doğrudan olmak üzere toplam 208 habere erişim engeli konuldu; ikisi orman yangınlarıyla ilgili olmak üzere dört olay kapsamında güvenlik güçleri tarafından akreditasyon ve Emniyet’in toplumsal olaylarda görüntü ve ses kaydı alma yasağına ilişkin hukuksuz genelgesi dayanak gösterilerek onlarca gazetecinin haber takibi engellendi.
- Beş olayın takibi sırasında 6 gazeteci gözaltına alındı.
- 4 gazeteci hakkında iddianame düzenlendi ve dava açıldı, açılan davalar kapsamında 1 gazeteci hakkında üç yıla kadar hapis istenirken, 2 gazeteci hakkında yaptıkları haber nedeniyle 100 bin lira tazminat talep edildi.
- Üç yeni soruşturma kapsamında 3 gazeteci ifade verdi; 2 gazeteci yürüyen yargılamalar kapsamında toplamda 10 yıl 5 ay hapse çarptırıldı.
- Geçen ay dört olay takibi sırasında 8 gazeteci darp edildi, 1 gazeteci tehdit edildi, 1 gazeteci silahlı saldırıya uğradı, 1 gazeteci bir siyasi partisi temsilcisi tarafından hedef gösterildi, 1 gazeteci öldürüldü.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(SO)