*Fotoğraf: İstanbul Valiliği önünde bir araya gelen gazetecilerin meslektaşları Bülent Kılıç'ın şiddet uygulanarak gözaltına alınmasına tepki gösterdiği eylemden
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 'Medya İzleme Raporu'nun 39'uncusunu yayınladı. Rapor, Türkiye'de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında gazetecilere yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları konu ediniyor.
"Anayasal haklarımızı yok etmeyi hedefliyorlar"
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan rapor açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Karşı karşıya olduğumuz tablo: Basın mensuplarının evlerinin önünde, sokaklarda darp edilmesi ya da ‘yetkili ağız’lar tarafından tehdit edilmesi; basın-yayın kuruluşlarının büyük çoğunluğu ekonomik çıkar ilişkileri çerçevesinde iktidara bağımlılıklarından kaynaklı halkın gözünden temel sorunların kaçırılması; halkın gündeminin konuşulduğu sosyal medyayı, yetmemiş olacak ki daha da kısıtlama arayışları; kamu yayıncılığının adresi olan TRT’nin, Gülen Cemaati’nden sonra şimdi de AKP içindeki SETA’cılar ve Turkuvazcılar arasında pay edilmesi.
"İktidarın, gazetecilere yönelik saldırılara sessiz kalmasından, ‘ürettiği medya’daki yalanları adeta Yalan Rüzgarı gibi kesintisiz yayınlaması ve ‘ilelebet iktidar’ uğruna basın özgürlüğü karşıtlığı açısından sicili kabarık isimleri yetkilendirmesi, Türkiye’de başta basın özgürlüğü olmak üzere anayasal haklarımızı yok etmeyi hedeflediğini gösteriyor.
"İktidarın tek çıkış yolu olarak gördüğü baskı ve şiddeti yaygınlaştırma ve bu yolda Türkiye’yi büyük bir yangın yerine dönüştürme amacını engellenmenin yegâne yolu, her zaman olduğu gibi düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünü sonuna kadar savunanların yoludur. Haberciliğin özgürce yapılabildiği, gerçeklerin halktan gizlenmediği, basının iktidarların değil halkın sözcüsü olduğu zaman bu yangın da sönmeye başlayacaktır."
TRT kararnamesi ve sosyal medya
ÇGD Temmuz raporunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle TRT'nin yönetim kuruluna Hilal Kaplan gibi hükümete yakın isimlerin atanmasına da tepki göstererek, "TRT'de kamu yayıncılığını karartma operasyonunun son adımı da atıldı" dedi.
TIKLAYIN - "TRT kararnamelerle devlet propagandası kanalı oluyor"
Raporda ayrıca hükümet tarafından sosyal medyanın kontrol altına alınma çabasına da değinildi:
"İktidarda 20’nci yılına girmeye hazırlanan AKP, Gezi Parkı Protestolarından itibaren en büyük 'dertleri’nden biri sosyal medya olageldi. Köklü bir gazetecilik geleneğine sahip, halkın haber alma hakkına saygı çerçevesinde yayıncılık yapan birkaç basın organının dışında iktidarı süresince medyanın büyük kısmını kontrolü altına alan AKP, diğer iletişim araçları gibi belirgin bir merkeze sahip olmayan sosyal medyayı trollerle ele geçirmeye çalışıyor."
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(SO)