Newrozlaşan bir halk ve ateşin sırrına varanlar…

2025 Newroz’u kolektif belleğimizdeki tüm değerleriyle, duygu türbülanslarıyla, tüm Kürtlerin ruhuna değe değe iz bırakarak, ateşin sırrını kulaklara fısıldayarak bu sene de milyonların coşkuyla kutlandı.
Her şeyin tanığı tarih, direnişin rengi ateş, yeşerten toprak şahittir ki Newroz bir bayram olmanın ötesinde, kurtuluşıun destanı, mücadelenin miladı, newrozlaşmanın hakikati, yeryüzündeki zulmün sonsuz olmadığının kanıtı olmuştur.
Yeryüzündeki zulmün simgesi şüphesiz Dehaq; direnişin simgesi de şüphesiz Demirci Kawa ve yeni günün simgesi şüphesiz Newrozdur.
Tarih boyunca Newroz, Kürt halkı için yalnızca doğanın döngüsünü değil, özgürlük özleminin her daim yeniden doğuşunu, varlığın inkarına karşı direnişi simgeleyen kutsal ateşi olmuştur. Asırlar boyunca yakılan her Newroz ateşinde özgürlük özlemi harlanmış, her alanda yakılan ateş, zincirlerini kırmaya çalışan bir halkın kollektif belleğine ve ruhuna nakşolmuştur.
Her Newroz, bir öncekinden devralınan ve sonrakine taşınan bir meşale koşusu misali direnişin sürekliliğini, inkara karşı hakikatın ısrarını temsil etti.
Dağlarda, meydanlarda, zindanlarda ve sürgünde yakılan her ateş “yoksun” denilen bir halkın “ben varım buradayım” diye haykırışına dönüştü. Newroz sadece bir günün değil, Newrozlaşmış bir halkının tarihsel yürüyüşünün ve “xwebûn” mücadelesinin adıdır.
Yeryüzündeki zulmün yakın tarihçesi
Hayal edin, Amed’ten dünya halklarının tarihine doğru giden bir tramvaydayız, Kürtler hariç değil.
Ezeli kaderden beri ya da her insanın anlam dünyasını oluşturduğu kendi miladından beri;
Dünyayı hayatı mekanı anlamlandırmak için kültürü inşaa eden halklar ve bu varoluşa işlenen aidiyetlerden biri de ateş yakıp baharın gelişini çeşitli ritüellerle karşılayan kürt halkı olsun. Bu kitlesel baharı karşılama ritüellerine bir gün biri çıkıp desin ki “Yok efendim bu ateşi yakamaz, etrafında dönemez, bu kurtuluş gününü kutlayamazsınız!” Neden? Çünkü sen aslında yoksun, bayramın da, kurtuluş destanın da yok, dilin de yok, kimliğin de yok.
İşte varlığın hakikatine karşı dayatılan yokluğun karanlığına yakılmış bir meşaledir Newroz. Diyarbakır zindanında modern Dehaklara karşı 82 Newroz’un da kendini yakan Çağdaş Kawa Mazlum Doğan’ın ardında bıraktığı üç kibrit çöpünü, kutsal emanet sayan ve bedenlerini isyana çeviren Zekiye Alkan, Rahşan Demirel ile Ronahi ve Berivan’dan Amed Newrozu’na emanet edilen ateş, bugün Amed Newrozunda milyonlardır.
Kürt halkı bu sebeple Newroz halkıdır. Bu sebeple 92 Newroz’unda panzerlerin altında ezilmiş, taranmış, bedeniyle newroz ateşi yakmış ve newrozlaşmıştır. Newroz “Em li vir in” (Buradayız) haykırışı olmuştur! Kürtçe ıslık çalmanın dahi işkence sebebi edildiği koşullarda newroz, vejîn (diriliş), felat (kurtuluş) olmuştur.
Bu çığlığın tıpkı Dehaq’ın zulmünü bitirdiği gibi modern Dehaqların saraylarını da yerle bir edeceğini bildikleri için Cizre’de ve daha sonra Nusaybin’de Pira Şehîdan’da (Şehitler Köprüsü) ölüm düğmesine basarken gözlerini kırpmadılar. Pira Şehîdan’dan Çağ Çağ Deresine düşen ve Binxete (sınırın aşağısı) sürüklenen cansız bedenlere verdiğimiz söz, her Newroz sabahı kulağımızda çınlamaya devam ediyor.
Ateşin sırrı zulüm altında yok sayılarak yaşamanın yerin zulüm alaşağı edecek aydınlıktır o zaman yaşam Newroz ateşinde zulme başkaldırıdır.
İşte Kürdün kollektif hafızasındaki Newrozun bir parçası ve ateşin sırrı budur. Direniş zafere götürür.
2025 Newrozu direnişin boyutlarının yeniden doğduğu Newroz olarak tarihe çoktan geçmiştir.
Bu Newroz’u tarihi kılan şüphesiz Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 şubat çağrısıdır. Çağrı, sonrasında direnişin yeni boyutlarıyla nasıl bir mücadele hattı belirleyeceğini açıkça göstermiştir. Zulme karşı direnişin demokratik siyasetini, demokratik toplum inşaasını, yolunu örecektir.
Baskıyla, zorla varlık mücadelesinden vazgeçirilemeyen Kürdün ve halkların Newroz’unu, her daim bir “çatışma sahası” olan resmi tarih yazımıyla, kendi mülkiyetine geçirmeye çalışıyordu inkarcı akıl. Kürdün şarkılarını Türkçeleştirenler; Kürdün bir sabah uyandığında ismi değişmiş “farklı” bir köyde uyanmasını sağlayanlar, Newroz’u Nevruz eylemeye girişti. İdeolojik aygıtlarını, mahir bir silahşör misali kuşanan egemenler, “yanmayan” ateş üzerinden atlayarak devlet katında Newroz’u Nevruz yapmıştı. Ancak çekilen fotoğraflar, yüz yıllık inkarcı aklın çöküşünü ve acziyetini göstermekteydi! Zira kimin haddidir ki onu, Amed’deki Newroz ateşiyle kıyaslamak!
Newroz, Kürtler için 90’lardan beri zulme karşı direnişin yanında “umut kurucu” bir misyona bürünmüştür. Mevsim olarak baharın müjdecisi Newroz, özgür yaşam umudunu büyüten ve artık bakılmasa dahi görülen bir hale dönüştürmüştür.
İşte bu özgür yaşam ve barış umuduna en yakın olduğumuz anda, 2025 Newroz’u barış ve demokratik toplum idealini büyütecek bir milat niteliğindedir. Kadınlar binlerce yıldır hasret oldukları özgürlük arayışlarıyla; gençler devrim ruhuyla; çocuklar barış umuduyla karşıladı Newroz’u.
Newroz “Em li vir in” demekti, ve Amed’de hep beraber “buradayız” demek için Kemal Kurkut’a ve diğerlerine selam verip yarınlara olan yürüyüşümüzde yeni bir aşamaya geçtik!
Dehaq’larına son sözümüz şudur ki özgür yaşamın inşası ateşin sırrına erişenlerdedir ve Newroz yeni yaşamı müjdelemektedir tüm kara parçalarında Afrika ve Kürdistan dahil..
(BG/EMK)