Jin, Jiyan, Azadî : 2025 Newroz’u kadınlarla büyüyor

“Yeni günün” yani Newroz’un coğrafyamızda kutlanması çok eskilere dayanıyor. Popülarite kazanması 1970’li yıllara tekabül ediyor, çünkü bu yıllarda Kürt muhalefeti yükseliyor.
Tabii 68 kuşağının dünyayı etkileyen sol sosyalist rüzgârı ve Kürtlerin artık örgütlü, kendi kültürü ve tarihine sahip çıkma arzusu bunu hızlandırmıştır. Her halkın kültürel, manevi değerleri vardır. Özellikle de özgürlüğe ulaşamamış toplumlar için egemen, ezilen halkın diline, kültürüne, inancına saldırır, yok etmeye, asimile etmeye çalışır.
Newroz, tüm yapılan zulme, egemene bir itiraz, ulusal bir varoluş biçimi olarak görülebilir. 1982 yılında Diyarbakır hapishanesinde Mazlum Doğan’ın Newroz gecesi tutuşturduğu üç kibrit çöpü ile halklaşarak bugün milyonlarla buluştu.
Zalim Dehak ve Demirci Kawa arasındaki amansız mücadele ve zalime karşı mücadeleyi kazanan Kawa’nın Newroz efsanesinin bugünle buluşması olmuş oldu.
Kürt halkının kendi arasında zaten yüzyıllar boyu kutladıkları Newroz, devletin baskısıyla daha güçlü bir direniş sembolü haline geldi. Bu arada şunu da söylemek lazım; devletin Nevruz demir dövme törenlerini, aslında “Nevruz Orta Asya’dan çıkan bir şeydir, gerçek Türklerin bayramıdır” söylemlerini, devlet törenlerini, ateşten atlayan valileri hatırlayalım. Âdeta Newroz’la rekabet eden Nevruz etkinlikleri yapılıyordu. Bu törenler halklarda karşılık bulamayınca artık son yıllarda bundan vazgeçtikleri anlaşılıyor. Çünkü Newroz, aile içinde, sokakta bile yüzyıllardır kutlanan bir kültür ve gelenek…
Newroz, kolektif bir bilinç ve Kürtlerin, dostlarının, kadınların, tüm muhaliflerin itirazını, sözünü kurduğu bir gün artık. 1990-1992 yıllarında Cizre, Nusaybin gibi birçok yerde Newroz eylemleri kanlı saldırılarla bastırıldı. Kutlamalar sırasında birçok insan katledildi. En son Diyarbakır Newroz’unda Kemal Kurkut kameraların önünde katledildi. Kürtlük bilincinin kolektif sahiplenişi yıllar içinde yükselerek devam etti.
Bu da aslında tüm ezilenlerin Newroz’a yükledikleri anlamın direniş ve doğanın canlanması, eski yılın yeni yıla devri, bayramı demek olduğunu gösteriyor.
Bugüne gelecek olursak; DEM Parti’nin birçok ilde gerçekleştirdiği "Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu" şiarıyla mitingler yapılıyor, ateşler yakılıyor, müzikler eşliğinde 2025 Newroz kutlamaları devam ediyor. Bu günde zalime karşı direniş devam ediyor. Newroz artık alanlarda tüm ezilenlerin, mağdurların isyanının sembolleştiği, bölge halklarına özgürlük ruhunu taşıyan bir hâl aldı.
2025 Newroz’u, Sayın Abdullah Öcalan’la İmralı Adası’nda yapılan görüşmelerin ardından 27 Şubat’ta İstanbul’da yayınlanan "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" sonrası başka bir evreye sıçradı. Çağrıdan küçük bir kesit şöyle diyor:
“Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.”
Bu minvalde demokrasi isteyen, savaştan, çatışmadan, baskıdan, yoksulluktan kurtulmak isteyen tüm kesimlerin, bu topraklarda yaşayan herkesin bu çağrıya kulak verip destek olup sürecin barışa evrilmesi için mücadele etmesi gerekiyor. Bugün Ortadoğu’da kapitalist modernite güçleriyle demokratik ulus güçleri arasındaki mücadele, Ortadoğu’nun kaderini belirleyecek önemdedir.
İşte bu Newroz, "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısına kulak veren başta kadınlar olmak üzere herkese pozitif imkân ve olanaklar hazırlamakla birlikte demokratik siyaset alanına geniş bir kapı açtı. Bu yılki Newroz’da benim gördüğüm şey büyük coşku, heyecan, direniş, barışın sağlanması yönündeki azim ve istekti.
Bir diğeri de alanlardaki coşkudan da görüleceği gibi kadın, özellikle de genç kadın katılımının ne kadar yüksek olduğuydu. "Jin, Jiyan, Azadî" sloganının evrenselleştiği bu Newroz’da artık erkekler de "Jin, Jiyan, Azadî" diyor. Bu da bize, azmin, kadın özgürlük paradigmasının, kadınların inadının toplumu çözüme doğru götüreceğini gösteriyor. Çünkü kadınlar inandıklarında gerçekleştiremedikleri hiçbir şey yoktur.
Bir diğeri de farklı inançların, Suriye’de yaşanan Alevi katliamına Türkiye’de toplumun gösterdiği güçlü refleksin alanlara yansımasıydı.
Farklı etnik köken ve inançlardan birçok kesimin varlığı, katılımı bu yılki Newroz’u daha da güçlendirdi. Birlikte olmak, güçlü olmak, dirayetli olmak, inanmak; mücadele ederek demokratik cumhuriyeti kurmak olasıdır. O nedenledir ki 2025 Newroz’u, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve barışın yolunun açılması için hayati önemdedir.
Bahar Newroz demek, Newroz direniş, direnmek ise özgürlük demektir…
(YM/EMK)