"Mülkiye Hanımın gözyaşları" (Akşam)... "Trabzon-Samsun linç hattı" (BirGün)... "Saldırıya her kesimden tepki yağdı" (Cumhuriyet)... "Vali görevden alınsın" (Evrensel)... "Planlı değildi Türk halkından özür diliyorum" Hürriyet... "Yumruğun artçıları" (Milliyet)... "İnsanlık yerde sürükleniyor - Siz bizce çok değerlisiniz-Saldırgan tutuklu" (Radikal)... "İşin peşini bırakmayız" (Sabah)... "İnsanlık sürükleniyor- Organize saldırıya tutuklama" (Taraf)... "Tehlikeli cümle" (Vatan)... "Akl-ı selim unutuldu" (Yeni Şafak)... "Türk'e provokatif saldırı hedefine ulaştı; gösteriler başladı" (Zaman)...
Söz konusu manşet ve başlıklar Çarşamba gününün gazetelerinden. Ahmet Türk'e yapılan saldırı sonrası gelişmelerin duyurusu. Haberin nasıl manipüle edileceğinin de iyi örnekleri. Ahmet Türk, Samsun'da mahkeme çıkışında saldırıya maruz kaldı. Polislerin gözü önünde Türk'ü defalarca yumrukladı ve yaralanmasına neden oldu.
Yani Ahmet Türk bir şiddet olayının mağduru. Bu gelişmeden sonra Türkiye çapında protestolar oldu. Bazılarında yine polis şiddeti yaşandı (Hakkari), bazılarında da (İstanbul) protestocu kalabalık arasından bazıları Beyoğlu Emniyet Binasını taşladı... Saldırgan tutuklandı, Türk tedavi edildiği hastaneden taburcu edildi...
Hürriyet gazetesi, olayı mağdur tarafından değil saldırgan tarafından görmeyi tercih ediyor: "Planlı değildi, Türk halkından özür diliyorum". Ustası olduğu 'odak kaydırmacı' gazeteciliği yine sergiledi. İnsanın "canııım" diyesi geliyor. Bunu ırkçı, ayrımcı ve faşizan yaklaşımı nedeniyle dünyanın başka coğrafyasında kolay kolay yazı yazdırılmayacak, yazarsa da ırkçılıkla yargılanıp hüküm giyecek yazarı Yılmaz Özdil'in kaleminden destekledi de.
"Mayın demokrasiyse, yumruk niye Faşizm?...Yumruğunu adaletin tokmağı yerine koyup, Ahmet Türk'ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu.. Çünkü teröristi meşru hale getiren 'açılım' saçmalığı, sadece bir tarafta değil öbür tarafta da 'eşkiyayı kahraman' yapmaya başladı."Bu alışıldık statüko savunusuna Mehmet Y. Yılmaz da destekçi. "İçi boş açılımın doğal sonucu,' diye yazıyor o da. Atılan yumruğu haklı bulmaya bir adım bile kalmamış.
Türkiye'de ayrımcılık ve ırkçılık böyle körükleniyor, odak böyle kaydırılıyor. Doğru ile yanlış açık ve bariz durumlarda bile böyle bulanıklaştırılıyor. Eh, Hürriyet Gazetesi de basının amiral gemisi olarak bu işin büyük ustası tabii!
Zaman'ın tahrifatı
Mağduru suçlu duruma getirme konusunda Zaman Gazetesi de oldukça başarılı. "Türk'e provokatif saldırı amacına ulaştı; gösteriler başladı" başlığıyla önce Ahmet Türk'e saldıranın saldırıyı protesto eden göstericiler olduğu zannına kapılıyorsunuz. Sonra sıra sunuşa geliyor:
Kapatılan DTP'nin eski genel başkanı Ahmet Türk'e önceki gün Samsun'da yapılan provokatif saldırı, sokakları hareketlendirdi. Hakkari ve Yüksekova'da izinsiz gösteri yapan gruplar polise taşla saldırırken Aydın Didim'de işyeri ve araçların camları kırıldı. Benzer protestolar dün Van, İstanbul, Muş, İzmir, Erzurum ve Şanlıurfa'da da yaşandı. Çirkin saldırıya her kesimden tepki yağarken, siyasi partilerin tamamı provokatif eylemi kınadı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in tahrik edici açıklamaları ise tepki çekti. Sivil toplum örgütleri de yayımladıkları mesajlarda Türkiye'nin karanlığa sürüklenmek istendiği noktasında birleşti: 'Demokratikleşme çabalarını baltalamak isteyenlerin tuzağına düşmeyelim."
Öncelikle izinli gösteri ne demek biliyor musunuz? Haftalar evvelinden başvurusu yapılarak valiliğin belirlediği alanlarda gösteri yapılabilen bir ülkede protesto eylemlerinden izin beklenir elbet!
"Polise taşla saldıran gruplar" nitelemesinden sonra " bu tür gösteriler" in altı ilde de yapıldığı söyleniyor. Yani protestocular her yerde polise saldırmış. Baydemir'in tahrik edici açıklamaları "yine ağzını bozdu" diye verilmiş. Baydemir ağzını bozmadığı için 'şerefsiz' sözcüğü noktalanarak verilmiş. Tabii ortada tepki falan da yok.
Gelelim Vatan'a...
Başlık "Tehlikeli Cümle." Spot: "Ahmet Türk'e atılan yumruk kadar baydemir'in tehditkar sözleri de tehlikeli"... Tabii eşitlemek gerekiyor. Yapılan ırkçı şiddet saldırısını hafifletmek onu baydemir'le dengelemek gerekli. Baydemir, "Hiçbir alçak ve şerefsiz benim halkımın sağduyusuyla oynayamaz," demiş. Herhalde saldırı ile konuşmayı eşitlediklerinin farkında değiller. Ya da "Türk saldırınca Kürt söyleyince," diye bir mantıkları var belli.
Türkiye'de yaygın medya örnekleri bunlar. Kürt sorunu konusunda çok sık kullanılan taktikler veya saklanamayan gerçek düşünceler. Medyası böyle olan toplumdan ne beklenebilir? Sağduyu? Haklı ve haksızı ayırabilen bir adalet duygusu? Hoşgörü ve barış?(EM/EÜ)