Kardeş Türküler altı yılın ardından Arto Tunçboyacıyan ile hazırladıkları "Çocuk (h)aklı" albümüyle bu sefer çocukların da sesine kulak veriyor.
"Çocuk soru sorandır, her kavganın ardından barışmasını bilendir" cümlesiyle başlayan albümde "çocukları" anlatan dört şarkı var.
Diğer albümlerin aksine bu sefer ağırlıklı olarak grup müzisyenlerinin ve Boyacıyan'ın söz ve müziklerinin yer aldığı albümde geleneksel şarkılar tabii ki var; Ezidi ilahisi, Karadeniz horonu, Çeçen türküsü gibi.
Kardeş Türküler solisti Feryal Öney ve albümün müzik direktörü Boyacıyan ile turnelerinin ilk durağı Diyarbakır konseri öncesi konuştuk.
Öney, "Kardeş Türküler olgunlaştı, artık bizim kendi sözümüzü direk söylememiz lazımdı. Boyacıyan da bize 'kendi sözlerinizden oluşan bir albüm yapın' deyince, bu albüm ortaya çıktı" dedi.
Albümün adı neden Çocuk (H)aklı ?
F.Ö: Çocuk bir şey söylediğinde aman çocuk aklı dersin, aslında senin fark etmediğin incelikler yakalamıştır. Bahsettiğim orta okul liseden geçmemiş çocuklar; çünkü bize verdikleri eğitim kalıcı hasarlar bırakıyor. Çocuklar büyük bir inatla büyüklerin cevap vermesini istedikleri enteresan sorular sorar ve cevaptan korkmazlar. Henüz bastırılmayı öğrenmemişlerdir, beyinleri açık ve tazedir..
Bizim de müzikal maceramızı anlatan isabetli bir isim oldu. Kardeş Türküler'in müziğin diliyle sorduğu sorularla hayatı yönlendirebildiğini düşünüyorum. Bu çocuk inadımızla barışa dair iyi şeyler yapabiliyoruz. Barış için de inatla devam edeceğiz...
Kardeş Türküler artık kendi sesini mi ortaya koyuyor ?
F.Ö: Çıkışımız geleneksel müziklerdi, ilk Ermenice şarkıyı üniversitede duydum. Kürtçe şarkı ilk defa Kardeş Türküler'de söyledim. İlk beş 10 yıl memleketteki dillerle, kültürlerle tanışmayla geçti, onu yansıtmaya çalıştık.
Biz de artık bu şehre yerleştik, bu şehre dair bizim de hissettiğimiz neyse onu direk söylememiz lazımdı. Bu hikayeleri kendi ağzımızdan anlatmalıydık, artık belli bir olgunluğa da geldik.
Kürtçe 1-0 şarkınızın hikayesi nedir ?
F.Ö: Hayata bir sıfır mağlup başlamış, göç etmiş Kürt bir çocuğun hayata tutunma çabasını anlatıyor. Doğu'dan büyük şehirlere çok fazla göç yaşandı. Büyükler tutunmaya çalışıyor da merak etmiyoruz, bu insanların çocukları ne yapar, ne eder, okulda nece konuşmak ister ve okula gidemeyenleri nasıl bir hayat bekler..Beyoğlu'nda çok görüyoruz mendil, su satan çocuklar. Bu şarkıyla o çocukları görmeye çalışıyoruz. Bir süre sonra bu çocuk belki kapkaççı olacak. Ee bu "çocuk haklı" aslında. Çünkü hayata 1-0 mağlup başlamış.
"Nazar" Roman bir kız çocuğunun hikayesi..
F.Ö: O şarkıda Sulukule'den "Kentsel Dönüşüm Projesi"yle Karagümrük'e gönderilmiş romanların hikayesini anlatıyoruz. Nazar orada yaşayan bir çocuk; annesi Roman babası Kürt ama çocuğa ninesi bakıyor. Acayip küfürbaz eğlenceli bir kız çocuğu, belki de hayata küfürleriyle, agresifliğiyle tutunuyor.
Ermenice Haydo şarkısının sözü müziği size ait, ne söylüyor bu şarkı bize ?
T.B: İnsanlar niye dağa gidiyorlar, sebebini öğrenmek istemez miyiz ? İnsanlar mecbur kalıyor. Bu hala devam ediyor, bitmiş bir şey olsa o şarkı olmazdı. Dışarda çocuk bayramı kutlamaları var, ama çocukların elindeki her balonda Türk bayrağı, o zaman Türk çocuk bayramı oluyor bunun adı.
Çocuk çocukluğunda çocuk gibi kalsın. Biz onları kendi ideolojimizle yönlendirmeyelim. Çocuklar para karşılığında başkalarının adi suçlarını üstlenmek zorunda bırakılıyor. Hrant Dink'i öldüren Ogün Samast'a değildi kızgınlığım, onun arkasındakilereydi.
Arapça, Kürtçe "Yoyo" şarkısı Filistin'den Cizre'ye selam gönderiyor
F.Ö: Filistin'de taş atan çocukların hikayesiyle Kürt coğrafyasında "taş atan çocukların" hikayesi çok benziyor. Bugün politikacılar Filistin'e karşı aşırı duyarlıyken oradaki çocukları kahraman ilan ederken, buradakiler uzun süre terörist ilan edildiler.
İkisinin de derdi aynı o kadar ezilmişler, dışlanmışlar ki; savaş koşullarında içlerindeki öfkeyi taş atarak gösteriyorlar. Şarkıda da Ortadoğu'dan bir kuş geliyor, ağzında tutuğu yoyoları Cizre'deki çocuklara dağıtıyor.
İlk defa Çeçence bir şarkı var albümde..
F.Ö: İbrahim isimli bir Çeçen arkadaşın bize tanıttığı bu şarkıda vatanına özlem duyanlar anlatılıyor. Türkiye'de Çeçenliler hep savaşçı bir millet olarak gösterilir. İbrahim de bundan dertliydi, "biz sürgünlük yaşıyoruz, bu şarkıyla bizim de memleket hasretiyle yaşayan "normal insanlar" olarak gösterilmemiz çok güzel" dedi.
Albümde yer yer çocuk sesleri de var..
F.Ö: Bu albümde yaşadığımız şehrin seslerini daha çok kullandık. Şarkılardaki hikayeyi ses ve efektlerle, teatrel bir havada canladırma var. Mesela Nazar şarkısında Karagümrük'te okul bahçesindeki çocuk sesleri, Yoyo'da da helikopter ve savaş sesleri var.
Türkiye'de anadilde müzik yapmak nasıl bir aşama kaydetti ?
F.Ö: Biz insanların kendi dillerinde konuşmasını, eğitim alması taleplerini aştık. Sokakta da rahatça konuşabilmeli. Türkler de Kürtçeyi öğrenmeli. Benim de Kürtçem sadece şarkı kelimelerden ibaret olmamalı. Kurtuluşta yaşayanlar da Ermenice komşularıyla konuşabilmeli.
Artık kimlikler var demek hiçbir şey. Birlikte yaşamının formülü sanatın diliyle nasıl kurulacak, bunu tartışıyoruz.
Neden ilk konser Diyarbakır'da ?
F.Ö: İstanbul hep merkezdir, basın açıklaması, prömiyerler burada yapılır. Diyarbakır Türkiye'deki birçok başkentten biridir. Biz de bu sefer turneyi oradan başlatıp buraya geleceğiz. YSK'nın saçma kararı nedeniyle tahminlerimizin dışında bir genç öldü. Orada bir yas var, biz de yastayız. O yüzden konsere yaslarına ortak olmak için ağıtla başlayacğız. Ama oradan barış için umut vaat ederek ayrılmak istiyoruz. (NV/AS)
Albüm tanıtımını dinlemek ve konser tarihlerini öğrenmek için tıklayınız.