Geçtiğimiz hafta içi (13 Eylül Perşembe, ramazanın ilk günü) iftar saatine bir saat kala çarşı karakolun karşısında kiralık daire ilanına bakan arkadaşlarımıza oradan geçen bir adam tarafından önce sözle sonra darpla saldırıldı.
Malum açlık bazı bünyelerde sinir yapabiliyor. Yolu kapatmalarına kızan adam “çekilir misiniz, pardon” falan demek yerine küfretmeyi ve iteklemeyi tercih ediyor. Olayı gören polis ancak arkadaşlarımızın bağrışlarıyla müdahale ediyor. Sonra karakolda sanki arkadaşlarımız suçluymuş gibi adama tekrar tekrar “Siz şikayetçi misiniz?” diye soruluyor.
"Ne var canım küfrettiyse?"
Arkadaşlarımız alkol muayenesine gönderiliyor. Polisler iftar saatinde adamla birlikte iftar açıyorlar. Sonrasında adamın yanında bulunan eşi dönüp ”Ne var canım küfrettiyse?” diyor adam dönüp karısına da tokat atıyor ona da küfrediyor.
Bütün bunlar olurken arkadaşımızın ifadesini alan polis şaşırıyor. “Bu kadar küçük bir şey büyütülür mü?” diye. “Tamam göğsüne vurmuş küfür etmiş olabilir ama siz de sanki biraz hassassınız.”
Bu bakış açısı ve sarf edilen sözler karşısında insanın bas bas bağırası geliyor. “Evet hassasız var mı?” Sizin şiddeti meşrulaştırmaya çalışan anlayışınıza ve ancak ölürsek katilimize suç verecek olan yasalarınıza karşı evet biraz değil baya hassasız!
Bunu da size rağmen yapabildiğimiz için çok memnunuz!” Yaşanan olay hangi başlığa giriyor biliyor musunuz? Yani edilen küfürler, hakaretler, alınan darbeler… “Gözün çıktı mı, kolun koptu mu, uzuv kaybı var mı yoksa basit bir müdahaleyle geçebilir mi?” Uzuv kaybı olmadığı için “basit bir müdahaleye” giriyor.
Tabii canım kadın arkadaşlarımızın daha sonrasındaki yaşayacakları psikolojik sarsıntıyı, gündüz vakti bile kendinde olay çıkartma rahatlığını karakolun karşısında bile bulan insanların varlığının güvensizliğini, edilen küfürlerin sinir bozukluğunu büyütmenin ne anlamı var, basit bir müdahale yeter! İnsanın göğsünü kesip “al sana uzuv kaybı” diyesi geliyor.
Ondan bir önceki gün de İstanbul’dan trenle Eskişehir’e gelen üç kadın arkadaşımıza aynı kompartımandaki bir adam “beliniz gözüküyor” diye “Ramazanda böyle giyinilir mi?” diyerek tartışmaya giriyor, rahatsız ediyor hatta “Eskişehir’de görüşeceğiz sizinle” diye tehdit ediyor. Yol boyunca taciz ediyor. Şimdi insanın “bu nasıl inanç!” diyesi geliyor. Öbür yanda otobüs şoförleri “mübarek günde kızlar içki içiyor” diye müşterilerine şikayet ediyor.
Fazla oluyorsunuz...
Ama siz fazla oluyorsunuz! Sonra bize mahkemede, karakolda “uzlaşmak istiyor musunuz?” diye soruluyor. Hayır efendim! Ne sizin at gözlüklü erkek egemenliğinizle ne de sokakta, evde, işte, karakolda, okulda üzerimize gelen erkek bakış açınızla uzlaşmayı reddediyoruz!! Ve Geçen hafta yaşanan olayla ilgili Eskişehir Demokratik Kadın Platformu’yla birlikte 21 Eylül 2007, Cuma günü saat 18:00’ de Migrosun önünde tepkimizi dile getireceğiz. Şiddete karşı olan bütün kadınları bizimle tepki vermeye çağırıyorum. (PD/NZ)