Demokratik Toplum Partisi (DTP) heyetini karşılamak üzere Suveren'e ben de gittim. Müthiş canlı bir kalabalık vardı. Yüzlerce araç ve onlarca motosikletli genç.
Konvoy büyük bir heyecan ve coşku ile miting alanına geldi.
Ama araçların marka ve yaşları düşüktü. Gelenlerin ekseriyeti gençti. Diğerleri ise orta yaş ve orta halli ve hatta yoksul denebilecek insanlar.
Tamam. Bunların hepsi Kürt. Ama sonuçta bu ülkenin insanları. Bu devletin vatandaşları. Özellikle gençler heyecanlı ama umutsuz. İşlerinin olmadığı, üretim yapmayan çalışmayan yığınlar. Üretime katkısı olmayan insan, çağdaş terminolojide "lümpen" olarak adlandırılır.
Bu gençler iyi yaşamak istiyor. Markalı giyinmek istiyor. Ama eğitimi yok. İşi yok. Ailesinin ekonomik durumu yok. Yok oğlu yok. Gelecek kaygısı, cinsellik, töre baskısı ise bunaltıyor bu gençliği
Bunların gelecekten umudu yok. Dolayısıyla her şeye isyan ediyorlar. Topluma, geleneklere, devlete kısaca otoriteye başkaldırıyorlar. Bu noktada DTP bunlara umut aşılıyor. Özgürlük, demokrasi diyor.
Bunların tamamı soyut kavramlar. Ve karın doyurmaz. Oysa bu gençlerin eğitime, işe, güvenceye ihtiyaçları var.
Serbestlik ile özgürlük farklı kavramlardır. Toplu yaşama isteğinde olanlar devlet ve yasalar eliyle kendi özgürlüklerinin bir kısmını toplum yararına kamuya devrederler.
Kuşkusuz DTP bu gençlere iş aş verecek durumda değil. Hem imkanı yok hem iddiası. Finans kapital oligarşisi ise bunların bu durumundan pek memnun. Zira çok ucuza bunları en olumsuz işlerde çalıştırıp kârlarına kâr katıyor. Hem çok düşük ücret vererek; hem de iş güvencesi ve sigortası olmadan.
Hatırlayınız Turgut Özal ile başladı bu süreç. Dünya kapitalist sistemine entegre olacağız denildi. Konvertıbıl olacağız dendi. Türk milletinin de tüketime ihtiyacı var, denildi ve uluslararası tekeller tarafından halkımızın daha kolay soyulmasına imkan sağlandı.
Zaten üreten bir toplum değildik. Bu uygulama ile tüketen bir topluma geçirildik. Köylüler şehre göç ettirildi. Adına kentleşme denildi, güvenlik denildi ama bir şekilde köyler boşaltıldı.
Kente gelen bu insanlar ne köylü oldular ne kentli. Bir yanda teknolojinin sunduğu imkanlara özlem, diğer yanda ortaçağ mistizmi ile pompa edilen, inanç öcüsü ile öbür dünyada mutlu olma hayalleri.
Ortadaki bu tablo gerçekten vahim. Bu gençlere iş, eğitim gerek. Ama devlet bunu sağlamaktan çok uzak.
Dolayısıyla artan suç oranı, Huzursuzluk düzensizlik. Umutsuzluk. Bir toplumun gençleri bu kadar umutsuzsa diğerlerinin huzurlu olmasına imkanı var mıdır? Nitekim diyalektik zıtlık ve birliktelik kendini gösteriyor. Dünyalığı doğrultmuş zenginler artık büyük kentlerde ve her yönüyle gelişmiş semtlerde bile artık güvende olamayıp sızlanıyorlar.
Milletin DTP geldi, Kürt geliyor feveranının altında yatan aslında budur. Yani bu yoksul varoş insanının iktidara gelmesine tahammülü yok. Ve bunlar sayıca hızla çoğalıyor.
Ancak unuttukları bir şey var. Bunları kendi aç gözlülükleri yarattı. Şimdi yakınan da, ürken de kendileri.(AA/EÜ)
AKAY AKTAŞ'tan
DTP Mitinginden Notlar
Milletin DTP geldi, Kürt geliyor feveranının altında yatan aslında budur. Yani bu yoksul varoş insanının iktidara gelmesine tahammülü yok. Ancak unuttukları bir şey var. Bunları kendi aç gözlülükleri yarattı.
ilgili haberler
Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.