Bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) örgütleri şehrin çeşitli bölgelerine son yaşanan "olayla" ilgili pankartlar asıyorlar; bunların birinde "Hepimiz Baykalız" yazıyordu. CHP'liler başkanlarına sırt çevirsin demiyorum ama sahip çıkmanın da başka bir yolu yordamı olmalı sanki.
Hele ki Baykal'ın yaşanıp yaşanmadığını bilmediğimiz, zaten üzerimize de asla vazife olmayan "aşk hikayesini" ne sahiplendiğini ne de reddettiğini düşünecek olursak.
Meseleye Baykal'ın cesaret ve dürüstlüğü noktalarından bakacak olursak, hala tatmin edici bir tutum görebilmiş değiliz.
Baykal, eğer böyle bir ilişki varsa da bunu sahiplenmedi. İlişki yaşadığı söylenen kadın milletvekiline de eşine de sahip çıktığını, ikiyüzlü ahlak tacirlerinin yüklenmelerine aldırmadan henüz göstermedi.
Dürüstlüğü, ailesine bağlılığı, torun sahibi olmasıyla tanınan deneyimli bir siyasetçinin gizli bir ilişkisinin "ortaya çıkması" bu siyasetçinin bütün sermayesini aşındırabilir; hele ki bir de bu konuda ikircikli tutum gösteriliyorsa tamamen tükenebilir bu sermaye; bunda garipsenecek bir durum yok, "bu işler" böyle maalesef.
Ecevit döneminin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'in de 1970'lerde bir sinema oyuncusu ile ilişkisi olduğu "ortaya çıkarılmıştı", Güneş hem ilişkiyi sahiplenmiş hem de istifayı basmıştı, hala da eşiyle devam eden bir evliliği var bildiğimiz kadarıyla.
Baykal'ın dürüstlüğü hakkındaki imaj en azından bu açıdan sorunlu hale gelmiştir. İlişki yaşadığı için değil, bunu cesaretle sahiplenemediği için.
Ortada bir kaset olmasa da...
Şu an toplumdaki en genel kanı Baykal'ın "seks kasetinin" ortaya çıktığı yönünde, ortada böyle bir kaset falan olmadığı halde. Oysa yalnızca birkaç dakikalık bir görüntü var çeşitli internet sitelerinde dolaşan. Fiziksel olarak bir kaset mevzubahis değil, en azından şu anda.
Zaten böyle somut bir şey olsa, nerede üretildiğinden tutun da bantlara kaç kere kayıt yapıldığına kadar ortaya çıkarılabilirdi.
Zaten sorun da orada, hiçbir şey somut değil, görüntülerin gerçek olup olmadığı da kesinlikle belli değil ama çok anormal bir durum olmazsa, bundan sonra herkesin aklının bir köşesinde Baykal'ın "seks kasetinin" olduğu fikri yerleşmiş olacak ve bu da hakikat halini alacak.
"Velev ki" Tayyip Erdoğan'ın bu tür görüntüleri olsaydı, bu sefer çok büyük ihtimalle bu görüntülerin gerçek olduğuna inanmaya hazır genişçe bir kitle yine var olacaktı. Ha, o zaman Erdoğan kesinlikle "Ergenekon"un işi olduğuna yönelik savunma hattı inşa ederdi.
Baykal ise akla hemen gelebilecek "F tipi" yapılanmayı hemen ilk elde sorumluluk dışı tutarak, muhtemelen karşıt kampın en azından bir bölümünün kendisine yönelik olası bir atak çabasını baştan durdurmayı deniyor ya da bilmediğimiz başka şeyler de var.
Baykal'ın "olağanüstü" performansına inanan var mı?
Baykal'a yüklenmeyi daha çok "Vakit" türünden en saldırgan ve belden aşağı vurmayı iş edinen çevreler devralmış durumda. Doğan Medya bünyesinden yapılan salvolar ise daha başka analizleri gerektirebilecek denli "derine" gidebilir.
Pazartesi gecesi Mehmet Sevigen NTV'deki "Açık Gazete"ye çıktı ve sanki ülkesi işgal edilmiş bir bir direnişçinin halka ayaklanma çağrısı yapması tonunda romantik bir konuşma yaptı "konu" hakkında. Gerçekten çok ilginçti.
Sevigen de öbür "yoldaşları" gibi komplodan söz etti uzun uzun. Yani Yılmaz Özdil ve Cumhuriyet'in hemen bütün yazarları gibi.
Sanki Baykal olağanüstü "performans" sergileyen ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) köşeye sıkıştırabilecek bir politik hattın önderi ve insanların ilk seçimde başlarında görmek istedikleri büyük devlet adamı ve bir takım "dış güçler" buna mani olmak için devreye girdiler.
Baykal'ın anayasa paketinin reddini sağlayacak bir politik başarı kazanabileceğine inanan herhangi birisi varsa, Angora Evleri'nde, Baykal'ın kapısında nöbet tutmaya gidebilir.
"Halkımız" çapkınlığı sever ama...
Bir de Baykal'ın bu "olay" nedeniyle birdenbire "mağdur"a dönüştüğünü savunanlar var ve bu yorumcuların beklentisi "halkımızın" Baykal'a olan teveccühünün artacağı yönünde. Nedense bana hiç de öyle gelmiyor. "Halkımız" çapkınlığı sever ama ortaya çıkıncaya kadardır bu sevginin vadesi. Sonrasında "Türk ahlak kuralları" devreye girer.
Olayın içinde bir takım "dış güçler" de tabi ki olabilir ama zaten ne zaman yoktular ki! Kaç yıl önce yazılmadı mı "emperyalizm içsel bir olgudur" diye!
Toplum nezdinde değil, CHP içinde
Düşüncem, Baykal'ın ilk fırsatta "çok daha fazla güçlenerek" geri döneceği şeklinde. "Çok daha fazla güçlenerek" derken toplum nezdinde bir güçlenmeden değil, asli varoluş alanı olan CHP içinde daha fazla güçlenmesinden bahsediyorum.
Olası bütün alternatif başkan adaylarının önünü keserek ve muhtemelen de önümüzdeki on yılı da kapsayacak şekilde, Allah uzun ömürler versin bu arada, tekrar geri dönecektir Baykal.
Çünkü Baykal'ın, tek ve en büyük başarısı, kendisine bağlı bir çeşit arkadaş grubunun da destek ve yardımıyla, hadi Güneydoğu'yu da sayayım, bütün Türkiye'de örgütlenebilen, seksen küsur yıllık bir partinin bütün mirasına da el koyabilen bir şebekenin liderliğini uzun yıllardır sürdürebilmesidir.
Bu şebekeyi kendisi kurdu ve şimdi kendisi aniden çekilince de geride kalanlar değişmez genel başkanlarının evini ağlama duvarına çevirdiler. Çünkü herhangi bir "B planları" yok ve hatta içlerinden bir lider alternatifi çıkarabilecekleri bir "parti hayatlarının" da olmadığı görülüyor, şu ana kadar.
Ortalama bir üyesi Baykal'ın yokluğu ile aniden herhangi bir karar veremeyecek hale gelen bir "sosyal demokrat" partiden söz ediyoruz bu arada, hatırlatayım.
CHP'li değilim, hatta sosyal demokrat da değilim. Ama bir solcu, sosyalist olarak şu anki CHP'nin halinin de epey içler acısı olduğunu düşünüyorum. Ne yalan söyleyeyim, daha akıllı ve onurlu bir duruş bekliyorum onlardan ama görebilmiş değilim. (BB)