Yas’ta değil, İsyandayız.
Yas’ta değil, Öfkeliyiz!
Demirel Öldü ! Öfkemiz Kime mi..
Demirel’in ölüm haberi, haber sayfalarına düşmeye başlayınca, ismi gözaltında kayıplar listesinde fail diye zikrettiğimiz, kaç dosyada var diye eşleştirme yapmaya çalışırken, sayı 80’lere gelince bıraktım. Yaklaşık tamamında farklı pozisyonlarda FAİL..
Sadece gözaltında kayıplar dosyasında değil tabii ki... Failli belli cinayetlerin baş aktörüdür kendisi. Zeki Tekiner’in kızı Aylin Tekiner, “17 Haziran 1980'de babam katledildiğinde Süleyman Demirel başbakandı ve o döneme damgasını vurmuş tüm katliam ve cinayetlerde vebali hayli büyüktü. Demirel, babamın katledilişinin 35. Yılında ölmeyi tercih etti ne diyeceğimi bilemiyorum” diyor. Sevgili Aylin, biz de ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Ne mi hissediyoruz? Necdet Menzir’in, Hayri Kozakçıoğlu’nun, hele hele Kenan Evren’in arkasından ne hissediyorsak onu, “ÖFKE” …
Öfkemiz sadece bu isimlere mi? Hayır !..
Yıllardır bu karanlığın perdesini yırtmak konusunda elini bile kaldırmayan gelen geçen tüm iktidarlara... Bu iktidarların, tek bir soru dahi sormayan adalet mekanizmaları çok mu masum? Her gün yeni katliamları ile bize geçmişin hesabını bile sormaya fırsat vermeyen mevcut iktidar, geçmişteki yaşam hakki ihlallerinden sorumluluğunu örtebilecek mi? İnsanlığa işlenmiş suçlar üzerindeki zaman aşımı kıskacını kaldırmayan eyy AKP! amacın, bir dönemin kirli savaş mimarlarını aklamak mı? Yoksa kendi yaptıklarının hesabını vermekten kaçmak mı? . Nasıl da bütünlüklü bir fotoğraf karesi içerisindesiniz.
Hüseyin Toraman’ın Annesine “oğlun cebimde mi? çıkarıp vereyim diyen” Süleyman Demirel ile Berkin’imizin Annesini yuhalatan Tayyip Erdoğan.. Cumhurbaşkanı olduğu dönem de Süleyman Demirel, “Polisin elini soğutmayın” buyurmuştu.. Gezi’de katledilen gencecik çocuklarımızın emrini buyuran Tayip Erdoğan.. Yok birbirinizden farkınız..
Şimdi bilumum medya methiyeler dizecek, Süleyman Demirel olacak, “kör ölünce kömür göz”. Denizlerin idamını unutacak, gözaltında kayıpları, faili belli cinayetleri görmezden gelecek. Ama hala hafıza sahibi olan bizler, bir “zat-i muhterem” in ne ölüm listelerini ne de bu ölümlerin listesini sormayanları unutmayacağız. Hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Kimse sanmasın ki bu dava divana kalır.
533 haftadır sizden hesap soran Cumartesi annelerinin/insanlarının vicdanları, sizleri çoktan mahkum etmişti. Hesabımız sizlerin devamcılarınızla.
Kimse Maraş, Sivas katliamları ortadayken Süleyman Demirel`i demokrasi aşığı olarak pazarlamaya kalkmasın. Bu Roboski’yi yaratanların absürt çabalarından başka bir şey değildir. Bu hesap vermeden gidişler, her geçen gün bizler açısından, hele hele bu kirli savaş politikalarının mağdurları cephesinden daha farklı travmalara dönüşüyor. Artık “Cezasızlığa Son, Adalet İstiyoruz” çığlığı tüm insanlık için karşılığını bulmalı. Tüm insanlığa karşı suçlarla yüzleşilmeli. Kör ölünce kömür göz olunmamalı. 534. Haftada yine Galatasaray’da, Diyarbakır’da, Batman’da bir kez daha “Failler belli, adalet istiyoruz” diyeceğiz, tüm insanlık için. Sadece Cumartesi Anneleri/İnsanları bir kırmızı karanfille sizleri bekliyor olmayacak, adaletsizlik mirası istemeyen çocuklarınız da sizleri bekliyor.