ATV, programla ilgili tanıtımları Pazartesi gününden yapmaya başladı. Pazartesiden beri herkes Perşembe akşamına randevu vermemeye özen gösterdi. "Siyaset Meydanı"nın yayın günü geldiğinde, Cem Uzan'ın yayına çıkıp, çıkmayacağı konusunda bahisler dönmeye başladı.
Bir kısım, çıkacağından emindi, bir kısım ise, son anda bir arıza çıkacağını düşünüyordu. Birinci kısım kazandı, Cem Uzan Perşembe akşamı 23.05'te canlı yayındaydı.
Mısır, bira ve sigara
"Siyaset Meydanı"nın beklendiği evlerde telaş vardı, uzun zamandır izlemek istenilen ama bir türlü fırsat bulunamayan bir Amerikan filmi televizyonda verilecekmiş edasıyla yaklaşıldı genel olarak. Mısırlar patlatıldı, bira bardakları sehpalardaki yerini aldı, sigara stokları yapıldı, üşüme ihtimaline karşı lojistik destek bile hazırlandı ki, program sırasında kalkılmak zorunda kalınmasın...
Program başladı, tabii ki herkesin tahmin ettiği gibi, seyirci yoktu, kontrol dışı sorular böylece engellenmişti. Aslında böyle olacağını tahmin etmiştik, ama bir ümit diye de izleyici beklemiyor değildik hani...
Cem Uzan, son derece siyah bir takım elbise ve tabii ki beyaz gömlekle, vücut dilini son derece başarılı kullanarak, ellerine, ayaklarına hakim bir şekilde yani, ekrandaydı.
Ev sıcaklığı ortamında
Stüdyonun yakınlarındaki bir evden ödünç istenmiş gibi duran eski berger koltuklar ve tam ortada duran sehpa, "işte böyle, ev sıcaklığı ortamında sesleniyor sizlere" imajını tamamlıyordu.
Ali Kırca da, belki de gördüğümüz en hoşgörülü ve sıcak ev sahibiydi. Günün birinde, oraya geri dönebilirim endişesiyle soruları o kadar dikkatli sordu ve verilen tek kelimelik cevapları o kadar kolay kabullendi ki, mevzu birden Cem Uzan'ın söyleyecekleri ile eğlenmekten çıkıp, Ali Kırca'nın ezilmesine üzülme boyutuna geçti.
Her soruyu sordu da
Hakkını yememek lazım, Kırca aslında herkesin aklında olan pek çok soruyu sordu. Hakkını yememek lazım, Cem Uzan da sorulara cevap verdi.
Ali Kırca: Dokunulmazlık edinmek için seçimlere girdiğiniz söyleniyor.
Cem Uzan: Ne münasebet...
Ali Kırca: YDP'yi satın aldığınız söyleniyor.
Cem Uzan: Hayır, borçlarını ödedim.
Kırca geri mi dönüyor?
Sorulara verilen cevaplar programın başlarında bu durumdaydı. Büyük bir şevkle, Cumartesi gecesi partisi edasıyla televizyon karşısına geçmiş olan bizler ise, bir anda büyük bir hayal kırıklığına uğradık. Sabah 5'e kadar televizyon izlemeye programlanmış bünyelerimiz, bir anda bunu gereksiz görmüş olacak ki, koltukta içi geçenler oldu.
Bazılarımız ise, heyecanımızı korumaya çalışarak izlemeye devam ettik. Yayından hemen önce, "kaçıncı soruda stüdyoyu terk edecek" bahisleri tutulan salon, bir anda "Ali Kırca ne zaman Uzan grubuna geri dönecek?" ve "Uzan grubu bir ay içinde Sabah grubunu satın alacak mı" bahislerine mekan oldu...
Cem Uzan kendisi, imajı, partisi, seçimler, burjuvazi falan gibi bir çok konuda konuşmak için oradaydı, belli ki dersini iyi çalışmıştı. Ali Kırca ise, medya dünyasının bugünü, yarını belli olmaz mantığıyla muhtemelen son derece dikkatli adımlar attı, öyle ki bir ara soru sorarken ses tonu "yani ben demiyorum tabi, bazı kaka çocuklar diyor ama siz de böyleymişsiniz" edasıyla olası bir sinir harbinde kendine zarar gelmesini engellemek ister gibiydi, malum ekmek aslanın ağzında...
Uzan şirketlerinden iş istemek
Cem Uzan elbette bir olay... Elbette üzerinde çok ciddi çalışılması, çok da ciddi sorular sorulması gerekiyor. Gazeteciler değilse bile, en azından reklamcılık okullarının incelemesi gereken bir durum var ortada...
Ama galiba söz konusu araştırmanın ya da röportajların medya dünyasından olmayan ya da günün birinde Uzan şirketlerinden iş istemek durumunda kalmayacağı garanti olan biri tarafından yapılması gerekiyor. Yoksa pek çok programda kaplan olan Ali Kırca gibi familyanın daha evcimen türlerine dönüşmesi işten bile değil...
Programın sonunda ne mi oldu? Bilmiyorum, biz televizyonu kapattığımızda saat 00.30'du. Daha eğlencelidir diye "Natural Born Killers" izledik. Nitekim öyleydi, eh o da medya, bu da medya...(ÇM/NM)