Göçmen Kadınlar Birliği, "Kadın" Dergisi, son sayısını asgari ücret kampanyasına ayırdı. Birlik, Almanya'da Birleşik Hizmet Sendikası(ver.di) ve Gıda ve Otelcilik İşkolu Sendikası NGG'nin başlattığı asgari ücret kampanyasını desteklediklerini açıklayarak, kadınlara kampanyaya katılma çağrısı yaptı.
Birlik başkanı Sidar Demirdöğen, Ver.di Sendikası Başkan Yardımcısı Margret Mönig Raane ile bir söyleşi yaptı.
Mönig Raane: Düşük ücretli çalışanlar sektörü var
Asgari ücret kampanyası ile ilgili bilgi verir misiniz?
Biz Almanya'da yasal asgari ücret uygulamasının başlatılmasından yanayız. Asgari saat ücretinin 7,50 Avro ile başlayarak, belli bir sürede aşamalı olarak 9 Avro'ya çıkarılmasını istiyoruz. Bu talebimizin nedenlerini ise söyle sıralayabiliriz:
Bugün Almanya'da giderek genişleyen bir düşük ücretli işler sektörü var ve 7,7 milyon kişi bu sektörde çalışıyor. Yarım günlük işlerde çalışanlarla diğer kısa süreli ve düşük ücretli işlerde çalışanları da bu hesaba katarsak, bu sektörde çalışanların, toplam çalışanların yüzde 22,1'lik bölümü oluşturduğu görülüyor.
Stajyerler, çıraklar, yaşlılıkta kısmi emeklilik hakkından yararlanarak düşük ücretli işlerde istihdam edilenler ise bu hesaba dahil değil. Asgari ücret için başlattığımız bu girişim, Gıda Sendikası NGG ile Birleşik Hizmet Sendikası ver.di'nin ortak başlattığı bir çabanın ürünü.
Yasal düzenleme gerekiyor
Peki diğer güncel gelişmeler kampanyanızın başlatılmasında etkili oldu mu?
Yasal asgari ücret talebimizin en güncel nedenlerinden biri de, işsizlere gösterilen işlerde çalışma zorunluluğunu getiren uygulamalar oldu. Bu uygulamalara göre, işsizler kendilerine gösterilen bir işi, en düşük ücretlerde bile çalışmakla yükümlüler.
Artık işletmelerin sorumluluklarını yerini getirmelerini sağlamamız gerekiyor. Aksi halde, geçenlerde Berliner Zeitung'da çıkan bir eleman ilanına benzer ilanlarla çok daha sık karşılaşacağız.
Söz konusu ilanda, haftalık 15 saat çalışılacak bir işe karşılık, 165 Avro aylık ücret ödeneceği belirtiliyordu. Gelişmelerin nereye doğru gittiğini gösteren çarpıcı bir örnek. Bu örnek, söz konusu gelişmeyi durdurmak için yasal düzenlemeler gerektiğini de gösteriyor.
Bugün gelinen noktada, işverenler yüzleri bile kızarmadan böylesi ilanları verebiliyor. Ancak işsizlerin karşı karşıya oldukları zorlukların işverenler ve devlet tarafından kullanılmasına izin veremeyiz. Buna artık bir son vermeliyiz.
Almanya'daki durumu diğer AB ülkeleriyle karşılaştırdığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?
Almanya'daki durum, diğer Batı Avrupa ülkelerindeki durumla karşılaştırıldığında hiç de iç açıcı değil. 25 AB ülkesinin 18'inde yasal asgari ücret uygulaması var. Diğer ülkelerde ise ulusal çapta TİS'lerle belirlenmiş ücretler geçerli. Almanya'da ise her ikisi de yok. Bugün Batı Almanya'da çalışanların yaklaşık üçte biri, Doğu Almanya'da ise neredeyse yarısı TİS kapsamı dışına düşmüş durumda.
Göçmen kadınlar güvencesiz çalışıyor
Kadın emeği, ucuz işgücü olarak görülür. Kadınların ve özellikle de göçmen kadınların durumu nedir? Onlara yönelik özel talepleriniz var mı?
Düşük ücretli iş alanlarında çalışanların yaklaşık üçte ikisini kadınlar oluşturuyor. Çoğunlukla yarım günlük veya güvencesiz işlerde çalıştıkları için de, zor koşullarda çalışıyorlar. Bu kesimin yüzde sekseni ise, düşük ücret sınırının altında bir ücret alıyor.
Almanya'da kadın-erkek eşitliğinin kamuoyu gündeminde önemli bir yer teşkil ettiği ve bu ülkedeki servetin giderek arttığı göz önünde bulundurulduğunda, bunun ne kadar utanç verici bir durum olduğu görülecektir.
Servet, 1998-2003 yılları arasında yüzde 20 oranında arttı. Ancak bu servetin büyük kısmını, toplumun en zengin yüzde 10'luk kesimi elinde bulunduruyor.
Göçmen kadınların yüzde 10,7'si düşük ücretli
2002 rakamlarına göre, düşük ücret sektöründe çalışan işçilerdeki göçmen oranı Almanlara göre daha yüksek. Genelde çalışanların yüzde 7'si göçmen olmasına rağmen, bu oran düşük ücretli işlerde yüzde 10,7; yani Almanlara göre 1,5 kat daha fazla.
Yoğunluk faktörü adı verilen bu veri temel alındığında, karşımıza şu tablo çıkıyor: Düşük ücret sektöründe kadınların yoğunluk oranı 1,8, erkeklerin ise 0,6 puan.
Özellikle meslek eğitimi olmayanlar, gençler ve göçmen kadınlar bu yüksek oranlardan daha fazla etkileniyor. Ama dediğim gibi sadece onlar değil.
Zenginlik de yoksulluk da artıyor
Bu sektörde çalışanların yüzde 77,4'ünün meslek eğitimi aldığı, üçte birini erkek olduğu veya yüzde 89'unun Alman olduğu göz önünde bulundurulduğunda nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz.
Bugün bir yanda zenginlikler artarken, diğer yanda yoksulluğa yol açan düşük ücretli işlerde çalışanların, özellikle de kadınların sayısının artmasını kabullenemeyiz.
Biz ister kadın, ister erkek olsun, herkes için geçerli bir asgari ücret talep ediyoruz. Ancak bu uygulamadan kadınlar daha fazla yararlanacaktır. Çünkü bugün kadınlara ve erkeklere ödenen ücretlerdeki farkların giderilmesine bir katkı yapacaktır.
Almanya'da durum
Almanya'da eline geçen parayla geçimini sağlayamayacak kadar az para kazanan milyonlarca çalışan var ve bu rakam her geçen gün daha da artıyor. Tam gün çalışan bir çok kişi artık ayda sadece 700- 1000 Avro kazanabiliyor.
Ülke çapında asgari ücrete dayalı Toplu İş Sözleşmelerinin (TİS) olmaması nedeniyle düşük ücretli işler engellenemiyor. Öte yandan TİS'lerin uygulandığı kimi alanlarda bile saat ücretleri çoğunlukla 4- 6 Avro arasında değişiyor.
Bu durumdan en çok etkilenenlerin kadınlar olduğunu söylemek sürpriz değil. Kadınlar genellikle hizmet sektöründe yarım günlük ve güvencesi olmayan işlerde çalışıyor. (SD/AD)