Bilgi Dağarcığımızda Bulunsun Diye...
Bu üyelerin 645'i İstanbul, 218'i Ankara 78'ı ise İzmir Şubesi'ne kaydolmuştur. 1954'te İstanbul Şubesi'ne kaydolan 645 mimarın 45'i kadındır.
Kayıtlar esas alındığında; Odamıza ilk kaydolan kadın üye, 7 sicil numarası ile mimarlık eğitimini yurtdışında tamamlamış ve uzun yıllar İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi'nde hocamız olan Prof. Dr. Necibe Çakıroğlu'dur. Ancak sözlü tarih çalışmaları sırasında dünyanın ilk kadın şövalyesi unvanını taşıyan 491 sicil No'lu üyemiz sevgili Cahide Tamer, geçen elli yılın ardından, "Bizler hep birlikte kaydolduk ama erkekler ilk numaraları aldı, aslında ben de 1 numaralı üye olabilirdim" diyerek oldukça hoş ve muzip bir serzenişle bu sıralamaya itiraz etmektedir.
Kuruluşundan tam elli yıl sonra Mimarlar Odası'na kayıtlı üyelerimizin sayısı 30 bin 38'i bulmuştur. Üyelerimizin 19 bin 926'sı erkek (yüzde 66.34), 10 bin 112'si (yüzde 33.63) kadındır.
Üç büyük ilimizin Oda kayıtlarına göre bu durum aşağıdaki gibidir:
İstanbul: Toplam üye sayısı 12 bin 427 (4 bin 506 kadın, 7 bin 921 erkek)
Ankara: Toplam üye sayısı 7 bin 217 (2 bin 387 kadın, 4 bin 964 erkek)
İzmir: Toplam üye sayısı 3 bin 921 (bin 340 kadın, 2 bin 581 erkek)
Bu sayılar ve oranlar, bize kadınlarımızın mimarlık meslek alanındaki "sayısal" görünürlüğünün ciddi bir şekilde artmış olduğunu, yüzyıllardır erkeklere özgü kabul edilen mimarlık mesleğinin ciddi bir dönüşüm geçirmekte olduğunu göstermektedir.
Ancak şunu unutmamak gerekir: Sayıları onbinleri bulan kadın meslektaşlarımızın çok büyük bir kısmı meslek yaşamlarını kamu çalışanı, üniversitelerimizde akademisyen, serbest mimarlık hayatında ise genellikle mimar olan eşleri ile birlikte, bir anlamda onların destekleyicisi konumunda gerçekleştirmektedirler.
Bir başka önemli tarihi saptama ise, 12 Eylül Anayasası'nın 135. maddesinin değiştirilmesi ile kamuda çalışan mimarların Odaya üyeliklerinin keyfi hale getirilmesi olmuştur. Bu nedenle, son yıllarda meslek odalarının meslektaşları hakkında yaptığı sicil ve özlük hakları ile ilgili çalışmalarda ciddi bir kopukluk meydana gelmiştir.
Bu saptamalar, Türkiye'de son elli yıl içinde sayıları 900'lerden 30 binlere ulaşan mimarların potansiyeli ortada dururken ve ne yazık ki, son yıllarda da büyük bir kısmı işsizken kentlerimizin yüzde yetmişinin niçin "mimarsız" inşa edildiğini anlamamıza yetmemektedir. (BB)