Johann Wolfgang von Goethe’nin hemşehrileri, “gelenek sadece küllerin eşelenmesi değil, ateş de lazım hepimize” diyerek; ateşin ışıttığı ışığı işaret ediyorlardı bize inadına. Karanlıkta ısrar edenlere nazire yaparcasına…

Bir türlü çözüm için çaba sarf edilmeyen; hep yokluk, inkâr, imha, köklerini kazıma, en iyimserinden ise Kürt satıcıdan alışveriş etmeme diye algılanabilecek bir politikanın mimarı olmak nasıl bir duygu? İnsan sürekli olarak böyle bir ruh hali içinde nasıl yaşar.

Adı “eski” kendi “yeni” olan şehirden bana ne mi kaldı? Sadece o fotoğraf. İki bitişik ve ayrı pencereden, aynı sokağa merakla bakan iki yaşlı insan.. Bir de Odunpazarı…Bir de Porsuk…

Hayatı sadece kent yaşamı ile sınırlayan ve eşdeğer gören görsel ve medyatik dünyanın, kent yaşamının gölgesinde kalan kırsal dünyasına adeta projektör tutuyor Rıfat Dağ’ın “Kırsal Kalkınma Siyaseti” çalışması.

Siz partneri belirleyin emin olun isimlerini telaffuz ettiğiniz ya da edemediğiniz Kürtler ve de Kürtlerin bütün "sayın" ve "saygın" şahsiyetleri, valsi de diğer tüm dansları da tahmin edemeyeceğiniz kadar iyi becerirler…

Yasaklılık gün boyu “fizyolojik olarak aç kalış” üzerinden, salt oruçlu olana tahammül, hatta neredeyse oruçluya biat üzerine bir yaşam biçimi zorlanıyor. Yoksulluğun bir avuç yiyeceğe “politik olarak” mecbur edilişinin alışıldık ramazan görüntüleri de var.

Firat Cewerî’nin daha önce Kürtçesi okurlarıyla buluşan “Gecikmiş Bir Sonbahardı” romanı, küllerinden doğan bir dilin sürgünlükte boy veren edebiyatının, egemen dile (Türkçeye) edebi bir armağanı gibi duruyor.

31 Ağustos 2008 Pazar günü İstanbul, Diyarbakır ve Adana'da "İnsanca Yaşanabilecek bir Türkiye" için gerçekleştireceğimiz barış mitinglerine, barış buluşmalarına tüm yurttaşlarımızı davet ediyoruz.

Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Küçükaydın bölgedeki yangınları “terörle mücadele kapsamında" değerlendiriyor. Bir ormancı için siyasal düşüncesi ne olursa olsun, varlık nedeni doğayı korumaksa bu sözler meslek etiğini hiçe saymak değil midir?

Doğuda, “güvenlik gerekçesiyle” ormanlar yanıyor. TEMA dâhil birçok sivil toplum kuruluşunun haberi dahi yok. Hakkâri, Bingöl, Dêrsim, Şırnak, Mardin, Diyarbakır’dan sesler yükseliyor. Kimin umurunda…

Diyarbakır Suriçinin mahalleleri ve sokakları camiler, kiliseler, eski evler, çeşmeler, hanlar, taşlı yolları ile modern dünyanın beton yığını yapılarına inat, hâla inadına “ben buradayım, inadına yaşamaya devam ediyorum” diyorlar.

Dengbêj dediğin tam da adını ne koyarsanız koyun; yerel, geleneksel ya da etnik manada müzikalitesi olanın, modern veya küresel müziğin karşısında direnememenin ve adeta yokoluşunun derin çığlığıdır.

Duyduk duymadık demeyin; 80 yıl önce çıkarılan kanun gereği, bugün bir belediye başkanı “Türk Harflerinin dışında başka harfler (q, w, x)” kullandığı için “Türk Harfleri Tatbiki Hakkındaki Kanuna” muhalefetten yargılanıyor.

Sormak gerek, GAP, İngilizce anlamında da olduğu gibi, lanse edilen ve politikacılarca sıkça telaffuz edilen ve gerçek değil sanal olan “umut” kavramından, aslına, yani “boşluk”a rücu etmemiş midir?

Lise ikinci sınıftan sonra sol’la tanışmıştım. Ve sol’un da o yıllarda en kayda değer adresli okulu Mektebi Mülkiyeydi. 30 yıl sonra güzel duygularla ayrıldım Ankara’dan. Bir de düşündüm. Mülkiyeli olmanın bana kattıkları ve kaybettirdiklerini...

Cuma Boynukara, Diyarbakır’dan çıkan bir sanat insanı olarak evrenselin perspektifinden yerele mercek tutarak kendi içimize dönüşün hesaplaşmasını / yüzleşmesini, Yoksun’u tiyatro dünyasına kazandırarak iyi yapmış.

Ahmed Arif, elbette Diyarbekir'dir. Epeyce de Ankara'dır. Salıverdim mi kendimi, "çok kalmadı Kızılay civarlarında bir yerlerde mutlaka Ahmed Abi ile karşılaşırım" diye düşünürüm.

Bu ülkenin başbakanı ve onunla Diyarbakır'a gelen geçici Kürt vekilleri, hangisi Ehmedê Xanî hakkında ne biliyor? Evet, şehrimizin gündemi onlarınkinden farklı. Ama özellikle de Ehmedê Xanî, diyoruz biz, bölgenin nabzı olan Diyarbekir'de.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin 27 Mayıs-1 Haziran arasındaki Kültür ve Sanat Festivali'nde Kürt mütefekkiri Êhmedê Xani üzerine sempozyum düzenlenecek, Aram Dikran’ın sesinin nefesi şehirle buluşacak.

FB gibi "süper marka" bir takıma, dile kolay altı puan fark atarak sessiz sedasız lig şampiyonu olmak herhalde en fazla GS'ye has bir ayrıcalık gibi duruyordu. Aklıma GS'nin son maçını izlerken bakkalların marketlere direnişi geldi.