Yönergeye Bakacağız; Ama Şimdi Seçim Var
Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gülcegün ise, yönergenin varlığını bianet'ten öğrendi. Mardin'de seçim gezisinde bulunan Gülcegün, partinin yönetim organlarının bu konuyu henüz gündemlerine almadığını; önümüzdeki haftalarda yapılacak toplantılarda, konunun tartışılabileceğini söyledi.
SDP Genel Başkan Yardımcısı Veysi Sarısözen, yönergenin yürürlüğe girmesini, "psikolojik harekatın bir adımı" olarak nitelendirdi. "İstihbarat değil, yöntem ciddi" diyen Sarısözen, "AKP karşısında oluşacak muhalefet boşluğunu, "militarist unsurların" doldurması" tehlikesine dikkat çekti.
ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Hakan Tahmaz ise, yönergeye karşı önümüzdeki hafta hukuki girişimlerde bulunacaklarını belirtti; "Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Ordu karşısında siyasi erk olmadığını gösterdi" dedi.
"AKP ya da Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) Devlet içinde devlet mekanizmalarına karşı mücadele etmelerini beklemek anlamsız" diyen DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik, bu tür uygulamaları ortadan kaldırmak için mücadele ettiklerini belirtti.
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yalçıner ise, "Yönergede sözü edilenlerle biz zaten mücadele ediyorduk; ama bu tür irade dayatmaları gizli kapaklı yöntemler benimsenemez" dedi. AKP hükümetini, "ülke yönetimine dair işleri başkalarına bırakmakla" suçladı.
Özçelik, Sarısözen, Tahmaz, Yalçıner ve Gülcegün, görüşlerini bianet'e açıkladı.
Özçelik: Demokratikleşme için mücadele ediyoruz
* Bu yönerge, devleti kimlerin yönettiğinin işareti ve kabul edilemez. Seçime hazırlanırken, halkımızdan bu "devlet içinde devlet" mekanizmalarına karşı oy istiyoruz.
* Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) girmesini istememizin nedenlerinden birisi de, bu karanlık, yasadışı ilişkilerin artık yaşam bulmaması. Açık ve şeffaf bir devlet yönetimi arzuluyoruz.
* Bunlar, demokrasi güçlerinin iktidarı ile çözülecek. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AKP) ya da Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) bunu beklemek yersiz. Onların varlık nedeni o, bizim de varlık nedenimiz belki bu. Bu tür uygulamaları ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz.
Sarısözen: İstihbaratın ciddiyeti yok, yöntemin var
* Muhtarlar aracılığıyla istihbarat toplamak, ciddi bir yöntem değil. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, ciddi istihbarat bilgilerine ulaşmak isteseydi, elindeki muazzam olanakları değerlendirirdi.
* Kara Kuvvetleri Komutanlığı daha çok psikolojik savaş yöntemi izliyor. Bu doğrudan kamuoyuna yönelik, AKP'yle ilgili psikolojik baskı ortamı yaratmayı amaçlayan bir girişim.
* Askerin karşısında da AB ya da ABD'yi savunanlar yok. O üslerin gerçek sahipleri, devletin kendisi. Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD'ye karşı eski Sovyet Kampı'nın değil, NATO'nun ordusu. NATO'nun ordusunun generallerinin, ABD'ye karşı istihbarat toplaması, ciddi değil.
* AKP de her zamanki gibi ordu ile takışmaktan kaçınan bir taktik izliyor. Bu tür istihbarat toplama yöntemlerine de, sanırım fazla önem vermiyor. AKP'nin kim olduğunu, zaten herkes iyi biliyor. Bu tür bir yöntem karşısında bizim tutumumuz, bunu açığa vurmaktan ibarettir.
* Yerel seçimler sonunda AKP'nin oy oranı yüzde 50'yi aşar, Demokratik Güçbirliği ciddi bir güçle seçimden çıkamaz, CHP'de oy kaybederse ciddi bir muhalefet boşluğu doğacak. Bu boşluğu da her zamanki gibi "askerin doldurması ihtiyacı" görülecek. Bu çok tehlikeli. Biz de bu nedenle bir muhalefet odağı yaratmaya çalışıyoruz.
* Bu tür yöntemlere karşı çıkarken, kendimizi kişilerin fişlenmesi gibi salt insan haklarına dönük konularla sınırlamamız yanlış olur. Bu, politik güçlerle ilgili bir konu.
Tahmaz: AKP ordu karşısında siyasi erk olmadığını gösterdi
* Yönergenin iptali için, hukukçularımızın hazırlıkları sürüyor. Ayrıca, yönergenin sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bilgi Edinme Yasası doğrultusunda, bugüne kadar fişlenenlerin kimliklerinin İçişleri Bakanlığı'na ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na sorulması doğrultusunda da girişimlerimiz olacak.
* AKP hükümetinin yönergeye tepki göstermemesi, Kemalist çevrelerin yaratmaya çalıştığı, AKP ve ordu arasında gerilim bulunduğuna dair havanın gerçek dışılığını gösteriyor.
* AKP, orduyla uyum içinde bulunduğunu, ordu karşısında bir siyasi erk olmadığını gösteriyor. Hükümet yetkilileri, işi MGK'ya havale ediyor.
* Genelkurmay Başkanlığı, yönergenin kimi yanlarının düzeltileceğini açıklayarak bu yasadışı işlemi meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak bunun mazur görülecek bir yanı yok. Bu soruşturmayı başlatanlar, kamuoyundan özür dilemeli, uygulamayı hayata geçirenler hakkında soruşturma başlatılmalıdır.
Yalçıner: Yönergede yazanları, biz zaten söylüyorduk
* Yönergeye göre, AB ve ABD yandaşları ile sosyete çevreleri araştırılıyor. Bunu tekeller ya da büyük burjuvazi olarak adlandırırsak, bu zaten bizim şimdiye kadar mücadele ettiğimiz çevreler. Böyle bir mücadeleyi biz zaten veriyoruz.
* Bunları biz zaten hep söylüyorduk. Yönergede sözü edilenlerle biz zaten mücadele ediyorduk; ama bu tür irade dayatmaları gizli kapaklı yöntemler benimsenemez. Halkın iradesinin ve demokrasi mücadelesinin önünde hiçbir şey olamaz. Seçimlere bu nedenle çok önem veriyoruz. Seçilmişlerin iktidarını yaratmak istiyoruz.
* Halka, iş isteyenlere bağırıp çağıran hükümet, ülke yönetimlerine dair işleri başkalarına bırakıyor.
Gülcegün: Genelkurmayın girişimi, hükümette ortaktır
* Yönerge, fişleme gibi bir şey. AB'ye giden aşamada, böyle bir şeyin olması, tartışılır. İnsanları tedirgin edecek. Bu nedenle doğru bulmadım. Bir haftadır seçim gezisindeyim; Merkez Yürütme Kurulu da toplanmadı. Önümüzdeki hafta böyle bir toplantı yapabiliriz.
* AKP'nin tutumunu normal buluyorum. Genelkurmayın girişimi, hükümetle ortak bir girişim olmalı. (BB)