Yoksulluk, Kent Yoksulluğu ve Planlama
Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamında 25 yıldan fazla bir süredir düzenlenmekte olan Kolokyum Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ile TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından 6-7-8 Kasım 'da Ankara 'da ortaklaşa gerçekleştiriliyor.
Düzenleyiciler bu yılki kolokyumun yoksulluk ve kent yoksulluğu konularında düzenlenmesini"küreselleşme sürecinin somut sonuçlarından birisi olan kentsel yoksulluk kavramının kentler ve planlama mesleği bağlamında tartışılmasının önemi"yle ilişkilendiriyor
Kolokyumda şu konular ele alınacak:
Yoksulluğun tanımlanması
Yoksulluk, bugün basit bir biçimde tanımlanabilecek bir sorun olmanın ötesine geçmiştir. Yoksulluğun bir yandan derinleşirken diğer yandan da çeşitlenerek yeni biçimlerinin ortaya çıktığı son yıllarda, bu sorunun tanımlanmasına ilişkin farklı yaklaşımlar geliştirilmeye başlamıştır. Kısaca, son yıllarda geliştirilen yeni kavramlarla yoksulluk kavramının yeni boyutlar eklenerek daha da zenginleştirildiği görülmektedir. Bu nedenle, kolokyumda tüm bu yeni tartışma ve yaklaşımları da kapsayacak biçimde genel bir yoksulluk tartışmasının yapılması gerek kolokyum sırasında gerekse kolokyum sonrasında kent planlama meslek alanında yürütülecek tartışmalara olumlu katkı yapacaktır.
Kent yoksulluğuna ilişkin kuramsal yaklaşımlar
Kent planlama kuram ve pratiğinin kentsel yoksulluğun giderilmesi ve kentsel sosyal adaletin sağlanması için girişeceği çabalar, kaçınılmaz olarak kent yoksulluğu olgularının kavramsal ve kuramsal düzeylerindeki çözümlerinden başlayacaktır. Bu nedenle kolokyumun önemli tartışma konularından birisi kent yoksulluğunun, tarihsel bir perspektif içinde, gelişiminin, değişen anlamlarının ve bu sorunun nedenlerinin incelenmesi olacaktır.
Kent yoksulluğuna ilişkin görgül çalışmalar
Yoksulluk ve bunun kent bağlamında ele alınışına ilişkin çalışmalar son yıllarda giderek artan bir biçimde hız kazanmış bulunuyor. Başta akademik çevreler ve siyasa yapıcılar olmak üzere pek çok kurum, kuruluş ve hatta sivil örgütler, kentsel yoksulluk sorununa ve bu sorunun kimi zaman çözümüne kimi zaman ise sonuçlarının katlanılabilir kılınmasına ilişkin çalışmalar yürütmektedir. Ne var ki tüm bu çaba ve çalışmaların üzerinde anlaştıkları ortak bir yoksulluk tanımı olmadığı gibi, sorunun nedenleri ve çözüm için benimsenen politik yaklaşımlarda da bir ortaklaşmaya rastlanılamamaktadır. Tüm bu yaklaşımlar doğrultusunda yapılmış görgül (ampirik) çalışmaların sonuçlarının hem kendi içlerinde hem de karşılıklı olarak değerlendirilmesi konunun farklı boyutları ile tartışılmasına olanak verecektir. Bu nedenle 26. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumunda çeşitli kentler özelinde yapılmış yoksulluk araştırmalarının ve çalışmalarının yer alması hedeflenmektedir.
Planlama Kurumu ve Kent Yoksulluğu
Planlamanın, salt fiziksel gelişmenin denetlenmesi ve yapılaşma koşullarının belirlenmesinden ibaret olarak değil, kentsel gelişme ve dönüşüm süreçlerinde oluşan zenginliğin kamu yararına yeniden dağıtımını da kapsayan bir kurum olarak algılanması kent yoksulluğu ile planlamayı kaçınılmaz bir biçimde ilişkili kılmaktadır. Böyle bir kavrayışta planlama eyleminin; yoksulluğun üretilmesi, dönüştürülmesi ve yoksulluğun önlenmesi, kamusal hizmetlerin ve kamusal alanların örgütlenmesi konularındaki rolü ve sorumluluğu önemli bir tartışma alanı olarak belirginleşmektedir.
Kolokyumda sunulacak bildirilerin de şu konular etrafında şekillenmesi bekleniyor:
* Yoksulluk Sorununun Tanımlanması ve Sorunun Ekonomik ve Siyasal Süreçlerle İlgisi
* Kent yoksulluğunun tanımlanması
* Kent yoksulluğunun değişen anlamları/boyutları
* Kır yoksulluğu ve kente göç
* Göç ve kentsel yoksulluk
* Kent yoksulluğu ve devlet
* Kent yoksulluğu, geçinme stratejileri ve aile stratejileri
* Kent yoksulluğunun mekansal boyutu
* Kentlerin parçalanması ve gettolaşma eğilimleri
* Gecekondu sorunu ve yoksulluk
* Karşılaştırmalı kent yoksulluğu çalışmaları
* Kent yoksulluğu ve suç
* Kent yoksulluğu: sınıf, toplumsal cinsiyet, etnik boyutları
* Orta sınıfların yoksullaşma dinamikleri
* Yoksulluğun üretilmesi ve dönüştürülmesinde planlamanın rolü
* Planlama ve sosyal adalet sorunu
* Yoksulluk ve yerel yönetimlerin rolü
* Kent yoksulluğu ve konut sorunu
* Kentsel altyapı/hizmet yoksulluğu
Düzenleyicilerce yayımlanan çağrıda kolokyumda gerçekleşecek tartışmaların bağlamı şöyle çiziliyor:
* Yeni bin yılın başlangıcında yoksulluk toplumsal bir sorun olarak gündemimizde önemli bir yer tutuyor. Gelir dağılımındaki adaletsizliğinin derinleşmesine ve refah devleti uygulamalarının zayıflatılmasına paralel olarak (kentsel) yoksulluğun boyutlarının artması ve çeşitlenmesi, küreselleşmenin ya da diğer bir anlatımla yeni dünya düzeninin bugün en somut sonuçlarından birisi olarak karşımızda duruyor.
* Bu gelişmeler, yoksulluk sorununu, hem akademik çevrelerin hem de siyasa yapıcıların önemli gündemlerinden birisi haline getirmiş bulunuyor. Bu konuda yapılan çalışmaların sayısı hızla artarken, gerek ulusal gerekse de uluslararası düzeylerde çeşitli kuruluşlar yoksulluk sorununun toplum üzerindeki olumsuz sonuçlarını hafifletmeye yönelik siyasa önerileri ile ortaya çıkıyorlar. Yoksulluk sorununa uzun süreler duyarsız kalan Dünya Bankası gibi kuruluşlar bile, kendi kaygıları çerçevesinde, yoksulluk sorununa ilişkin bir gündemin oluşturulmasına katkıda bulunuyor.
* Yoksulluk ve yarattığı sorunlar giderek ağırlaşırken, başta büyük kentler olmak üzere kentler, bu sorunun yoğunlaştığı ve somutlaştığı mekanlar olarak karşımıza çıkıyor. Gelecek yıllarda yoksulluk ve yarattığı sorunların kentleri öncekinden çok daha dramatik boyutlarda bir krizin içine itmesi kaçınılmaz görünüyor.
* Büyük kentler bir yandan zengin gettoları ile yoksul gettolarının oluşturduğu bir çelişki yumağı haline gelirken, gerek kentsel hizmetler, gerek yaşam düzeyi, gerekse de mekan standartları açısından birbirinden yalıtılmış bu mekanlar arasındaki fark giderek açılmaktadır. Söz konusu tüm bu eşitsizlikler ve parçalanmanın kent planlama açısından da önemli sonuçlarının olacağı açıktır. Çalışma nesnesindeki bu değişimleri görmezden gelen ve yoksulluğun giderek derinleşmesi karşısında sosyal adalet temelli bir yaklaşımı ön plana çıkaramayan bir planlama pratiğinin meşruiyetinin sorgulanması kaçınılmazdır.
* Plancıların kent sorunlarına yaklaşımlarının ve önerdikleri çözümlerin değişen ve derinleşen bu çelişkiler ve eşitsizlikler karşısında yeniden düşünülmesi gerekiyor. Kentsel hizmetlerin sunumundan, plan önceliklerine, gecekondu konusunda takınılacak tavırdan, mevcut kent dokusunun dışına kaçmaya başlayan varlıklı kesimlerin konut alanlarına kadar uzanan geniş bir alanda plancıların nasıl bir tutum takınacaklarının gözden geçirilmesi bir zorunluluk haline gelmiş bulunuyor.
Daha fazla bilgi için: