* Fotoğraf: Monstera / Pexels
Yazı ilk olarak Yakın İlişkiler internet sitesinde, Büşra Kösem imzasıyla, “Neden Ayrılamayız?” balığıyla yayınlandı.
Birçoğumuz birlikte olmalarına anlam veremediğimiz çiftlerle karşılaşmışızdır. Kimi zaman uyumsuz olduklarını kimi zaman ise birbirlerine iyi gelmediklerini düşünmüşüzdür. Hatta bazen ilişki içindeki kişinin ilişkisine dair olumsuz yorumlarına şahit olmuşuzdur. Britney Spears’ın ikonik tişörtünde yazdığı gibi “dump him” (tekmeyi bas/terk et) diyesimiz gelmiş, belki de demişizdir. Peki, bu kişileri hakkında olumsuz yorumlar yaptıkları ilişkilerinde tutan ne?
İlişkilerin temelinde yatan faktörlerden biri bağlanma pratikleri. Bağlanma pratiklerimiz ilişki kurma şeklimizi ve ilişkilerimize atfettiğimiz anlamları nasıl etkiliyorsa ayrılık üzerine olan düşüncelerimizi de etkiliyor. Ayrılık sonrası süreç incelendiğinde, bağlanma stilinin ayrılığı nasıl deneyimlediğimizle üç alanda ilişkili olduğu bulunuyor:
- Partnerin ayrılık kararında ve sürecinde ne kadar kontrol ve etkiye sahip olduğu üzerine düşünceler
- Ayrılık durumuna duygusal uyum sağlama kolaylığı
- Güncel ilişki durumu
Örneğin, kaygılı bağlanan kişiler ayrılık deneyimlerini tarif ederken bu sürecin kendileri için zor olduğunu söyleme ve eski partnerlerini suçlama eğilimi gösteriyorlar. Uzmanlar kaygılı bağlanan kişilerin ilişkilerini bağımlılık noktasında yaşayabildiklerini söylüyor. Bağımlılığa benzer hislere sahip olmaları sebebiyle ilişki durumu değişikliği bu kişilerde çekinceye yol açabiliyor. Kaygılı bağlanan bireyler; ayrılığın ardından yalnız kalacaklarını, duygusal destek kaynaklarının tükeneceğini ve benlik algılarının değişebileceğini düşünmeye meyilli oluyorlar. Tüm bu sebepler onların içinde bulundukları ilişkiden çıkmalarını zorlaştırıyor. Fakat diğer yandan kaygılı bağlanan kişiler, ilişki memnuniyetsizliği tecrübe etmeye daha yatkın oluyorlar.
İlişki durumlarının değişmesi sonucu ortaya çıkabilecek değişikliklerden duydukları çekince, bu kişileri mutsuz oldukları ilişkilerde kalmaya itebiliyor. Örneğin, kaygılı bağlanan kişilerin, farklı bağlanma stiline sahip kişilerle kıyaslandığında ayrılığa adapte olmak konusunda daha çok zorlandıkları görülüyor. Bu kişiler, hayatlarına devam etmek ve kendilerini yeni bağlar kurmaya açmak yerine her ne kadar bitmiş de olsa eski ilişkilerine tutunmaya devam edebiliyor.
Bağlanma teorisinin yanı sıra, ayrılık sürecini etkileyen başka faktörler de mevcut. Bizi mutsuz olduğumuz ya da yeterince tatmin olmadığımız bir ilişkide kalmaya iten diğer sebepler neler olabilir?
Kişilerin ilişki süreleri ve ilişkileri için ne kadar fedakarlık yaptıklarını düşündükleri ayrılık eşiklerini belirliyor. Tüm çabaları ve geçen zamanı geride bırakıp sıfırdan bir ilişkiye başlamak birçok insana çekici gelmiyor. Bu nedenle ilişkide çok emek vermiş olduğunu düşünmek veya ilişkinin uzun süredir devam ediyor olması ayrılığın önünde bir engel olabiliyor. Ayrılmaktan kaçınıldığı için bir ilişkiyi sürdürmeye devam etme durumunu “kısılı kalmak” kelimeleriyle anlatabiliriz.
Kişiler ciddi bir ilişki istemeye başladıklarında kendilerini daha az tatmin eden ilişkilerle yetinebiliyorlar. Bu sebeple aslında ayrılabilecekleri insanlardan ayrılmıyor, belki de tam olarak istekleriyle uyuşmayan ilişkilerde kalmaya devam edebiliyorlar.
“Aile olma” konsepti de ayrılık konusunda bir etkiye sahip. Kişilerin evli olup olmaması veya toplum tarafından ilişkilerine atanan değer, ayrılıktan kaçınma eğilimine yol açıyor. Özellikle evli insanlar, “Ayrılmak için mi evlendin?” gibi çevrelerinden gelen yargılayıcı yorumlarla karşılaşabiliyorlar.
Kişilerin çocuklarının veya birlikte yaşadıkları hayvan dostlarının olması da bu süreci etkiliyor. Toplumumuzda yaygın bir şekilde görülen “çocuk var diye ayrılmama” durumu bu anlayışa örnek verilebilir.
Kişilerin partnerlerinin ailesi ile kurduğu bağ da ilişkilerinin durumunu şekillendirebiliyor. Özellikle kendi ailesinde ihtiyacı olan sıcaklığı görmemiş kişiler için partnerin ailesi ile kurulan olumlu ilişki onları ilişkilerinin içinde kalmaya iten bir unsur olabiliyor.
Kişilerin ailelerinde ve çevrelerinde gözlemledikleri ilişkiye adanmışlık durumu da ilişkilerini etkileyebiliyor. Örneğin, ayrılmanın ve yeni bir partner ile ilişkiye başlamanın pek hoş görülmediği bir çevrede büyümek, kişinin ayrılmakta zorlanmasına sebep olabiliyor.
Bireylerin ayrılığa bakış açısını etkileyen başka bir faktör ise ilişki geçmişleri oluyor. Çok sayıda romantik ilişki geçmişi olduğunu düşünen kişiler, ayrılığı ertelemeye meyilli oluyorlar. Bu eğilimleri, önceki ilişkilerinde ilişkilerini bitirmek için acele ettiklerini düşünmelerinden kaynaklanabiliyor.
Ayrılık deneyiminin duygusal açıdan yalnızca olumsuz şeyler doğuracağına dair düşünceler de kişilerin ilişkilerini bitirmelerini engelleyen bir rol oynuyor. Oysa bazı ayrılıkların bireysel hatta bazen ilişkisel faydalarının olabileceğinin birçok örneği bulunuyor.
Bu nedenle içinde bulunduğu ilişkiden memnun olmayan arkadaşlarımıza partnerinden ayrılabileceğini veya terk edilmiş arkadaşlarımıza bu deneyimlerinin romantik hayatlarının sonu değil, yalnızca bir bölümü olduğunu içtenlikle söyleyebiliyoruz. Her nasıl ki su içmek bedensel ihtiyaçlarımızın arasında yer alıyorsa, duygusal dünyamızın dengesi için de karşılamamız gereken duygusal ihtiyaçlar bulunuyor. Bunların içinde, memnun olduğumuz bir ilişkide olabilmek veya o ilişkiye ihtiyaç duymamak da bulunuyor. (BK/AS)
Kaynaklar
[1] George, T., Hart, J., & Rholes, W. S. (2020). Remaining in unhappy relationships: The roles of attachment anxiety and fear of change. Journal of Social and Personal Relationships, 37(5), 1626-1633.
[2] Barbara, A. M., & Dion, K. L. (2000). Breaking up is hard to do, especially for strongly “preoccupied” lovers. Journal of Personal & Interpersonal Loss, 5(4), 315-342.
[3] Rhoades, G. K., Kamp Dush, C. M., Atkins, D. C., Stanley, S. M., & Markman, H. J. (2011). Breaking up is hard to do: The impact of unmarried relationship dissolution on mental health and life satisfaction. Journal of Family Psychology, 25(3), 366-374.
[4] Beckmeyer, J. J., & Jamison, T. B. (2019). Is breaking up hard to do? exploring emerging adults' perceived abilities to end romantic relationships. Family Relations, 69(5), 1028–1040.
[5] Davis, D., Shaver, P. R., & Vernon, M. L. (2003). Physical, emotional, and behavioral reactions to breaking up: The roles of gender, age, emotional involvement, and attachment style. Personality and Social Psychology Bulletin, 29(7), 871–884.
[6] Jamison, T. B., & Beckmeyer, J. J. (2020). Feeling stuck: Exploring the development of felt constraint in romantic relationships. Family Relations, 70(3), 880–85.