Fotoğraf: KEÇİ derneği
KEÇİ Kültür Ekoloji Çevre ve İletişim Derneği’nin çağrısıyla İzmir’de Gediz ve Küçük Menderes havzaları üzerinde bulunan beş ilçede düzenlenecek su çalıştaylarının ilki Seferihisar’da gerçekleştirildi.
“Kuyu Kurumadan” adlı su çalıştayları, yerel yönetimleri, sivil toplum örgütlerini, sulama birliklerini, üretici kooperatiflerini, akademisyenleri, uzmanları, muhtarları ve çiftçileri bir araya getirerek, su krizini konuşmayı ve çözüm yöntemlerini tartışmayı amaçlıyor.
TIKLAYIN - Su krizi çalıştayları başlıyor: “Kuyu Kurumadan”
Seferihisar toplantısına, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümünden Doç. Dr. Murat Kılıç, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinden Ahmet Tomar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesinden Serkan Solak katıldı.
“Kuyular kuruyor, tehlikenin eşiğindeyiz”
Toplantı KEÇİ Derneği’nden Baha Okar’ın açılış konuşması ile başladı. Okar konuşmasında ülkemizin bilinenin aksine su zengini bir ülke olmadığının altını çizerken, kuyularımızın kuruduğunu ve tehlikenin eşiğinde olduğumuzu belirtti.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümünden Doç. Dr. Murat Kılıç, sunumunda Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2000 yılında 1652 metreküpken bu miktarın 2020 yılında 1346 metreküpe düştüğünü ve suyun tasarruflu kullanımının büyük önem arz ettiğinin altını çizdi.
Kılıç aynı zamanda ülkemizde su kullanım oranlarına bakıldığında, tarımda su kullanım oranının yüzde 73 olduğunu ve sulama yöntemleri arasında damla sulamanın ise sadece yüzde 2’ye tekabül ettiğini belirtti.
“Fazla su kullanımı verimi düşürüyor”
Doç. Dr. Murat Kılıç sunumunda tarımsal üretimde fazla su kullanmanın verimi ve geliri düşürdüğünün ve toprakların tuzlaşması gibi çevre zararlarına yol açtığının altını çizdi.
Kılıç’ın ardından söz alan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinden Ahmet Tomar su kaynaklarının korunması ve etkin kullanılması gerektiğini ifade etti. Ancak bu kaynaklar etkin kullanılırsa iklim krizi ile baş edilebileceğini sözlerine ekledi.
Ayrıca bitki fizyolojisinin insan fizyolojisinden hiçbir farkının olmadığını, bir insanın tek seferde bir sürahi su içemeyeceği gibi bitkinin de vahşi sulama ile etkin sulanamayacağını belirtti.
“Bireysel sulamadan vazgeçilmeli”
Ahmet Tomar, kuraklık nedeniyle bu yılın Ocak ayında bile sulama yapılmak zorunda kalındığını, yeraltı sularının rezerv kaynak olarak kullanılması ve yeraltı sularının beslenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Suyun korunabilmesi için açık sulama sistemlerinin kapalı sisteme dönüştürülmesi ve bireysel sulamadan hızla vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesinden Serkan Solak da konuşmasında Seferihisar Barajı’nın Türkiye’de ilk defa kapalı sistem olarak yapılan baraj olduğunu ve Bakanlık oluruyla da Seferihisar Belediyesi’ne devredildiğini belirtti.
2014 yılında yapılan rehabilitasyon ile de su kayıplarının asgariye indirildiğini ve ön ödemeli kartlı sisteme geçiş ile de üreticilerin adil ve eşit su tüketimi yapmalarını sağladıklarını ifade etti. Bu sistemde de üreticilere konulan tek şartın damla sulama ya da yağmurlama sulama yöntemiyle sulama yapmaları olduğunu ekledi.
Su çalıştayları Selçuk, Ödemiş, Çiğli ve Foça toplantılarıyla devam edecek. (AS)