Article 19 ifade özgürlüğü örgütü yeni çağın muhabirleri bloggerların haklarının korunmasıyla ilgili hazırladığı Right to Blog Raporu'nda yasa yapıcılara önerilerde bulundu, bloggerlaraysa haklarını hatırlattı.
Article 19 raporda gazeteciliğin artık belli bir mesleki eğitim ve ilişiyle tanımlanamayacağını, gazeteciliğin herkesin icra edebileceği bir faaliyet olduğunu tartışıyor.
Raporda internetin herkese tüm dünyayla fikir, bilgi, görüş paylaşma imkanı yarattığı, özellikle blogging ve sosyal medyanın yaygın medyaya bir rakip olduğu ifade ediliyor. Article 19 dijital çağdaki bu gelişmenin “gazetecilik” ve “medya” tanımlarının tekrar sorgulattığını, blogging ve yurttaş gazeteciliğinin mevcut basın düzenlemelerine nasıl uyumlu hale getirileceği sorusunu ortaya çıkardığını belirtiyor.
"Gazetecilik tanımı değişmeli"
Raporda yer alan önermeler özetle şöyle:
* İlgili yasal standartlar “gazeteciliğin” herhangi bir iletişim aygıtıyla kamuya “haber verme” eylemini içerdiğini, bu faaliyetin herhangi biri tarafından gerçekleştirilebileceğini temel almalı.
* “Gazetecilik” tanımı düzenli ya da profesyonel olarak herhangi bir kitle iletişim aracıyla halkı bilgilendiren herkesi kapsamalı.
* Bloggerlar blog açmak için lisans sahibi olma koşulu olmamalı.
* Bloggerlara devlet ya da herhangi bir resmi birime kayıtlı olma zorunluluğu getirilmemeli.
"Haber veren herkese basın kartı"
* Akreditasyon planları ifade özgürlüğü standartları kapsamında, bloggerlar dahil tüm yasaca belirlenen koşullarının en azını karşılayan herhangi birine “basın kartı” verilmeli. Basın kartları sadece etkinliklerde ya da mekansal kısıtlama ya da kargaşa durumu olabilecek arazilerde zorunlu tutulmalı. Basın kartı elde etme koşulu akademik geçmiş ya da belirli bir kurum ilişkisi üzerinden değil kamu yararı üzerinden sağlanmalı.
* Halka açık duruşmalarda mahkeme salonundan sosyal medya kullanımı yasaklanmalı.
"Blogger haber kaynağını korumalı"
* Gazetecilik faaliyetleri kapsamında bloggerlar haber kaynaklarını korumalı. Haber kaynağının açıklanması ancak çok önemli davalarda, bağımsız bir yargı tarafından halka açık bir mahkemenin kararıyla talep edilmeli.
* Devlet yöneticileri kendi iç yasalarında ifade özgürlüğüne karşı suçların yasaklanması gibi önlemlerle bloggerların güvenliğini sağlamalı.
* Devlet hayati tehlikesi olduğunu bildiği kimliği ifşa edilmiş bloggerlar ya da bireyleri korumak için ciddi adımlar atmalı. Tehdit yahut saldırı durumda devlet yetkilileri sorumluları ortaya çıkarmak için bağımız, etkili ve hızlı bir soruşturma yürütmeli.
* Hakaret, tahrik ya da diğer konuşmalarla ilgili suçları düzenleyen kanunların uluslararası ifade özgürlüğü standartlarıyla uyumlu olmalı.
* Genel bir kural olarak bloggerlar bloglarında diğer kullanıcılar tarafından yorumlardan, o yorumlara müdahale etmediği ya da modifiye etmediği sürece sorumlu tutulmamalıdır.* Küçük düşürücü ya da telif haklarına aykırı olmak gibi belirli içeriklerde, şikayeti doğrudan kaldırmak yerine şikayet içeriğin orijinal sahibine iletilmeli.
* Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesindeki görev ve sorumluluklar bloggerların özel durumu gözetilerek esnek kullanılmalıdır.
Bloggerlar ve etik
* Bloggerlar geleneksel medya tarafından geliştirilmiş etik kurallara uymaya zorlanmamalı, geleneksel medyanın öze denetim sistemine girmeye zorlanmamalı ya da teşvik edilmemelidirler.
* Bloggerlar geleneksel medyanın etik standartlarını uymaya karar verebilirler. Ayrıca kendi blogları ya da dahil oldukları kurumlarla ilgili yeni kurallar belirleyebilirler. Alternatif uyuşmazlık çözümleri de desteklenmelidir.
* Eğer bloggerlar geleneksel gazete için bir içerik hazırlarlarsa o içerik gazetenin editöryal müdahalesinden geçmeli ve gazetecilik etik standartlarına uymalıdır.
Raporun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. (EA)