Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın.
Türkiye Yayıncılar Birliği Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kitap toplatma kararını ve Ahmet Şık'a kitabında Binali Yıldırım'a hakaret ettiği gerekçesiyle para cezası verilmesini eleştirdi.
“Bu kararlar, yargının bağımsızlığına olan güvenimizi zedelemekte, gelecek günlerde daha ağır temel hak ihlalleriyle karşılaşacağımız endişesi doğurmaktadır.
“Yargıyı ve iktidarı ülkemizde sivil ve barışçıl ifade biçimlerini bastırarak şiddet ortamına katkıda bulunmamaya çağırıyor, yayınlama özgürlüğü ve barış çağrımızı yineliyoruz.”
“Kitabı tehdit olarak algılıyorlar”
Yayıncılar Birliği iktidarın kitaplara bakınca silahlardan daha büyük bir tehdit algıladığını vurguladı.
“Bunun nedeni, bazı yayınların, hatalı eylem ve politikaları eleştirmede silahlardan daha etkili olması, toplumun geniş kesimlerince kabul görüp yayılması, iktidarları toplumu dinlemeye ve hatalarını düzeltmeye zorlamasıdır.
“Tam da bu nedenle kitaplar, yazarlar, gazeteciler özgür olmalıdır.
“Zira endişemiz odur ki, böyle sivil ve barışçıl ifade yollarının yasaklarla bastırılması sadece sonlandırılacağı iddia edilen şiddet ve savaş ortamının daha da büyümesine yarayacaktır.”
“Yazarlar ve okurlar terörist değildir”
Yayıncılar Birliği kararı eleştirdiği açıklamasında yazarların da kitapları bulunduranların da “terörist” sayılmalarının kabul edilemez olduğunu belirtti.
“Yazarlar Hasan Cemal, Tuğçe Tatari ve Müslüm Yücel’in terörist olmadıklarını, yazılarını terör örgütleri için yazmadıklarını biliyoruz.
“Kitapları bulunduranların kitap okudukları için terörist sayılmalarını da kabul etmiyoruz.
“Okumak ve yazmak suç değildir, kitaplar herhangi bir suçun kanıtı sayılamaz. Acı olan, bu gerçeği tekrar tekrar dillendirmek ve savunmak zorunda kalmaktır.”
TIKLAYIN - ERDOĞAN/AKP ''KONTROLÜ''NDE HABER VE HABERCİ RİSK ALTINDA
Gazetecilere baskı
Açıklamada, gazeteci Ahmet Şık’a Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda adlı kitabında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a hakaret ettiği gerekçesiyle, dört bin lira manevi tazminat cezası verildiğine de dikkat çekilerek gazetecilerin sindirilmeye çalışıldığı dile getirildi.
“TCK’nin ‘hakaret’ maddesine dayanarak devlet görevlilerinin kitaplarından dolayı gazeteci ve yazarlara davalar açması, bu kişilerin ağır para cezalarıyla sindirilmeye çalışılması da hız kesmeden süren bir yayınlama özgürlüğü ihlalidir.”
Ne olmuştu?
Gazeteci Hasan Cemal'in Delila: Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri ve Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri, gazeteci Tuğçe Tatari'nin Anneanne Ben Aslında Diyarbakır'da Değildim ve Müslüm Yücel'in Abdullah Öcalan: Amara'dan İmralı'ya adlı kitaplarının da arasında olduğu birkaç kitap hakkında Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi toplatma kararı vermişti.
Kararda "Ele geçirilen materyaller üzerinde yapılan incelemede, terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasının yapıldığı, suç işlemek için alenen tahrikte bulunduğu, suçun ve suçlunun övüldüğü kanaatine varılmıştır" denildi.
Anadolu 22. Asliye Ceza Mahkemesi ise, Ahmet şık’ın Pararlel Yürüdük Biz Bu Yollarda kitabında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada Şık’a 4 bin TL manevi tazminat cezası verdi. (YY)