Bloomberg New Energy Finance (BNEF) WWF-Türkiye işbirliğiyle hazırladığı “Türkiye’nin Yenilenebilir Gücü” raporu, Türkiye'nin 2030'a kadar yenilenebilir enerjiye yatırım yaptığı takdirde hem artan elektrik ihtiyacını karşılayabileceğini, hem de bunu kömür odaklı mevcut politikalarla aynı maliyete başarabileceğini iddia ediyor.
WWF'dan Mustafa Berke ve Bloomberg New Energy Finance'ndan Angus McCorne tanıttığı rapora göre, rüzgâr, güneş ve benzeri yenilenebilir kaynaklara dayalı kurulu gücün artırılmasıyla fosil yakıtlara bağımlılık azalacak, iklim değişikliğine neden olan emisyonlardaki artış duracak, Türkiye’nin doğasının korunması sağlanacak.
Rapor çerçevesinde BNEF’in gerçekleştirdiği analize göre, 2030’a kadar Türkiye’nin artan ihtiyacını karşılayacak elektriğin üretimi için taş kömürü ve yerel linyit kullanımın maliyeti ile yenilenebilir enerjinin maliyeti hemen hemen eşit olacak: 400 milyar ABD Doları.
Rüzgar güneş maliyeti düşecek
Analizde bunun önümüzdeki on beş yıl içerisinde güneş ve rüzgar enerjisinin maliyetlerinde yaşanacak düşüşle mümkün olacağı belirtildi.
Örneğin Türkiye’de şu anda rüzgar enerji santrali ortalama maliyetinin megavat saat başına 120 doladan 2030'da 60 ile 80 dolara “zemine monte fotovoltaik güneş santrali” projesinin ise 150 dolardan 85-120'ye inmesi bekleniyor. Kömürün 80-105 dolar olan maliyetine denk düşüyor.
Kömüre devam edilirse emisyonlar iki katı artar
Elektrikte emisyon yüzde 286 arttıTürkiye, 1990-2012 yılları arasında toplam sera gazı emisyonlarını %133, elektrik ve ısı üretiminden kaynaklanan emisyonları ise %286 oranında artırdı. Türkiye, elektrik üretiminin karbon yoğunluğunda hem OECD, hem de AB ortalamasının altında bir performans sergiliyor, yani ürettiği kWh elektrik başına daha çok |
Türkiye'nin resmi enerji politikasına göre, elektrik ihtiyacı 2030’a kadar her yıl yüzde 5’ten fazla artış gösterecek. Bu da kömür ile karşılanacak. Sonuç ise elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonların neredeyse iki katına yükselmesi.
BNEF analizinde, Türkiye ekonomisinin, Batı Avrupa ekonomilerinin yolunu izlemesi, hizmet sektörünün payının artması ve enerji verimliliğinde gelişmeler yaşanması durumunda, 2030 yılında elektrik talebinin resmi tahminlerin yüzde 25 aşağısında gerçekleşeceğini öngörüyor.
Elektrikte yüzde 47'ye yükselebilir
Bu talebi de yenilenebilir enerji ile sağlarsa yenilenebilir enerjinin 2013’te yüzde 29 olan payının 2030’da yüzde 47’ye kadar çıkacağı öngörülüyor. Bunda hidroelektriğin şu anda yüzde 25 olan payı yüzde 21'e inecek, rüzgâr ve güneş enerjisinin günümüzde yüzde 3 olan toplam payı ise yüzde 25'e çıkacak.
Toplam elektrik üretiminde doğal gazın payının yüzde 26, kömürün payının ise yüzde 18’e düşeceği öngörülüyor. Bu senaryoda, emisyon artışının önümüzdeki bir kaç yıl devam etmesi, sonrasında ise sabitlenmesi bekleniyor.
Fosile teşvik kalsın, rüzgara güneşe destek artsın
Raporda Türkiye'nin temiz ve düşük maliyetli elektrik üretimi için yenilenebilir enerji potansiyelini bir an önce kullanmaya başlaması, yenilenebilir enerjiye desteği arttırması, fosil yakıtlara verdiği teşvikleri kaldırması, termik santraller yerine yenilenebilir enerki kaynaklarına finansman sağlaması, yenilenebilir enerjiyi sanayi politikasının bir parçası haline getirmesi, enerji verimliliği için etkin politikalar üretmesi, fosil yakıta dayalı santrallerin çok ciddi ÇED süreçlerine tabi kılınması talep edildi.
Emisyonların yarısı kömürdenHükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2013’de yayımladığı 5.Değerlendirme Raporu’nda, iklim değişikliğinin “kesin olarak” insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ortaya koydu. Dünyadaki toplam enerji talebinin %29’unu karşılayan kömür, yoğun karbon içeriği nedeniyle küresel CO2 emisyonlarının %44’ünden sorumlu. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) sıcaklık artışını 2°C’de sınırlamak için yeryüzündeki fosil yakıt rezervlerinin 2/3’ünün yeraltında bırakılması gerektiğinin altını çiziyor. İklim bilimciler ve enerji uzmanları aynı şeyi söylüyor: Yenilenebilir enerji tek çözüm. |