Mektup
Bir tek mektup benim hayatımı değiştirdi. Üniversite sevincini yirmi sene önce yaşayacaktım. Kısmet bugüneymiş.
Lise ikideydim. En çok istediğim şey okumaktı. Öğretmen olmak istiyordum. Akrabalarımız arasında hiç okuyan kız yoktu. İlk defa ben üniversiteye gidecektim. Babam da okumamı çok istiyordu. Annem çeyiz işlememi isterdi, babam "Ne yapacak çeyizi, benim kızım okuyacak," derdi.
Lise ikideyken, Mart ayıydı, kocamla tanıştım. Onların evi okula yakınmış. Gelip giderken beni görmüş, beğenmiş. Birkaç gün okulun kapısında durdu, bana baktı. Arkadaşım uyardı beni, "Bak sana bakıyor," diye. Sonra mektup verdi. Şiir yazmış. Ertesi gün bir mektup daha verdi. Ertesi gün bir daha. Çok hoşuma gidiyordu. Şimdi düşünüyorum da, birini beğenmek aklımda yoktu, belki de onu beğenmiyordum ama onun beni beğenmesinden hoşlanıyordum herhalde.
İlk buluşma
Sonunda bir gün beni pastaneye çağırdı. Arkadaşımla beraber gittik. İlk defa karşılıklı oturduk, konuştuk. Bana "Sen de bana mektup yaz," dedi. Artık her sabah okulun önüne geliyordu, birbirimize mektup veriyorduk. "Evlenelim," diyordu. Ben onunla mektuplaşmayı seviyordum ama evlenmeyi hiç düşünmüyordum, çünkü öğretmen olmak istiyordum. Ona da böyle yazdım. "Ben sana bakarım, senin çalışman gerekmiyor,"dedi..
Yakalanma
Mektupları arkadaşımın evinde saklıyordum. Onun annesi babası okuma yazma bilmezdi. Bir gece annemler yattı, ben de yatar gibi yaptım. Sonra kalktım, tam mektup yazmaya başlamıştım, annem odaya girdi. "Ver onu bana," dedi. Elimden kaptı. Okumaya başladı. Sonra da çığlık çığlığa bağırmaya... Babama bağırıyordu, "Al işte okuttuğun kızın, neler yapıyor,"diye. Babam geldi. Dövmedi. Sadece "Yazıklar olsun," dedi. O günden sonra okula gitmemi yasakladılar. Bütün bu anlattıklarım iki aylık hikaye. Okulun kapanmasına çok az bir zaman kala ben okula gidemez oldum.
Evlilik
Birkaç gün okulun önüne gelmiş yine. Sonra arkadaşımdan öğrenmiş durumu. Bir kaç gün sonra beni istemeye geldiler. Babam yanlarına çıkmadı. Çok utanıyordu. Ben de kendimi kirlenmiş hissediyordum. Herkes ne yaptığımı biliyor diye, çok utanıyordum. Ama inanın el ele dahi tutuşmamıştık. Annem onlara dedi ki, "Bizim evlenmelerine rızamız yok, ama evlensinler. Biz gerekli olan imzayı veririz, sonra da ne sizi, ne de onu tanımayacağız."Bir nevi evlatlıktan sildiler beni. Nikaha gelip imza verdiler, yaşım tutmuyordu. Sonra ne düğüne geldiler, ne evime.
Balayı
Evlendikten sonra ilk üç günüm çok güzel geçti. Kalınvalidemler görümceme kalmaya gittiler, evi bize bıraktılar. Balayı yaptık. Kocam bana çok iyi davranıyordu. "Ne annenin evini arayacaksın, ne de okumadım diye üzüleceksin, ben seni mutlu edeceğim," diyordu.
Kayınvalidemler eve gelince düzenimiz değişti. Her sabah kalkıp evi temizliyordum. Kayınvalidem iyi bir kadındı ama sadece yemek yapıyordu. Her işi ben yapıyordum. Kocam da küçük tabii o zaman, okuyor. Yaz tatilinde, gündüz ben iş yaparken o kahveye gidiyor, akşam geliyor, yemek yiyoruz, hep birlikte odada oturuyoruz. Onlar yatınca ancak başbaşa kalabiliyoruz.
Huzursuzluklar
Okullar açılacak, kayınpederim oğluna "Okul falan yok, karına ömür boyu ben mi bakacağım, sen de çalış," dedi. Kayınpederimin dükkanı vardı, çağırmadı oğlunu yanına. "İş bul," dedi. Ondan sonra kocamın hayatı iki-üç aylık çalışmalarla geçti. İki ay çalışıyor, üç kuruş kazanıyor, beş ay işsiz. Kayınpederim her gece yemekte onu iğneleyen bir şey söylüyor. "Ben de çalışayım, aynı eve çıkalım," dedim kocama, dinlemedi. İçkiye başladı. Kaçmak için. Gece eve yemekten sonra geliyordu. Annesinden harçlık alıp içkiye veriyordu. Ben de kendimi sığıntı gibi hissediyordum. İki sene çocuğumuz olmadı. İki senenin sonunda bir anladım ki, hamileyim. Çocuğu düşürmeye çalıştım, olmadı. "Belki düzelmesine vesile olur," dedim.
Taciz
Kızım doğdu, kayınvalidem onu yanına aldı, gece onunla yatıyor. Kocam yok, dışarlarda. Kayınpederim beni tacize başladı. Her gece yanıma geliyor, beni öpmek istiyor, utanıyorum bağıramıyorum, kayınvalidem duysun istemiyorum. "Yaptığın ayıp, oğluna söylerim,"diye tehdit edip yolluyorum ama her gece kabus gibi. Ne zaman gelecek, diye bekliyorum. Arada çirkin laflar söylüyor, "Mektuplaşmayı biliyorsun," diye. Kocamdan hiç umudum yok, artık bir arada konuşamıyoruz bile. Durumu düzeltecek gücü yok onun. Gidecek yerim yok. İyice düşündüm, anemlere gitmeye karar verdim. O sırada çocuğun aşı zamanı, dispansere gidiyorum diye kaptım çocuğu annemlere gittim. Babam hasta yatıyor. Konuşmadı benimle. Anneme "Dönmek istiyorum," dedim. Ağlamaya başladı. "Baban ölecek, sen dul, ben dul yapamayız, dön kocanın evine,"dedi. Döndüm çaresiz.
Yine mektup
Kocam da artık sertleşmeye başladı bana karşı. Bir gün kavga sırasında, "Sen iyi bir mal olsan benimle mektuplaşmazdın,"dedi. Yani ellerim kırılsaydı da o mektupları yazmasaydım. Artık evden ayrılmak dışında başka bir şey düşünmüyordum. Tek başıma olsam kolaydı, ama kızımı nasıl bırakacaktım. Sonra ikimiz de burada çürüyeceğimize bir süre ayrı kalalım, hiç değilse hayatımız kurtulur diye düşündüm. Oturdum kayınvalideme mektup yazdım. "Çocuğuma iyi bak, onu mutlaka alacağım, artık dayanamadığım için gidiyorum," diye. Kocama da mektup yazdım, "Senin bir suçun yok, sen de cahilsin, ben de, evlenmekle yanlış yapmışız. Sana genç kızken mektup yazdım ama şimdiden sonra elime erkek eli değmeyecek. Asla kötü bir şey yapmayacağım, kızımın hayatını kurtarmak için gidiyorum," dedim. Hakikaten de o günden sonra bir daha hiç bir erkeğe yan dönüp bakmadım.
Evden kaçış
Altı tane bileziğim vardı, üçünü yanıma aldım, üçünü kızım için bıraktım. Yanıma hiçbir şey almadım başka. Bakkala diye çıktım. Bizim orası Bursa'ya yarım saat. Saat başı minibüs kalkıyor. Minibüs saatine ayarladım, çıktım evden. Doğru Bursa'ya, bilezikleri bozdurup hemen İstanbul'a bilet aldım. Akşam karanlığına yakın İstannbul'dayım. Ne yapacağım bilmiyorum. Çok korktum. Geri dönmek istedim. Ama artık geri de dönemem. Ucuz bir otel bulup yerleştim, kapıyı kilitleyip yattım, sabaha kadar gözümü kırpmadım.
İş
Evden kaçmadan ne iş yaparım diye düşünmüştüm, en iyisi yatılı çocuk bakmak diye karar vermiştim. Üç tane gazete aldım, inanır mısınız, ilk telefon ettiğim yerde işe başladım Üç aylık bir bebeği bana teslim ettiler. Onu kendi çocuğum gibi sevdim. Her gece kızımı düşünüp ağlıyordum. O zaman telefon filan yok. Her ay anneme ve kayınvalideme mektup yazdım, "Ben kötü kadın olmadım, çocuğum için çalışıyorum, çocuğuma iyi bakın, onu alacağım,"diye. Yedi ay sonra eve gittim, gündüz. O günü unutamam. Kızım beni tanıdı. O kadar zaman geçmiş, kucağıma atladı. Kayınvalidem önce çok kötü davrandı, sonra iyilikle "Eve dön," dedi. Dönmedim. Beş yılım böyle geçti. Altı ayda bir kaçak gibi eve gidip kızımı görüyorum. Bu arada para biriktirdim. Baktığım çocuk geldi beş yaşına, iki sene sonra okula gidecek, iş bitecek. Kursa gittim, muhasebeci olmak için. Liseyi dışardan bitirdim. Nasıl çalıştım o dersleri bir bilseniz, genç kızlık yıllarıma yeniden döndüm sanki. Baktığım çocuk yedi yaşına gelince evden ayrıldım, küçük bir ev tuttum. Muhasebeciliğe başladım. Çok zorluklar çektim. Bir kaç kere iş değiştirmek zorunda kaldım.
Çocuğu alış
O sırada çalıştığım yerde bir kadın arkadaşım var, ona herşeyimi anlatıyorum. "Ben sana yardım edeceğim, kızını alacağız," dedi. Avukat tuttuk, o da kadın. İkisi gittiler, kocamla, ailesiyle konuştular. Kocam boşanmaya razı olmuş. Olmasın da ne yapsın. Kaç senedir ayrıyız, o da bir hayat kuracak tabii. Kayınvalidem artık yaşlanıyor, çocuğa bakmak zor. Kızımı avukatla yolladılar İstanbul'a. Biz sonra boşandık, çocuğun velayetini aldım.
Çocuklu yaşam
Kızımla ilk yıllarımız çok zor geçti. Hem maddi zorluklar var. Hem ben çalışıyorum, o okuldan gelip uzun süre evde yalnız kalıyor, aklım onda kalıyor. Hem de kaç yılı ayrı geçirmişiz, bana alışması o kadar kolay değil. İçten değil, bazen yabancı gibi davranıyor. O sırada artık bizde de telefon var, kayınvalidemlerde de. Her gün babaannesini arıyor. Geceleri yine ağlıyorum ama artık umutluyum. Çünkü kızım yanımda.
Üniversite
Maddi zorluklar devam etti ama huzurumuz hep yerinde oldu. Kızımla arkadaş gibi olduk. Onun lise yıllarında ben de onunla birlikte ders çalışmaya başladım. Kafama koymuştum, yıllar önce içimde kalan arzuyu gerçekleştirecektim. Üç yıl sınavlara hazırlandım. Yemeğimden kıstım, kursa gittim. Ve kazandım. Yirmi yıl geciktim ama olsun. Neyse ki, kızım gecikmeyecek. O benim gibi hatalar yapmıyor. Hem o hata yapsa bile, ben onu affederim.