Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu, Türkiye’de ilk vakanın resmi olarak açıklanmasından bu yana geçen 9 aylık süreci kapsayan değerlendirme raporunu açıkladı.
Çevrimiçi düzenlenen basın toplantısında açılış konuşmasını TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yaptı.
Korur Fincancı, TTB’nin vaka sayılarına ilişkin şeffaflık talep etmesi sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın vaka ve hasta ayrımı yaparak bir tartışma başlattığını söyledi.
Sağlık Bakanlının vaka sayılarını 1 milyon 700 bin üzerinde olduğu ifade ettiği açıklamayı değerlendiren Korur Fincancı, şunları söyledi: “Tabloda 20 milyon testten söz ediliyor. Mart ve nisanda yüzde 10’larda olan pozitiflik oranlarının kasım ortasından bu yana yüzde 30’lara çıktığını biliyoruz. En iyi ihtimaliyle tekrarlayan testler olduğunu düşünerek yüzde 15 ortalamayla test pozitifliği olsa vaka sayılarının 3 milyon olması gerekiyor.
"Sağlık çalışanlarının yüzde 11 pozitif"
“Sağlık Bakanı 1 milyon 60 bin sağlık çalışanı olduğunu söylüyor. Yani yüzde 11.3’ü pozitif. Bu toplumdaki yaygınlığın üç katı bir rakama tekabül ediyor. Yalnızca bununla da kalmıyor, toplumla yönetemediği pandemide sağlık çalışanını tek başına bırakıyor ve sağlık çalışanları şiddete karşı mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Toplumdaki yaygınlığına göre üç kat fazla yaygın olan bir hastalığın otomatikman meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerekiyor.
Yalım: Hasta seçimi yapılıyor
“Pandemi döneminde bazı sağlık kuruluşlarında triaj yani acil durumlarda hasta seçme ayırma yönteminin uygulandığı belirtiliyor” diyen Prof. Dr. Neyyire Yasemin Yalım, şunları söyledi: " Bu durum beklenmedik değil ve dokuz aydır sürüyor. Sağlık çalışanları hasta seçmek durumunda kalacak. Şu anda da bu durumda olabilirler.
"Bu ahlaken stres yaratacak bir şeydir. Sağlık çalışanlarının bu stresi hissedeceğini biliyorum ama bir taraftan da şunu bilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu duruma gelmek onların sorumluluğunda değil. Bu durumda olmanın bir nedeni var mı onu da sorgulamak lazım.
“Bence Türkiye’de bu süreci yöneten sağlık otoritesi başından itibaren yanlış kararlar aldı. Hala da doğru kararları almakta gecikiyor. O nedenle de sağlık çalışanlarını hastalarla karşı karşıya bırakıyor.”
Türkiye'deki vakaları takip etmekten vazgeçtiğini belirten Prof. Dr. Özlem Azap Kurt "10'u sağlık çalışanıysa vakaların, dün bakanlığın açıkladığı sayılar 1 milyon 700 binin üzerindeyse demek ki 170 bin sağlık çalışanı belki de hasta. Belkideler insanı çok rahatsız ediyor" diye konuştu.
Bulut: Aşıyla ilgili bilgi kirliliği var
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut da Sağlık Bakanlığı’nın aşıyla ilgili politikalarda şeffaf olmadığını söyledi. Faz3 aşamasında olan 13 aşı çalışmasının olduğunu ve bunların büyük bir ticari rekabeti sürdürdüklerini belirten Bulut, şöyle dedi:
“Türkiye’de ne gariptir ki aşı ihalesini, birinci basamak sağlık hizmetlerinin, koruyucu sağlık hizmetlerinin ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun görevi olmasına rağmen Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü yapıyor. Kamu hastaneleri ikinci ve üçüncü basamak hizmet.
"Türkiye Halk Sağlığı kurumu aşıları almıyor. Bu bile şeffaflıktan ve bu işin nasıl yanlış yapıldığını gösteriyor. Aşıyla ilgili pek çok bilgi kirliliği var. Bu aşılar çok zararlı olacak gibi endişeler yersiz. Bağımsız kuruluşlar tarafından onay süreçleri belgelendirerek yapılan her aşı bizim için güvenlidir. Aşı vurulmaktan kimse endişe duymasın yeter ki onay süreci şeffaf olsun ve kamuoyuyla paylaşılsın."
Yerlikaya: Kanser taramasıyla ilgili sorun var
TTB Merkez Konsey Üyesi Halis Yerlikaya, kanser hastalarının pandemi sürecinde yaşadığı sorunlara dikkat çekti:
“Çoğu onkolojik hasta zaten yarı acildi. Bütün hastanelerde sağlık emekçilerinin emeğinin Covid-19’la mücadeleye kanalize edildiği dönemde başta kanser hastaları olmak üzere diğer hastaların bakımları ve sağlığa erişimleriyle ilgili ciddi sorunlar oluştu.
"Özellikle birinci basamakta kanser taramalarıyla ilgili de ciddi sıkıntılar vardı. Kanserin etkili ve sonuç alıcı bir tedavisine ulaşmak açısından erken evrede yakalanması kritik.
"Bütün sürecin Covid’e yoğunlaştığı süreçte taramalar da yapılamadı. Dolayısıyla bizim klinik gözlemlerimizde daha ileri aşamada hastaların gelmeye başladığı, önümüzdeki dönemlerde dünya açısından da kanser pandemisi beklentisi ortaya çıktı.” (RT)