Üniversite yönetiminin, saldırıyı gerçekleştirdiği iddi edilen öğrencilerle ilgili disiplin soruşturması başlattığı öğrenildi.
Öğrenciler, dün (23 Mart) yaptıkları protestoda olayı şöyle anlattı:
"21 Mart Salı akşamı, üniversitenin Kuzey Kampüsü'ndeki kantinde, ABD'nin Irak işgali, Newroz, Küba ile Dayanışma Haftası ile ilgili kulüp afişlerini yırtmaya çalışan üniversite öğrencisi Ülkücüleri fark eden öğrencilerin sözlü ikazları sonrasında, Ülkücüler yanlarındaki bıçaklarla etraftakilere saldırarak bir öğrencinin boğazına bıçak dayadılar. Kalabalığın gözleri önünde gerçekleşen bu saldırı sonrasında saldırganlar tehditler savurarak kantinden uzaklaştılar."
"Saldırılar eşgüdümlü"
bianet'in görüştüğü Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri, "Yaklaşık iki haftadır öğrencilere yönelik saldırılar artıyor" dedi.
"Anadolu yakasında bazı liselerde, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde ve daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, ülkücü olduklarını söyleyen kişilerce yapılan saldırıların eşgüdümlü ve kasıtlı olduğunu düşünüyoruz."
Baltaları gömen üniversiteli Ülkücüler
Saldırıyı protesto eden öğrenciler, "Üniversitede faşist de polis de istemiyoruz" derken, Tempo dergisinde üniversite öğrencisi Ülkücülerle yapılan röportajı da anımsattı; "Baltalar bulundu, laptop'lar nerede?" dedi.
Dergide Aralık 2005'te yayınlanan Tutkun Akbaş imzalı haberde, "Baltalarımızı gömdük, ama yerini de unutmadık" deniyordu.
Haberde, şu cümleler yer alıyordu:
"İtidalden yana olanlarda sorun yok. Ama 'eylem' isteyenler en az geçmişteki 'ağabey-ablaları' kadar ürkütücü. Kan dökmeden çekinmeyeceklerini söylüyorlar.
"Refleksleri yerinde. Hâlâ birçoğu devletten görev bekliyor. Devlet direkt görevlendirmese de "Bir işaret verse iyi olacak" diyenler var. Bu durumda idollerinin hâlâ Abdullah Çatlı olması şaşırtıcı değil." (TK/AD)