Soyer, "Kimsenin ve herhangi bir siyasi görüşün halk tarafından kabul görmeyen düşüncelerini şiddet yolu ile hakim kılma hakkı yoktur" dedi.
"Kaybetmenin telaşı!"
"Referanduma giderken Kıbrıstürk halkına ve Türkiye halkına söyleyecek sözü olmayanlar, kaybetmenin telaşı ile saldırgan girişimlerine başladılar" diyen Soyer, bu kişi ve grupların eylemlerine müdahalede bulunmayan polisin tavrını da eleştirdi.
Soyer, "Soyer, referandum öncesinde devletin içindeki gizli odakların desteği ve müsamahası ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) çıkacak en küçük bir olayın sorumlusu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tır" dedi; "polisi etkisiz kılan ilgililerin", "emir komuta zincirini kırarak Kıbrıs'a gelen bazı görevlilerin" ve "Girne'deki eyleme katılanları sivil olmayan araçları ile alana taşıyan kimi rütbeli kişilerin" sorumluluğuna da dikkat çekti.
Soyer, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
* Kıbrıslıtürkleri ve Türkiye'yi asla temsil etmeyen küçük grupların, Girne'de çember etrafında yaptıkları taşkınlıklar, yollardaki tacizleri, kuzeye gelen Kıbrıs Rum plakalı araçlara yönelik eylemler kabul edilebilir değildir.
* Bütün bu olayları büyük bir rahatlık içerisinde yapmaları da düşündürücüdür.
* Bu kişi ve gruplar, gece de Lefkoşa, Mağusa, Girne gibi kentlerin en işlek caddelerinde çok rahat afişlemeler yaptılar. Bu grupların, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın sıkılı yumruğunun bulunduğu bu afişleri şehirlerimizin her tarafına seçim yasaklarına karşın asmalarının rahatlığı kabul edilebilir değildir.
Polisin tavrı
* Girne'deki saldırgan çevreler karşısında, Girne Polis Müdürlüğü'nün takındığı, görmeyen, duymayan davranışı asla kabul edilemez.
* Lefkoşa, Mağusa, Girne gibi kentlerde en işlek caddelerdeki afişleme eylemleri, bazı dükkanlara, siyasi parti, sendika, lokallere yönelik saldırılar da göz yummanın eseridir.
* Belli polis yetkilileri kendi siyasi ve ideolojik yapıları gereği olarak, polis örgütünü hareketsiz bırakırsa, Kıbrıs Türk halkı içerisinde huzursuzluk yaratmak isteyenler de muradına erecektir.
Güvenliği kim sağlayacak?
* Herkes bazı polis üst görevlililerinin hangi odaklarla ve ülkücü çevrelerle bağını çok iyi biliyor.
* Devlet; Türkiye Devleti'nin ve KKTC'nin tüm dünyaya söz verdiği referandumu demokratik usullerle gerçekleştirmek durumundadır.
* Bu referandum sürecinde herkes bilmelidir ki gerçekleşecek en küçük bir olumsuz olay, Kıbrıs Türk halkına ve Türkiye'ye büyük bir darbe vuracaktır.
* T.C Genel Kurmay Başkanı Org. General Hilmi Özkök'ün, "Türkiye Cumhuriyeti her halükarda ve şartta Kıbrıs Türk halkının garantörüdür. Toprak bütünlüğünün Anayasal düzenin ve can güvenliğinin koruyucusudur ve onu kimseye kırdırmaz" açıklamasını yaptığı gerek halkımız gerekse dünya tarafından bunun büyük bir ilgi ile karşılandığı bir dönemdeyiz.
Sokaklarımızda terör
* KKTC Anayasasının Geçici 10. maddesine bağlı olarak, Polis Örgütü'nün GKK'ya bağlı olduğu ve Türkiye'nin garantörlük görevi çerçevesinde TSK'ya bağlı bir kolordunun görev ifa ettiği Kıbrıs'ta, en basit iç asayiş konularında Girne gibi bir kentte cadde ortasında siyasi maksatlarla yol kesmeleri asla kabul edilmezdir.
* Bu tüm dünyanın gözünde Türkiye ve KKTC devletini zan altında bırakacak bir durumdur. Kıbrıstürkünün can güvenliği ve Anayasal düzeni, ülkücüler ve gizli devlet odakları karşısında korumasız ise, başka tehditler karşısında nasıl korunacaktır.
* Türkiye'den Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı'nın yüzlerce ülkücü ile Kıbrıs'a gelip eylem yapacağı haberlerinin çıkması asla kabul edilemez.
* Saadet Partisi heyetlerinin ve MHP örgütlerinin Türkiye hükümeti ile olan siyasi tartışmalarını Kıbrıs üstünden ve Kıbrıs Türk halkının dünya önünde demokrasi ve özgürlük sınavı verdiği bir aşamada gerçekleştirmesi ise resmen halkımıza ve Türkiye'ye vurulmuş bir darbedir. (BB)