Ulema Tartışması Sürüyor
Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki dün (16 Kasım Çarşamba) yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın sözlerinin yanlış anlaşıldığını ileri sürdü. Beki, basında yer alan haberlerin maksadını aştığını, Başbakanın AİHM'yi bilirkişi görüşü almadan karar verdiği için eleştirdiğini savundu.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "rejimin, ilk defa iktidarın saldırısına uğradığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerinin üzerine giderek, ateşle oynadığını" savundu.
Şirin: "Anayasa uygun mu?"
Emin Şirin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği yazıda, Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin, "Anayasa Mahkemesi'nin, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'ni kapatma davalarındaki gerekçeli kararlarıyla karşılaştırıldığında, Anayasa'nın laiklik tarifine uygun olup olmadığı" hakkında görüş istedi.
Emin Şirin, "Dini ulemadan görüş alınarak mahkeme kararlarının bu görüşlere göre verilmesini istemek veya din ulemasının görüşlerinin bağımsız olması gerektiğini savunmanın" mevcut Anayasa'ya uygun olup olmadığını sordu.
"Siyasi Partiler Kanunu'na ve Anayasa'nın 'odak' tarifine göre, parti genel başkanının sözlerinin, partiyi bağlayıp bağlamayacağı" sorusunu da yönelten Şirin, yazısında şunları kaydetti:
"'Anayasa'nın değişmez ilkesi ve Anayasa Mahkemesi'nin uyum gösteren içtihatları karşısında kamusal kuruluşlarda dinsel kaynaklı giysilerle eğitim veya görev yapılmasını savunan, bu savunmalarında 'odak' haline geldiği belirlenen, dini görüş ve uygulamaların, mahkeme kararlarının üzerinde olduğunu savunan siyasi partiler hakkında kapatma davası açmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın görevini ihmal etmiş durumda olabileceği' şeklindeki görüş hakkında ne düşünüyorsunuz?"
Anadol: "Değiştirilemez ilkeleri çiğnedi"
CHP'li Kemal Anadol, beraberindeki milletvekilleriyle parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Başbakan tarafından, Türkiye'de ilk kez Anayasa'nın değiştirilemez maddelerinin, "paspas gibi çiğnendiğini" öne sürdü.
Başbakan'ın, "Takiyeye, iki adım ileri bir adım geri yöntemine başvurduğunu" ileri süren Anadol, Erdoğan'ın, Kopenhag'da türbanla ilgili yaptığı açıklamaları anımsattı.
Anadol, Cumhuriyet'in demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerinin "tecavüze uğraması" karşısında geri adım atılarak, konuyla ilgili Başbakanlık Sözcüsü'nün dün bir açıklama yaptığını ifade etti.
Basın maksadını aşmış
Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki, Erdoğan'ın sözlerinin yanlış anlaşıldığını ileri sürdü:
"Haber ve yorumlar maksadını aşıyor. Başbakan, AİHM'nin uzmanlık gerektiren bir konuda 'bilirkişi' görüşüne başvurma gereği duymadan karar oluşturmasını eleştiri konusu yapmıştır. Dolayısıyla, başörtüsü yasağıyla ilgili uygulama söz konusu olduğunda İslam dini bilginlerinden görüş istenmeden oluşturulacak kanaat ve görüşlerin 'eksik' kalacağına işaret etmek istemiştir. Mahkeme heyetinin, ihtisas gerektiren bir dosyada kendilerini konunun uzmanı yerine koyarak söz söyleyemeyeceklerine dikkat çekmiştir. Sayın Başbakan'ın sözleri bu bağlamda değerlendirilmelidir.
"Aksi takdirde, dünyevi hukuk alanına giren bir düzenlemenin din bilginlerine bırakılması gerektiğini söylemesi söz konusu değildir, olmamıştır da. Başbakan açısından, 'başörtüsü yasağı'na ilişkin uygulamaların bir yasal düzenleme konusu olarak mahkemelerin görev ve yetki alanlarına girdiği hususu açıktır. Ancak, uygulamanın muhatabı olan bireylerin dini inanç ve değerlerinin de bu düzenlemeler yapılırken dikkate alınması hukuk felsefesinin bir gereğidir. Başbakan, söz konusu değerlendirmesinde açıkça buna vurgu yapmıştır." (KÖ)