Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası, 16 Mart'ta yakalanmışlardı. Yargılanmaları hızla tamamlandı, 9 Ekim 1971 günü Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Mahkeme haklarında idam kararı verdi. Millet Meclisi 11 Mart 1972 günü 53 ret, 6 çekimser, 238 kabul oyuyla idam kararını onadı.
Kararlar, 17 Mart 1972 günü de Cumhuriyet Senatosu'ndan geçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) usul ve esas yönünden itirazları süreci biraz uzattı ancak engelleyemedi.
Yaşar Kemal, Erdal Öz, Altan Öymen ve Onat Kutlar gibi aydınların öncülüğünde bir imza kampanyası da yürütüldü. Ancak yanıt alınamadı.
Yargı ve sivil dayanışma hamleleri başarılı olamamıştı. Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günlerde Mahir Çayan ve arkadaşları eyleme geçti. Ünye Radar Üssü'nden rehin aldıkları üç teknisyenle Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde muhtarın evindeyken kuşatıldılar. 30 Mart 1972 günü tarihe Kızıldere Katliamı olarak geçen acı olay yaşandı. 2 Mayıs 1972 günü idam kararı bir kez daha Senato'ya sunuldu. Ve Deniz'lerin idamına geri sayımın hızlandığı günler yaşanırken o dönemin olaylar basınına şöyle yansımıştı.
3 Mayıs 1972 Senato İdamları yeniden onayladı
Denizlerin idamına üç gün kala Milliyet gazetesi birinci sayfadan soruyordu "Ne olacak". Senato'nun idamlara onay verilmesi haberinde "CHP'li Zihni Betil ölüm cezasının bir fayda sağlamayacağını ileri sürdü; fakat önergesi reddedildi" spotu kullanıldı. Haberin son cümlesi şöyleydi: "Oylamada 34 muhalife karşı 111 olumlu oy kullanılmıştır".
4 Mayıs 1972 Boğaziçi uçağının kaçırılması
Deniz'lerin idamını Senato'dan da onaylanınca, dönemin deyişiyle dört "anarşist" (Yaşar Aydın, Nuri Akça Sefer Şimşek ve Mehmet Yılmaz), İstanbul - Ankara seferini yapan Boğaziçi uçağını kaçırdı. Uçak İstanbul - Ankara seferi yapıyordu. Yalova üzerinde kokpite ellerinde silahla giren Yaşar Aydın ve arkadaşları uçağı Sofya'ya yönlendirdi.
Milliyet adına olayı Sofya'da izleyen o günlerde muhabir olan Sami Kohen'in haberinin başlığı şöyleydi: "Yolcular uçağın içinde, alanda bekliyor". Sami Kohen haberin girişinde olayları gelişimini aktardıktan sonra gözlemlerine yer veriyor: "Anarşistlerden biri uçak Sofya havaalanına indikten yarım saat sonra elinde tabancayla çıktı. Bulgarlarla görüştükten sonra Türkiye Elçisi Nihat Dinç ve diğer sefaret mensupları ile görüştürüldü. Kaba bir lehçe kullanan 25 yaşlarındaki zayıf, gür saçlı ve bıyıklı hava korsanı, ismini ve kimliğini açıklamak istemedi.
Uçak Sofya Havaalanı'na indiğinde, iki ülkenin de istihbaratı ve yetkilileri görüşmelere başlamıştı bile. Yolcular, uçuş ekibi ve dört devrimci uçakta 36 saat beklediler. Görüşmeler umulan sonucu vermeyince dört "hava korsanı" teslim oldu, uçak boşaltıldı. Şimşek yıllar sonra verdiği bir röportajda, "Sizi teslim olmaya iten neydi" sorusuna "Her şeyin bittiğini, ereğimize ulaşamadığımızı anlamıştık" diye yanıtlayacaktır.
5 Mayıs 1972 "Anarşistler teslim oldu. Yolcular döndü."
Milliyet gazetesi eylemin sonlandırıldığı haberini yine manşetten verdi. Haberde şöyle deniyordu: "Boğaziçi uçağını Sofya'ya kaçıran dört anarşist ileri sürdükleri şartların hepsi Türk hükûmeti tarafından reddedilince, 61 yolcuyu serbest bırakmışlardır. Dört anarşist Bulgaristan'a iltica etmişlerdir.
5 Mayıs 1972 "Komutana suikast"
Aynı gün Milliyet'in üst manşetinde "Jandarma Genel Komutanına dün suikast yapıldı" haberi vardı. Haberde Org. Kemalettin Eken'in evinden çıkarken "dört anarşist"in baskınına uğradığı ve ayağından yaralandığı bilgisi veriliyordu.
Boğaziçi uçağının kaçırılması eylemi idamları durdurmaya yetmeyince Türkiye Halk Kurtuluşu Ordusu (THKO) üyesi Hasan Ataol, Ergun Adaklı, Sefa Asım Yıldız ve Niyazi Yıldızhan'dan oluşan grup, 4 Mayıs günü jandarma genel komutanı orgeneral Kemalettin Eken'i kaçırma girişiminde bulundu.
Ancak işler ters gidince çatışma çıkmış Niyazi Yıldızhan olay yerinde hayatını kaybetmiş, Sefa Asım Yıldızhan ise yaralı olarak yakalanmıştı. Gazetede Yıldızhan'ın üzerinden "Küçük bir kangal ip, 20 lira, Rus ya da Çek yapımı üç tabanca ile bir el bombası ve 30-40 tane de mermi çıktığı" yazıyordu.
6 Mayıs 1972 "İnfaz memurları emir bekliyor"
Denizler 6 Mayıs'ta manşette değildi. Birinci sayfanın ortalarında "3 İdamla ilgili kanun dün yürürlüğe girdi" başlığı vardı. Haberde şunlar yazıyordu: "Anayasal rejimi değiştirmek amacıyla Türk Halk Kurtuluş Ordusu adında gizli bir örgüt kurarark anarşik eylemlere girişen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmeleriyle ilgi kanun dün Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ankara İnfaz Savcılığı 'Dosya Adalet Bakanlığından geldikten sonra' cezaları yerine getirilecektir," deniyordu. Bu haber devletin idamları ivedilikle yapılacağının göstergesi gibiydi.
7 Mayıs 1972 "Yaşasın Marksizm, Leninizm"
Milliyet o gün "Gezmiş, Aslan ve İnan idam edildi" manşetiyle çıktı. Haberde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan dün sabahın ilk saatlerinde Ankara Merkez Cezaevinde idam edilmişler ve saat 8'de Yenimahalle mezarlığına dini tören yapılmadan gömülmüşlerdir. İdam mahkûmları asılmadan önce, dini telkinde bulunmak için hücrelerine gelen imamla görüşmemişlerdir.
Sıkıyönetim Komutanlığı Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Şubesi açıklamada Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın "son söz" olarak "Yaşasın Marksizm, Leninizm. Kahrolsun emperyalizm, faşizm" dediklerini bildirmiştir. (HK/EÖ)