Görsel: MA
Diyarbakır’da “örgüt üyesi” oldukları ile iddiasıyla tutuklanan 16 gazeteciden biri olan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan’ın gazeteci eşi Gülsün Altan, görüşe gittikleri Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde çıplak arama işkencesi ile karşılaştıklarını açıkladı.
"Sevk edildiklerini ailelere geç haber verdiler"
MA’dan Mehmet Güleş’e konuşan Altan şunları söyledi:
“Havuz medyasına ne sunulursa onun haberini yaptıklarını biliyoruz. Bu nedenle havuz medya gözaltları yaftalayarak ve gazetecileri kriminalize ederek, yaptıkları röportajlar, programlar terörize edilerek bir algı oluşturmaya çalıştılar. Ancak bunun böyle olmadığını biliyoruz ve bu herkes tarafından da görüldü. Kısaca yapılanlar gazetecilik faaliyetleri suç olarak istinat edildi.
“İlk görüşü kapalı olarak yaptık. Zaten cezaevine girer girmez defalarca aramadan geçiyorsunuz. Kapalı görüşün yapıldığı yerin camı o kadar kirli idi ki, telefon konuşması sırasında karşıdaki insanın ne yüzünü net görebiliyor ne de mimiklerini görebiliyor. Görüşte göz teması ve o duygu alışverişi yapılamaması çok kötü bir şeydir.
“Sevkten bir sonra aynı cezaevinde kalan arkadaşlarının ailelerine haber verilmesi üzerine sevkleri yapıldığını öğrendik. Sevk edildiği yerde ailelere haber vermek istemişler ancak idare müsaade etmedi ancak ısrarlı uğraşı sonucu ailelerine haber verebildiler.
‘Çocukların ruh hali bozuldu’
“Cezaevinde bambaşka bir uygulama ile karşılaştık. Defalarca aramdan geçiyoruz. Bu yetmiyor, 7 defa X-RAY cihazından bizi geçirdiler ve her defasında cihaz ötüyordu.
"Sonrasında bizleri soyunma kabinine alıp orada iç çamaşırımıza kadar baktılar. Orada erkek gardiyan ve askerlere rağmen onların önünde iç çamaşırlarımız olmadan X-RAY cihazından geçirmeye çalıştılar.
"Adeta tacize varacak bir uygulama ile karşı karşıya kaldık. Ben ve tanık olduğum diğer aileler de bu durumdan çok rahatsız oldu. Çocukları da göz taramasından geçirdiler.
"Yaşananlar, çocuklarının ruh halini de bozuyor. Morallerini yüksek tutmaya çalışıyoruz. Biz de yaşadığımız bu uygulamalar nedeniyle görüş sırasında ruh halimiz tutuklu gazetecilere da yansıdı.
‘Daha çok sahiplenme gerekiyor’
"Tutuklu gazeteciler için gerek uluslararası kamuoyunda gerek gazetecilik örgütlerinden, gerekse Türkiye ve Kürdistan’daki meslektaşlarının yaptıkları eylemlerle tutuklu gazetecilere sahiplendiler. Ancak bu sahiplenme kitleleşip, yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum. Basın her zaman toplumun sesidir, kulağıdır, gözüdür ve vicdanıdır.
"Basının susturulduğu yerde herkesin korkması gerek bence. Basından ne gizlenecek ya da olağanüstü durumlarla karşılaşacağız da öncelikle basını susturuyorlar.
"Bunu 6 yıl önce gördük. Kürt basın yayın organları ya da muhalif basın yayın organları kapatıldı ve haksızlıklar, hukuksuzluklar diz boyuydu. Burada toplumun gazetecileri sahiplenmesi lazım çünkü gazeteciler bu toplumun sesidir, kulağıdır, vicdanıdır biz aileler olarak eşimizin, arkadaşlarımızın yanında olacağız ve beraber mücadeleyi büyütmeliyiz”
TIKLAYIN-Tutuklanan 16 Kürt gazeteci dünya basınında
TIKLAYIN-Tutuklanan gazeteci Altan'dan mektup: Hakikati yazdığımız için buradayız
TIKLAYIN-Diyarbakır'da tutuklanan gazeteciler kimdir?
TIKLAYIN-Gazetecilik sorgulandı: "Kürt sorunundan kastınız nedir?"
Ne olmuştu?
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 20'si gazeteci 22 kişi 8 Haziran'da gözaltına alındı.
Sekiz gün gözaltında tutulan 22 kişi 15 Haziran'da savcılığa çıkarıldı. Bir gün boyunca devam eden ifade işlemlerinin ardından Nöbetçi Sulh Mahkemesi'ne sevk edilen JİNNEWS Müdürü Safiye Alagaş, DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, MA Editörü Aziz Oruç, Xwebûn Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin 16 Haziran günü sabah saatlerinde tutuklandı.
Gazeteci Esmer Tunç, Mehmet Yalçın, Kadir Bayram, Feynaz Koçuk ve İhsan Ergülen ise adli kontrolle serbest bırakıldı.
(EMK)