2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), son 40 yılda su kaynaklarının yarısını kaybeden Türkiye’de su arzı ve su kirliliği tehlikelerine dikkat çekti.
Kişi başına düşen yılda bin 519 metreküplük su miktarı ile Türkiye "su sıkıntısı çeken" ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağını öngörüyor. Bu durumda, kişi başına düşen su miktarının bin 120 metreküp olması bekleniyor.
WWF, Türkiye'nin, artan nüfusu, gelişen ekonomisi ve büyüyen kentleriyle "su fakiri" ülke olma yolunda ilerlediğini belirtti.
Su krizi, küresel riskte 3. sırada
Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu için hazırlanan Küresel Risk Raporu 2014, olası bir su krizini, dünya ekonomisi için en çok endişe yaratan riskler arasında ilk üç içerisinde gösteriyor.
Su kaynaklarının etkileri genellikle yerel ölçekte yaşansa da, su güvenliği artık küresel bir mesele. Örneğin, 2010 yılında Rusya’da yaşanan kuraklık, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki tahıl fiyatlarını doğrudan etkiledi.
Türkiye’de 25 su havzası var ve her havza kendi içerisinde farklı dinamiklere ve öncelikli sorunlara sahip. Örneğin, Büyük Menderes ve Ergene havzalarında kirlilik sorunu daha ön plandayken, yarı kurak iklime sahip Konya Kapalı Havzası’nda tarımda aşırı su kullanımı veya havzalar arası su transferi gibi farklı sorunlar ön planda.
Arıtma yok, su verimli kullanılmıyor
WWF, artan kentsel nüfusla birlikte, içme suyu arzında sıkıntı yaşandığına dikkat çekerek büyükşehirlerde ortaya çıkan su sıkıntısının, havzalar arası su transferi ile giderilmeye çalışıldığını hatırlattı. Arıtma ve suyu verimli kullanma konularında da sorunlar yaşandığı belirtti.
* Türkiye’deki bin 396 belediyeden sadece 296’sının atık su arıtma tesisi var.
* En fazla su tarım sektöründe kullanılıyor (yüzde 73) ve bu sektörde suyu verimli kullanan modern sulama yöntemleri (damla veya yağmurlama) yaygın değil. Kentsel, endüstriyel ve tarımsal nedenlerle su kalitesinin düşmesi de bir başka risk.
Su altyapı projeleri sorunlu
* Su kirliliği, yalnız biyolojik çeşitliliği değil aynı zamanda geçimleri suya bağlı çok sayıda insanı da doğrudan etkiliyor.
* Sürdürülebilir olmayan su altyapı projeleri (enerji, sulama, içme suyu temini veya taşkın kontrol amaçlı yapılar) hidrolojik sistemleri doğrudan etkiliyor ve bazı durumlarda dere ve sulak alanların yok olmasıyla sonuçlanıyor. Bu tür müdahaleler ekonomik, ekolojik ve sosyal sorunlara yol açıyor.
Sadece yüzde 2,5'u tatlı su
WWF, tatlı su kaynaklarının gezegendeki u varlığının sadece yüzde 2,5’ini oluşturduğuna dikkat çekerek dünyadaki su miktarı aynı kalmakla birlikte, nüfus ve tüketim artışı ile kirliliğin, tatlı suları üstündeki baskıyı her geçen gün arttırdığını belirtti.
WWF tarafından yayımlanan Yaşayan Gezegen Endeksi’ne göre, 1970 yılından bu yana tatlı su kaynaklarına bağlı yaşayan canlı türlerinin yüzde 37’si yok oldu. Bu canlıların varlıklarını sürdürebilmeleri için yeterli miktarda temiz suyun bulunması gerekiyor.
WWF, su kaynakları içerisinde kritik öneme sahip sulak alanların iyi korunması gerektiğine dikkat ekerek "Yeterli miktarda ve nitelikli suyun varlığı, tatlı su ekosistemlerinin olduğu kadar, gıda güvencesi ve sürdürülebilir gelişmenin; dolayısıyla geleceğimizin de temel koşulu" dedi. (NV)