* Fotoğraf: İstanbul Tabip Odası
Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Nisan ayı sonlarına doğru Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca İstanbul’u ‘Türkiye’nin Wuhan’ı’ olarak tanımladığında toplam vakaların yüzde 60’ı İstanbul’daydı. İstanbul’daki olgu sayıları Ağustos ayında toplam sayının yüzde 10’una kadar düştü. Ancak sonbahar aylarında yeniden artmaya başladı. İstanbul pandeminin bir yılı boyunca birden çok kez salgının başkenti oldu.”
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu (İTO) COVID-19 İzleme Grubu’nun hazırladığı “Türkiye’nin Wuhan’ı İstanbul’da Pandeminin Bir Yılı” başlıklı raporunu bugün açıkladı.
“Sosyoekonomik düzey düştükçe ölümler artıyor”
Basın açıklamasında ilk sözü alan İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “normale dönüş” sürecinin yönetilemediğini ve vakaların artmasına sebep olduğunu belirtti.
Ardından söz alan İTO COVID-19 İzleme Kurulu üyesi Doç. Dr. Esin Tuncay, “kapanma ile ilgili önlemlerin acilen alınması ve aşılamanın hızlıca gerçekleşmesi gerektiğini” söyledi.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip de “İlk vaka da ilk ölüm de İstanbul’da görüldü. Pandemi de eşit değil. Bir semtin sosyoekonomik düzeyi ne kadar düşükse ölümler de o denli yüksek oluyor. Evinizde çalışma imkanınız varsa, maddi durumunuz iyiyse yaşıyorsunuz. Ekonominin çarkları dönsün diye işçi ve emekçilerin çalışmak zorunda olduğu bir yıl geçirdik. Sağlık çalışanları, emekçiler daha çok öldü bu süreçte.” dedi.
“Herkese ‘Evde kal’, işçiye ‘çarklar dönecek’”
İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen basın toplantısında İTO Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu’nun paylaştığı açıklamadan öne çıkanlar şöyle:
Yıllık ölü sayısı yaklaşık 20 bin arttı
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mezarlık kayıtları üzerinden günlük olarak açıkladığı ölüm sayılarına göre pandemi öncesi beş yılda yıllık ortalama 74 bin 30 ölüm meydana gelmişken 2020 yılında bu sayı 92 bin 583 ölüme çıktı.
İki doz aşı sadece 849 bin 121 kişiye
* İstanbul’daki toplam uygulanan aşı 22 Mart 2021 itibariyle toplamda 2 milyon 90 bin 40, ikinci doz 849 bin 121’dir. İstanbul’da da Türkiye’dekine benzer şekilde henüz nüfusun çok az kısmının aşılandığı görülüyor.
İstanbul Valiliğinin resmi internet sitesine göre, 2018 nüfus sayımına göre İstanbul’un nüfusu 15 milyon 67 bin 724.
Bedeli sağlık çalışanları ödedi
* İstanbul hastaneleri COVID-19 pandemisi sürecine büyük ölçüde hazırlıksız yakalandı. Bu hazırlıksızlığın bedelini en ağır ödeyenler ise salgınla mücadelede gerekli kişisel koruyucu ekipman bile sağlanmadan en ön saflara sürülen ve bu nedenle hastalanan, hayatını kaybeden hekimler, sağlık çalışanları oldu.
* Pandemi sürecinde yaşananlar yıllardır kamu kaynaklarıyla beslenip büyütülen özel hastanecilik sisteminin Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermekten ne kadar uzak olduğunu; sağlığın özelleştirme politikalarıyla piyasanın vahşi koşullarına terk edilmesinin toplum sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Sağlıkçı ölümünün yüzde 31’i İstanbul’da
* Bir yıl süresince tespit edilebilen COVID-19’a bağlı 390 sağlıkçı ölümünün yüzde 31’i İstanbul’da meydana geldi.
* İstanbul’da yirmi dokuzu uzman hekim, sekizi aile hekimi, altısı işyeri hekimi ve altısı emekli hekim olmak üzere toplam kırk dokuz hekim ve yirmi beş diğer sağlık çalışanı, toplam yetmiş dört sağlıkçı Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
İşçilere “evde kalma” dendi
* Salgın boyunca herkese “Evde kal!” çağrısı yapılırken işçilere “Çarklar Dönecek, Üretim Sürecek!” denildi. Bu nedenle başlangıçta her ne kadar “SARS CoV-2 zengin, fakir ayırmıyor, herkesi aynı şekilde etkiliyor” dense de COVİD-19 hızla bir işçi sınıfı hastalığına dönüştü. (AS)