İnsan Hakları Ağı’nın bu yıl ilk kez düzenlediği Türkiye İnsan Hakları Gündemi Konferansı’nın ikinci gününün son oturumunun konusu “Sınırlarda Yaşamak” oldu.
Moderatörlüğünü sınır sosyolojisi çalışan Prof. Dr. Neşe Özgen’in yaptığı oturumda, Roboski katliamında yakınlarını kaybeden Ferhat Encü, Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Fırat Bozçalı ve Bilgi Üniversitesi Kültürel Araştırmalar Yüksek Lisans Bölümü’nden Hakan Sandal konuştu.
“Türkiye'de sınır kavramı çelişkilerle dolu”
İlk olarak söz alan Prof. Dr. Özgen, sınır kavramı üzerinde durarak, sınırın kültürel ve politik bağlamda incelenmesi gerektiğinden bahsetti, “sınırı” yaratan koşulların incelenmesi gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'de sınır kavramının çelişkilerle dolu olduğunu söyledi.
Tanıklıklar bölümünde Roboski katliamının tanıklarından Ferhat Encü konuştu. Konuşmasına Kürtçe ve Türkçe izleyicileri selamlayarak başlayan Encü, Roboski'de 28 Aralık 2011 tarihinde, 34 insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan sınır katliamını anlattı.
“Kaçakçılık sadece Kürdistan’da mı yaşanıyor. İstanbul Boğazı’nda, Edirne sınırında insanlar diğer taraflara geçmedi mi? Ne zaman oraya F-16'lar gönderip bombalamışlar? Yoksa Kürdistan’da ayrı hukuk, Türkiye’nin batısında ayrı hukuk mu işliyor? Böyle bir çelişki var ortada. Bu da düşman hukukundan kaynaklanan bir şeydir."
“34 insanı katledenler nerede?”
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yaşananlar hakkında yaptığı “Ölmeselerdi, yargılanacaklardı” açıklamasını hatırlatan Encü şöyle devam etti:
“50 lira kazanabilmek için devlet tarafından katledilen insanlarla, yolsuzluk operasyonunda odalarına milyonları dolduranlar aynı hukukla mı yargılanacak? Birini katlediyorsun, diğerinin foyası ortaya çıkıyor, bu sefer foyasını ortaya çıkaranlardan hesap sormaya çalışıyorsun.”
“Şaşırıyorum, bu ülkede vicdanlı bir savcı hakim yok mu diye. Bir yürekli savcı da demiyor ki ‘Ne yapıyorsunuz, orada 34 insanı katledenler nerede’ diye. İki yıl oldu bir arpa boyu yol alınamadı. Öbür taraftan da biz bu mücadeleyi yürttüğümüz zaman bize şimşek hızıyla soruşturma açan hakim ve savcılarla karşılaşıyoruz."
Kaçakçılık ve terör suçu aynı torbada
Van Barosu İnsan Hakları Komisyonu'ndan Fırat Bozçalı, "Türkiye-İran Sınırında Yaşam Hakkı İhlalleri ve Mahkeme Teamülleri" başlıklı konuşmasında, Türkiye-İran sınırında yaşananları, vakalar üzerinden değerlendirdi. Yargılama süreçlerindeki hukuksuzluğa dikkat çekti.
"Hukiki metinlerde, Van-İran sınırında yaşanan kaçakçılık olaylarını 'bölgede terör faaliyelerinin yoğunluğu' sebebiyle kaçakçılık suçu olarak değil, terör suçu olarak da yer aldığını gördük. Yani insanlar silah taşımadığı halde terörist olarak yeniden belirleniyor" diye konuştu.
“Basın sessiz kaldı”
Bilgi Üniversitesi Kültürel Araştırmalar bölümünden Hakan Sandal, Roboski katliamına dair yazılı basında yer alan haberleri değerlendirdi. Katliam ile ilgili basının sessiz kaldığını söyleyen Sandal, “haberlerin bir kıyım metinlerine dönüştüğünün” altını çizdi. Haberlerdeki “kaçakçı” vurgusuna dikkat çekti:
"Ölümler bir kutsallık hiyerarşisinde değerlendiriliyor. Bazı insanlar ‘vatan savunurken şehit olurken’, bu sırada başka birileri etkisiz hale getirilebiliyor” dedi. (DBN/AS)