Türkiye, Paris merkezli Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayınladığı Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda 180 ülke içerisinde beş sıra ilerleyerek 154. Sıradan 149. sıraya çıktı.
Türkiye 2012'de 179 ülke arasında 148., 2013'te 179 ülke arasında 154. sırada, 2014'te 180 ülke arasında 154. sırada yer almıştı.
180 ülkenin çoğulculuk, medyanın bağımsızlığı, gazetecilerin güvenlik ve özgürlüğüne saygı açısından değerlendirmeye alındığı Sıralamada Türkiye, iyileşmesini 2014 yılında tutuklu 40 kadar medya temsilcisini tahliye etmesine borçluydu. Ancak RSF, “ihlal” kategorisi dışında dikkate aldığı “genel şartlar” itibariyle Türkiye’nin haberleşme özgürlüğünde gerilemeye devam ettiğine dikkat çekti.
RSF: Türkiye’de gerileme sürüyor
Uluslararası düzeyde medya özgürlüğünü savunan RSF, Türkiye’deki gerilemeye örnek olarak, İnternet sansürünün ağırlık kazanması, davalar, eleştiri getiren gazetecilerin işlerine son verilmesi, bazı konulara yayın yasağı getirilmesini gösterdi.
Örgüt, söz konusu ihlallerin de, geçen yolsuzluk skandal iddialarıyla sarsılan iktidarın, hukuk devletini istediği gibi kullanarak, bir numaralı düşmanı Fethullah Gülen Cemaati’nin etkisini kırmak için bu iddiaları boğma yoluna gittiği bir süreçte yaşandığını duyurdu.
Beş kıtada da bozulma
Dünya çapında genel bir bozulmaya işaret eden RSF, çatışmalar, devlet olmayan aktörlerin baskıları, toplumsal eylemler sırasında işlenen ihlaller ve finansal krizin beş kıtada basın özgürlüğünü gerileten faktörlerden olduğunu, sıralamanın da bu gerçeği işaret etiğini açıkladı.
Bazı AB üyeleri endişe kaynağı
Avrupa’da medya özgürlüğünün durumu (18.6), diğer kıtalara göre göreceli olarak iyileşme gösterdiyse de, bazı AB üyelerinde yaşanan sapma ve bu durumu düzeltmeye politik mekanizmaların yetersiz kalması endişe kaynağı.
Kıta olarak haberleşme özgürlüğü bakımından en geride kalan Kuzey Afrika-Ortadoğu’da (46.1) gazetecilik alanında yeni “kara delikler” ortaya çıktı. Devlet dışı grupların eline geçen bu geniş bölgelerde, bağımsız haberciliğin zerresine rastlayamıyorsunuz.
En iyiler: Finlandiya, Norveç ve Danimarka
Finlandiya, Norveç ve Danimarka, basın özgürlüğünde model ülkeler olarak sıralamanın başında yer alırken en sonlarda Türkmenistan, Kuzey Kore ve Eritre (180) görülüyor. Sıralamada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) üç sıra gerileyerek 49. Sırada, Rusya dört sıra gerileyerek 152. Sıraya, Çin bir sıra gerileyerek 176. Sırada yer aldı. İsrail, kendisine 101. Sırada yer buldu.
Türkiye’nin çevresi sıralamanın gerisinde
Avrupa’dan Almanya sıralamada 12, Belçika 15, İsviçre 20, Kıbrıs Rum Yönetimi 24, İspanya 33, Britanya 34, Kuzey Kıbrıs 76, Ermenistan 78, Yunanistan 91, Bulgaristan 106, İran 173, Azerbaycan da 162. Sırada yer aldı.
Rusya’da peşi sıra özgürlükleri hedef alan yasaların çıkarılması, haber sitelerine erişimin engellenmesi ve bağımsız medya organlarının baskı altında tutulması Rusya’nın gerilemesine gerekçe oluştururken Azerbaycan (-2), reklam denetimi ve tarafgir düzenlemeler bakımından zaten sorunlu bir ülkeyken bağımsız medyaya astronomik para cezaları kesti. Bu ülke, sıralamanın son 25 sırasında gösterilen ülkeler arasında en sert düşüşü kaydeden ülke oldu. Azerbaycan, Avrupa kıtasında gazeteciler ve blog sahipleri için dünyanın en büyük cezaevi haline geldi.
Avrupa Birliği ülkelerinden Fransa 38 (+1) konumunu az da olsa iyileştirirken İtalya, mafyanın gazetecilere yönelik tehditleri ve iftira suçlamasıyla açılan keyfi davalar nedeniyle 24 sıra birden gerileyerek kendisini 73. Sırada buldu. Politikacılarla medya arasında sertleşen ilişkiler de İzlanda’yı 13 sıra gerileterek 21. Sıraya itti.
ABD’de, New York Times gazetesinden James Risen’ten haber kaynaklarını açıklaması istendi. Obama Yönetimi, bu vakada geri adım attıysa da, Wikileaks dosyasında olduğu gibi, haberleşmeye karşı savaşını sürdürüyor.
RSF Sıralamasında en çok kan kaybeden bölge olarak yer alan Kuzey Afrika-Ortadoğu bölgesindeki Libya 17 sıra gerileyerek 154. Sırada yer aldı. Kaddafi iktidarının son bulmasından üç yıl sonra kaotik bir durum yaşanıyor. RSF, bu ülkede yedi gazeteci cinayetini ve medya temsilcilerine yönelik 37 kaçırma vakasını kayda geçirdi. Geçen yıl, 40’ı aşkın gazeteci, şiddetten kaçmak için ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Ülkeyi paylaşmış olan milis güçlerle ilgili haber vermek kahramanlık işi olarak görülüyor.
İyiye gidenlere örnekler
Sıralamada yukarılara tırmanan ülkeler arasında, Türkiye’nin yanı sıra, 34 sıra kazanan Moğolistan’da (54) 2014’te çok sayıda ihlal tespit edildi. Buna karşın, bilgiye erişime dair yasalarda sonuç alınmaya başlandı.
Polinezya’daki Tonga (44), 2010 yılında ilk demokratik seçimlerini yaşadıktan sonra bağımsız medyaya gerçek denetleyici rolünü tanıdı ve sıralamada 19 sıra birden yükseldi.
64. sıradaki Madagaskar’da, Ocak 2014’te yeni Cumhurbaşkanı Hery Rajaonarimampianina’nın seçilmesi ve Haberleşmeden Sorumlu Bakanın görevinden ayrılmasıyla başlatılan demokratik geçiş, o vakte kadar oldukça kutuplaşmış olan bir duruma son verilmesini sağladı. 17 sıra ilerlese de Madagaskar’da, özellikle politik aktörlerin ekonomik alandaki tekelci rolleri tabu olmayı sürdürüyor.
Üç yıl gelişme gösteren Gürcistan, 15 sıra birden tırmanarak sıralamada 69. sırada gösterildi. Ülke, sıralamada 2008 yılındaki savaştan önceki konumuna geri dönmüş oldu. Gürcistan, politik geçişle gelen reformların meyvelerini toplamaya başlasa da, medyadaki kutuplaşmanın zararlarını görmeye devam ediyor.
2010’daki iç savaş sonrası hakim olan siyasi ve sosyal krizden kurtulma mücadelesini sürdüren Fildişi Sahili, görsel işitsel medya özelleştirmesini 2015’e bıraktıysa da, 15 sıra ilerleyerek kendisine 86. Sırada yer buldu.
Sıralamada yedi sıra ilerleyen Tunus, 126. Sırada gösterildi. Ülkede 2014’te gözlenen politik istikrar haberleşme etkinliğine de yaradı. Ancak gazetecilere yönelik saldırıların sayısı halen çok yüksek olduğu gibi, haberleşme özgürlüğüne dair düzenlemelerin sonuç vermesi gecikiyor.
Bilgi, paha biçilmez savaş silahı
RSF, “Bilgi, Paha biçilmez savaş silahı” başlıklı analizinde Ortadoğu, Ukrayna, Suriye ve Irak gibi savaş bölgelerinde haberciliği inceliyor. 2014 yılı yaşanan çatışmalar belirledi. Çatışan taraflar aynı zamanda bir bilgi savaşına da giriştiler. Propaganda veya iletişimsizliğe kurban verilen medya, stratejik birer hedef haline geldi, saldırıya uğradı veya susturuldu.
Devletsiz despotluk
“Devletsiz Despotluk” başlıklı analizinde de RSF, devlet olmayan çeşitli grupların, hükmettikleri bölgelerde hiçbir yasa tanımadıkları gibi temel hakları çiğneme pahasına kendi çıkarlarının izini sürmeye devam ettiklerini bildiriyor. Boko Haram’dan İslam Devleti’ne, Latin Amerika uyuşturucu tüccarlarından İtalyan mafyasına kadar, motivasyonları farklılık gösterse de aynı tarzda çalışıyorlar. Bu gruplarla ilgili araştırma yapma cesaretini gösteren gazeteciler veya blog sahiplerini korku salarak veya cezalandırarak susturma yoluna başvuruyorlar.
Dini sansürün politik kullanımı
“Din eleştirisi: Dini Sansürün Politik Kullanımı” başlıklı incelemede RSF, kutsalı korumak adına bir politik sistemi cezalandırmanın, inançların kanun olarak geçtiği ülkelerde iktidarları eleştirilerden bağışık tutmak için son derece etkili bir yöntem olduğunu açıklıyor. Dünyadaki ülkelerin yarısında “din eleştirisi” haberleşme özgürlüğünü tehlike altına sokan bir unsur olarak görülüyor. Bazen de yargının Tanrı’ya saygıyı yeterince sağlamadığını düşünenler, gazetecileri ve blog sahiplerine neyi söyleyebilecekleri neyi söyleyemeyeceklerini hatırlatmaya kendilerini görevli sayabiliyorlar.
Toplumsal eylemleri izlemenin artan güçlüğü
“Toplumsal eylemleri izlemenin artan zorluğu” başlıklı paragrafta RSF, bilançosunda, bazı toplumsal eylemleri takip eden habercilerin, eylemciler veya güvenlik kuvvetlerince ortak düşman olarak algılandıklarını, 2014’ün muhabirler ve İnternet yurttaşlarına yönelik saldırıların yoğunluk kazandığı bir yıl olduğunu duyurdu. Türkiye’de, Gezi eylemlerinden bir yıl sonra polis şiddetinin hala ceza görmemiş olması, yeni saldırıları (cop, göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermi vs) cesaretlendiriyor.
Avrupa modelindeki aşınma
“Avrupa Modelinde aşınma” analizinde, Avrupa’nın 2015 Sıralamasında bir önceki sıralamaya göre en çok gerileme gösteren kıta olduğunu açıklayan RSF, siyasi mekanizmalarının bazı üye devletlerinin haberleşme özgürlüğü bakımdan zorlu durumuyla başa çıkmada bunalmış gözüktüğüne işaret etti. RSF, Sıralamanın Avrupa’nın “demokratik modeli”nin sınırında olduğunu gösterdiğini, Sıralamada 1. ve 106. Sıraları işgal eden AB ülkeleri arasındaki farkın giderek açıldığını duyurdu.
Sahte gerekçe: Ulusal güvenlik
Demokratik ülkelerin, kendi değerlerine göre en geniş davrandıkları kısıtlamalara daha ziyade ulusal güvenlik adına başvurduklarına işaret eden RSF, “Tehdit ister gerçek isterse sahte olsun, hükümetler bağımsız sesleri bastırmak için telaşlı bir şekilde yasalar çıkarıyorlar. Bu durum, otoriter rejimler kadar demokrasileri de etkiliyor.
Diktatörlükler sınır tanımıyor
Doğu Avrupa, Afrika, Asya veya Ortadoğu’nun dikta yönetimleri, çoğu kez canlı karikatür figürlerince yönetilirler. Nüfuslarını mutlak şekilde kontrol etmeselerdi, durumlarına gülünebilirdi. Yıllardır basını soluksuz bırakan baskılarını 2014 yılında daha da artırdılar. Bu yıl sıralamanın son 20 sırasında bulunan ülkelerden 15’i, 2014’e göre daha da geriye gittiler (EÖ).