Türkiye Barış Meclisi (TBM) Diyarbakır Barış Girişimi dün düzenlenen "Niçin Barış, Nasıl Bir Barış, Kimin İçin Barış?" çalıştayının sonuç bildirgesi yayımladı.
Bildirgede Abdullah Öcalan ile başlatılan görüşmelerin, Kürt sorununun çözümü için olumlu bir havanın doğmasına yol açtığı ve çözüm imkânı sunduğu ifade edilirken, bu görüşmelerin desteklenmesi, kurumsallaşması ve müzakerelerin her koşulda devamının sağlanması gerektiği vurgulandı.
"Barışa omuz veriyoruz"
Türkiye Barış Meclisi tarafından dün Diyarbakır Sümerpark salonunda düzenlenen ve gazeteci, akademisyen ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin de katıldığı "Niçin barış, nasıl bir barış, kimin için barış" konulu çalıştayın sonuç bildirgesi, bugün İnsan Hakları Derneği'nde yapılan basın açıklaması ile kamuoyuna açıklandı.
Barış Girişimi'nden Mehmet Emin Güler'in açıkladığı sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:
* Görüşmelerin sağlıklı bir zeminde yürümesi için en kısa sürede bir çatışmasızlık ortamı yaratılmalı; taraflar, karşılıklı adımlarla sürecin ilerlemesini kolaylaştırmalıdır. Bu bağlamda KCK davası çerçevesinde tutuklananlar ile PKK'nin elinde tuttuğu kişilerin serbest bırakılması, süreci olumlu etkileyecektir.
* Çözüm için bütün taraflar, toplumsal hassasiyetleri dikkate almalı ve süreci akamete uğratacak tavırlardan özenle kaçınmalıdır. Fırat'ın doğusu ve batısındaki barış algısının ortaklaştırılması için gayret sarf edilmelidir.
* Toplumsal kesimleri ötekileştiren ve toplumda onlara karşı öfke ve nefretin yükselmesine neden olan bir dili kullanmaktan imtina edilmeli, toplumsal uzlaşmaya hizmet edecek bir barış dili kullanılmasına özen gösterilmelidir.
* Tüm toplumsal aktörlerin sürece katılmalarını sağlayacak siyasi mekanizmalar açık tutulmalı ve iletişim kanalları çoğaltılmalıdır. Barış görüşmelerinde tarafların eşit koşullarda diyalog ve müzakereleri yürütebilmesi için Abdullah Öcalan'ın güvenlik, sağlık ve özgürlük koşullarının iyileştirilmesi gerekir.
* Kürt meselesinin çözümü için, benzer sorunları yaşayan ülkelerin deneyimlerinden faydalanılmalıdır. Ancak, "çözüm taklit edilemez" gerçeğinden hareketle Türkiye kendi özgün çözüm modelini bulmalıdır.
* Sürece sadece "silahsızlandırma hedefi" ile yaklaşılması sorunları çözmeyecektir. Kürt meselesinin altında yatan sorun alanlarına yönelik anayasal düzenlemeler başta olmak üzere hukuki, siyasi ve kültürel reform programları yürütülmelidir.
* Süreç içerisinde provakatif eylemler olabilir. Taraflar, bu tür provokatif eylemleri açığa çıkaracak kararlı bir irade göstermeli ve her koşulda sürecin devam etmesini sağlamalıdır.
* Kendi içinde toplumsal barışı sağlayamayan, Kürt meselesini çözemeyen bir Türkiye'nin, Suriye'ye, Ortadoğu'ya demokrasi ve barışı ihraç etme şansı yoktur. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Suriye'deki Kürt oluşumuna düşmanca bir tutum sergilemekten vazgeçmeli, dostane ilişkiler geliştirmelidir.
* Çalıştayda tüm katılımcıların buluştuğu ortak nokta, Kürt meselesinin çatışma, güvenlikçi bakış açısı ve savaş politikaları ile değil, siyaset alanında diyalog, müzakere ve uzlaşma ile çözülebileceği yönündedir. Sorunun demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl temelde çözülmesi için her kesimin çaba sarf etmesi gerekir.
* Çalıştayımız; Türkiye Barış Meclisinin farklı görüşlerden akademi, medya, edebiyat ve sanat dünyasından katılımcılar ve STK'larla "Barışa Omuz Veriyoruz" adıyla başlattığı imza kampanyasına tüm çevrelerden aktif katılım sağlanması çağrısında bulunur. (EKN)