Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi Enfeksiyonları Çalışma Grubu , son dönemde artan solunum yolu enfeksiyonlarına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, kış aylarında görülme sıklığı artan üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak, virüslerin yayılımını azaltabilmek için kalabalık ve kapalı mekanlarda maske kullanılması, el hijyeni, fiziksel mesafeye dikkat edilmesi gerektiği belirtildi.
TTB’den açıklama: Yaşadığımız bahar nezlesi değil, ölümcül İnfluenza ve COVID salgını
"COVID-19 halen çok yaygın"
Türkiye’de test verilerinin sınırlı olduğu hatırlatılan açıklamada, şu an en sık neden SARS-CoV-2 (COVID-19), influenza (grip) ve RSV’nin (Respiratory Syncytial Virus) görüldüğü ifade edilen açıklamada şöyle denildi:
“Erişkinlerde RSV tedavisi için halen ülkemizde ruhsatlı bir ilaç bulunmuyor. COVID-19’a neden olan SARS-Cov-2 virüsü zaman içinde sürekli değişim gösteriyor. Bazen bu değişiklikler yeni varyantların daha hızlı veya etkili bir şekilde yayılmasına neden oluyor.
Böyle bir durumda yeni varyant, dolaşımdaki diğer varyantlara göre daha yaygın hale gelebilir. Genel olarak, COVID-19 semptomları varyantlar arasında benzer olma eğilimindedir. Semptomlar ve ne kadar şiddetli olduğu, genellikle enfeksiyona neden olan varyantın ötesinde kişinin bağışıklığına ve genel sağlık durumuna bağlıdır. COVID-19 halen çok yaygın olarak hastalık yapmasına rağmen tanı ve tedavisinde önemli sıkıntılar yaşanıyor."
TTB: COVID-19 salgını yeni varyantlarla sürüyor
Dernek tespit ve önerilerini ise şöyle sıraladı:
*Sağlık Bakanlığı tarafından dağıtılan ve halen kullanımda olan kitlerde kalite sorunları bulunuyor, yalancı negatiflikler saptanıyor (kişi COVID-19 olmasına rağmen test negatif gelebiliyor). Bu nedenle hastaneler kendi testlerini satın alarak kullanmaya çalışıyor ancak Sosyal Güvenlik Kurulu test için sağlık kurumuna maliyetin çok altında bir ödeme yapıyor her testte kurum zarara uğruyor. Bu yüzden, testler istenen yaygınlıkta kullanılamıyor.
*Testi yapan sağlık kurumlarında, hekimin istek yapabilmesi için Sağlık Müdürlüğü’nden yetki alması, e-imzasını kullanarak, farklı bir sisteme (HSYS) istem girmesi ve hasta sonucunu buradan izlemesi gerekiyor. Sağlık Müdürlükleri başvuran hekimlerin küçük bir bölümüne yetki veriyor. Hekimlerin hastayla ilişkili bilgileri hem hastane sistemine hem HSYS’ne girmesi ciddi iş yükü artışına ve zaman harcanmasına yol açıyor. Sonuçta, hekimlerde ya yetkileri olmaması ya da iş yüklerinin artması nedeniyle, COVID-19 testi istemiyor. Küresel acil durum sona erdiğine göre, COVID-19 testlerinin de diğer enfeksiyonlar gibi işlem görmesi yeterli olacaktır.
*Hastalara COVID-19 tanısı konulabildiğinde, hastaneye yatmadan tedavi edilecek hastalar için ilaç bulunmasında güçlükler yaşanıyor. Pandemi döneminde ülkemizde üretilen, ağır hastalık gelişmesi ve ölüm riskini azalttığı kanıtlanmış olan molnupiravir adlı ilaç, ağır hastalığı olması nedeniyle hastaneye yatırılan hastalara Sağlık Bakanlığı’nca sağlanıyor. Oysa yaş ya da kronik hastalık nedeniyle risk grubunda olup enfeksiyona yakalanan ve hastalığın günler içinde ağırlaşmasından çekinilen büyük bir grup var. İlaç, hastalığın belirtilerinin başlamasını izleyen ilk beş gün içinde kullanılırsa, yararlı etkisini gösteriyor. Bu ilaç en az bir yerli firma tarafından üretilebiliyor. Küresel acil durum sona erdiğine göre, bu ilaçların eczanelerden alınabilmesine imkan sağlanmalıdır.
DSÖ: Vakalar 50 ülkede yüzde 42 arttı
Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus ise geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, yeni yıl kutlamaları nedeniyle JN.1 varyantın küresel çapta yayıldığını ve COVID 19’un vakalarının ise artışa geçtiğini söyledi.
Tedros, aralık ayında yaklaşık 10 bin ölümün rapor edildiğini ve vakaların yaklaşık 50 ülkede yüzde 42 arttığını belirtti.
(RT)