Türk Ceza Hukuku Derneği açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için bir çağrı yaptı.
“Hukukun tanıdığı asgari güvencelere aykırı bu tutuma her türlü demokratik yolla direnilmesinin bir hak olduğu görüşümüzü kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
“Haksız ve hukuksuz bu tutuma karşı, sadece iş ve haysiyetlerine sahip çıkmak amacıyla demokratik tepkisi gösteren açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın gün gün ölüme gitmelerine seyirci kalınmamalıdır.”
Açıklamada ayrıca Olağanüstü Hal ilanı sonrası yaşanan hak ihlalleri ve hukuksuzlukların yaşandığı belirtildi:
“Anayasaya ve Ulusalüstü Sözleşmelere göre; olağanüstü hal rejiminde dahi, 'kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne' dokunulamayacağı, kimsenin 'din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya' zorlanamayacağı ve 'bunlardan dolayı' suçlanamayacağı, 'suç ve cezalar'ın geçmişe yürütülemeyeceği, 'suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse'nin suçlu sayılamayacağı açıkça hükme bağlanmıştır.”
OHAL'de yaşanan hukuksuzluklar
Olağanüstü halin ilanına neden olan darbe girişimi bastırılmış olmasına karşın yapılan yanlış uygulamalar şöyle sıralandı:
* Olağanüstü hal rejimi, muhalif sesleri susturmak için bir araç olarak kullanılıp her defasında uzatılarak olağanlaştırıldı.
* OHAL’in ilan edilen gerekçesine aykırı olarak birçok ilgisiz alanda ve anayasaya aykırı olmasına karşın temel yasalarda dahi kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemeler ve değişiklikler yapıldı.
* Halkın haber alma hakkının vazgeçilmez unsuru olan gazeteciler hakkında açılan temelsiz soruşturma ve gerekçesiz tutuklamalarla temel hak ve özgürlüklerin her geçen gün daha da daraltıldı.
* Terör örgütü ile mücadele adı altında on binlerce kamu görevlisinin, bir bölümü hakkında hiçbir soruşturma açılmadan, büyük bir bölümü hakkında ise açılan soruşturmalar sonuçlandırılmadan, görevlerine son verildi.
* Görevlerine son verilenlerin arasında darbe girişimi ile hiçbir ilişkisi olmadığı halde sırf dünya görüşleri nedeniyle cezalandırılan akademisyen ve aydınlar da bulunuyor.
* Mesleklerinden edilenler, başka kamu görevinde çalışamadıkları gibi sırf fişlenmiş olmaları sebebiyle özel sektörde de iş bulamıyor.
* Pasaportları iptal edilen akademisyenler bilimsel çalışmalarına yurt dışında dahi devam edemiyor ve sadece bu genç beyinler değil, onlarla birlikte ülkenin çok değerli birikimi de heba edilerek tüm ülke cezalandırılmış oluyor.
* Çalışma, seyahat ve düşüncelerini açıklama hakkı ellerinden alınarak aileleri ile birlikte açlığa terkedilen, her türlü asgari haktan mahrum edilen bu insanlar adeta yaşayan bir ölüye dönüştürülmek isteniyor.
"Sorumlular meşru sınırlara dönmeli"
Basın açıklamasında Gülmen ve Özakça özelinde hakları ihlal edilen tüm insanlar için “Sorumluların hiç vakit kaybetmeden anayasa ve yasalara uygun meşru sınırlara dönerek mağduriyetleri gidermeleri, hukuki ve insani bir zorunluluktur” denildi.