Fotoğraf: AA
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu, 17 Mayıs’ta (dün) biten “tam kapanma”nın ardından başlayan “kademeli normalleşme” hakkında açıklama yaptı. TTB, bulaşı kırmak için yapılması gerekenlerin yapılmadığını, son genelgeyle sadece üç hafta önceki uygulamaların geri getirildiğini ve daha önceki benzer hatalarda ısrar edildiğini ifade etti.
Açıklamada “İktidar tıpkı sayıların şeffaf verilmesi, klorokin etken maddeli ilacın algoritmadan çıkarılması konularında olduğu gibi bulaş zincirini kırmak için yapılması gerekenlere dair uyarılara da sessiz kaldı. Ne yazık ki bu uyarıları dikkate almama hali topluma hastalık, yoksulluk, ölüm getiriyor" denildi.
"Yanlışta ısrar ediliyor"
Açıklama özetle şöyle:
“Bu süreçte bilimsel dayanaktan yoksun bir şekilde hedeflenen beş bin sayısına ulaşılamamış; yanlış politikalar, her gün 200’ün üzerinde yurttaşımızı kaybetmemize neden olmuştur. Kötü gidişe yanıt olarak daha etkili adımlar atılması, hatalardan dönülmesi gerekirken benzer yanlışlarda ısrar edilmektedir.
Parkları kapatıp AVM'leri açmak
“Virüsün bulaşma saati ve günü olmamasına rağmen hafta sonu ve geceleri kısıtlama uygulayarak; parkları, sahilleri kapatıp AVM’leri açarak iktidarın ne hedeflediğini anlamak kolay değildir.
“Salgının başından beri yaşa dayalı ayrımcılığa maruz bırakılan, şimdi de aşı olmadığı için cezalandırılan 65 yaş üstü yurttaşlar genelgeyle eve kapatılmış, aşı sıralamasına dahi konulmayan asıl riskli grup olan emekçiler her gün kalabalık ulaşım araçlarıyla gittikleri kapalı, havasız, kalabalık mekânlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Aşıda fırsat kaçırıldı
“Çıkarılan genelgelerin toplum sağlığını öncelemediği koşullarda aşı en büyük umudumuzdur ancak aşılama programı mevcut haliyle toplumsal bağışıklık sağlamaktan çok uzaktır. Bakanın Aralık 2020’de “Bu ülkeye 100 milyon doz girmeli, üç ay içinde bunu başaracağız” sözlerinin ardından Mayıs 2021’de 30 milyon doz aşılamaya dahi hâlâ ulaşılamadı. Bu üç haftalık sürede toplumsal hareketliliğin kısmen de olsa sınırlandığı koşullarda toplumun aşılanmasıyla büyük bir kazanım elde edilebilecekken bu fırsat da kaçırıldı.
TIKLAYIN-"Kapanma tek başına yetersiz, aşılama hızlanmalı"
Dayanışmayı ortadan kaldırdılar
“Aşısız bir halde risk altında çalıştırılan, çalışmak zorunda bırakılanların yanı sıra bir de açlık ile karşı karşıya kalanlar, bu sürede hiçbir geliri olmayanlar bulunmaktadır. Kapatılma döneminde ardı ardına gelen intihar haberleri derin bir yoksullukla karşılaşan insanlarda tükenmişliğin en acı göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İktidarın sosyal etkileşimi ortadan kaldıran, insanları yalnızlaştıran yasakçı tutumu, toplumsal hareketliliği sınırlamayı sadece eve kapatma olarak görmektedir. İlk kapatılacak yer olarak okulları görüp akran iletişiminin gelişime katkısını görmezden gelen bu tutum, parkları ve sahilleri yasaklamıştır. İktidarın bulaşma riski en az ortamlara müdahalesi ise dayanışmayı ortadan kaldırarak insanları daha da fazla tüketmektedir.
Okullar açılmalı
"Bilimsel bilgi ışığında COVID-19 hastalığından koruyacak önlemlerin alınması uyarısını yaparken, ruhsal ve fiziksel iyilik hali için yapılması gerekenleri de ekonomik destek gerekliliğini de söyledik. Kriz anlarında hükümetin üstüne düşen görevleri toplum sağlığı için sık sık hatırlattık. Kısıtlamaların kaldırılmasında önceliğin okullara verilmesi gerektiğini, ilkokullar, okul öncesi eğitim kurumları, köy ve belde okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının acilen açılması gerektiğini söyledik. Geldiğimiz noktada sınırlı bir destek paketi sunulmuş olsa da her yönüyle toplum merkezli önlemlerin alınmayacağını görüyoruz.
TIKLAYIN- TTB: Eğitimdeki kayıpların telafisi yok, okulları açın
6 maddede çözüm önerileriTTB, pandemi ile mücadelede etkili çözümü de altı maddede topladı. 1. COVID-19'a karşı hedeflenen bağışıklamanın bir an önce gerçekleştirilmesi: COVID-19 pandemisinde gelinen noktada salgının durdurulabilmesi ancak etkin bir aşılama hizmetiyle sağlanabilir. Etkenin bulaştırıcılık özelliği dikkate alındığı zaman, toplumsal bağışıklığa ulaşılabilmek için toplumun en az yüzde 66'sının bağışık hale getirilmesi gerekmektedir. Bunun için hızla en az 55-60 milyon vatandaşımızın iki doz COVID aşısı yapılmalıdır. Yaz sonuna kadar bu hedefe ulaşılabilirse, önümüzdeki güz ve kış döneminde normal yaşama dönebiliriz. Bunun için Sağlık Bakanlığı'nı ivedi yeterli miktarda aşı temin etmeye ve günlük 1,5-2 milyon doz yapmaya davet ediyoruz. Biliyoruz, aşı uygulama altyapımızla bu yapılabilir. 2. COVID-19 hastaları tespit edilmeli ve etkili bir filyasyon uygulanmalı: Her vaka duyarlı insanlar için enfeksiyon kaynağıdır. Bu nedenle her vakanın temaslıları ve olası vakaları tespit edilip, karantinaya alınmalıdır. Toplumda yeni vakaların bulunması için bulaş riski açısından riskli grupların izlenmesi ve taranması önerilir. Daha fazla semptomatik ve asemptomatik vakaların tespiti için test stratejisi yeniden planlanmalıdır. 3. Kapalı alanlarının havalandırılması, insanların toplanmasının önlenmesi: Baştan beri COVID-19 için kapalı ve kalabalık alanlar en riskli bulaş yerleridir. Hem çalışma hem de sosyal ortamlardaki kapalı alanların iyice havalandırılması, insanların kapalı alanlarda toplanmasının önlenmesi ve bu alanlarda kalış süresinin kısaltılması bu hastalığın bulaşını düşürmede en etkili yöntemlerden biridir. 4. Açık alanlarda kurallara uyarak bulunmak bulaş riskini düşürür: Park, bahçe, sahil, ormanlık gibi açık alanlar, COVID-19 bulaşı açısından riski en düşük yerlerdir. Diğer insanlarla en az 1,5 metre mesafe korunarak ve maske takarak açık alanlarda bulaş riskini çok düşürebiliriz. Açık alanların doğru kullanılması, toplumda COVID nedeniyle oluşan olumsuz psikolojik durumu giderecektir. 5. COVID-19 bulaş riskini düşürmeye yönelik sağlık eğitimi: COVID-19 enfeksiyonun bulaşma yolu, bulaş açısından risk faktörleri yeterince binmektedir. Sosyal, eğitim ve çalışma ortamlarında bulaşın düşürülebilmesi için yazılı görsel ve sanal ortamda topluma yönelik sağlık eğitimi yapılmalıdır. Burada bilgi kirliliğinin önlenmesi için, bu iş tek elden Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili meslek örgütlerinden destek alınarak yapılması önerilir. 6. Pandemi hakkında şeffaf bilgilendirme: Bilgi olmadan pandemi yönetilemez. Pandemiye yönelik olarak ne kadar fazla bilimsel ve hizmete dair bilgi üretilir ve paylaşılırsa toplumda yönetim ve yapılan hizmetlere güven sağlanır. |
(NÖ)