Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Türkiye’de gazetecilerin sorunlarına ve yaşadığı zorluklara dikkat çekmek amacıyla “Basın belada” kampanyası başlattı.
"Basın belada" afişleri, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere yurt genelinde bilboardlarda ve sendika binalarında asıldı.
Gazetecilerden #basınbelada etiketini kullanarak yaşadıkları zorlukları paylaşması isteyen TGS, internet siteleri üzerinden de bir açıklama yaparak "Basın beladaysa, demokrasi askıda. Basın beladaysa, herkesin başı belada" dedi.
TGS "Türkiye’de medya özgür değil. Gazeteciler sansürleniyor, kovuluyor, hapse atılıyor. Böylece toplum haber alma hakkını, ülkemiz demokrasisini kaybediyor” açıklaması yaparak son bir yıldaki istatistikleri paylaştı:
Sadece son bir yılda:
- Gazeteciler toplam 226 yıl 8 ay 25 gün hapis cezasına mahkûm edildi.
- 128 davada 274 gazeteci yargılandı.
- 101 gazeteci hakkında soruşturma açıldı.
- 44 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı.
- 23 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi.
- 57 gazeteci toplamda 144 gün gözaltında kaldı.
- 6 gazeteci gözaltında darp edildi.
- 62 haber sitesine ve 1411 haber içeriğine erişimin engellenmesine karar verildi.
- RTÜK marifetiyle toplam 7.488.851,00 TL idari para cezası ve 41 defa yayın durdurma cezası verildi.
- 322 basın kartı iptal edildi.
- Basın İlân Kurumu gazetelere toplam 212 gün ilân kesme cezası verdi.
- Medyada işsizlik %35 seviyesine çıktı.
- Beş ayrı medya kuruluşunda 1400 çalışanın toplu sözleşme hakkı işveren itirazıyla engellendi.
- Ve 43 gazeteci hâlâ cezaevinde tutuluyor.
RSF'den de 3 Mayıs mesajı
Öte yandan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada gittikçe daralan basın ve ifade özgürlüğü meselesine dikkat çekti.
Önderoğlu "Türkiye'nin medya özgürlüğü karnesi, özellikle gazetecilere yönelik taciz davaları, basın kartı ayımcılığı, keyfi RTÜK ve Basın İlan Kurumu cezaları yoluyla ağır darbe aldı. Öyle ki iktidar çevreleri, 'yerli ve milli' olmayan gazeteciye saldırıya uğradığı durumlarda bile ortalığı yatıştırmayı çok görüyor. Son beş yılda gazetecilik haklarında vahim ihlaller yaşandı. Ancak son dönemde Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay'ın basın kartları, OHAL'de medya kapatmaları ve gazetecilere şiddete dair başvurularda verdiği kararların, birçoğuna gecikmiş kararlar olarak baksak da, gazetecilik kuruluşlarının mücadelesine anlam kattığını düşünüyorum. Türkiye'de hukuk devletini, temel demokratik hakları yeniden kazanmak için herkes elinden geleni yapmalıdır" dedi.
(HA)