"Sen seks yapmıyor musun? Dırdır etmeyeceksin o zaman"
Sizin de bir jinekolog hikayeniz var mı?
Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Araştırma Görevlisi Burcu Ertuna ve Ezgi Emre, kadınların jinekoloji muayeneleri sırasında yaşadıkları psikolojik şiddeti ve kötü muameleyi jinekolojiksiddet.wordpress.com sitesinde topluyor.
Hikayelerde isim kullanılmıyor; amaç bu hikayeleri görünür kılarak çözüm önerileri bulmak.
Ezgi Emre, bianet'in sorularını yanıtladı.
"Çevremde bir sürü hikaye dinledim"
Çok mu jinekolog hikayesi dinlemiştiniz, bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Kendi çevremde, genç kadınlar arasında bilhassa jinekoloğa gitmekten çekinmekle başlayıp şehir efsanesi şeklinde "Geçen birisi şu jinekoloğa gitmiş, ona şöyle şöyle davranmış" gibi bir ton hikaye duydum. Sonra Burcu Hoca'yla beraber kadınların kendi tanıklıklarına, deneyimlerine yaşadıklarına dayanan bir çalışma başlatmayı düşündük. Zaten kadın hikayelerini oldukça önemsiyoruz; kendi duygu ve düşünceleriyle kendileri ifade ettikleri zaman bir çok sorunu çok daha iyi anlayabiliyoruz.
Kadınlar ilk kez mi bu hikayeleri anlatıyor?
Bu daha önce hiç yapılmamış bir şey. Konu hakkında yapılmış akademik bir araştırma da bulamadık. Zaten hasta hakları konusu Türkiye'de çok yeni tartışılmaya başlandı. İstatistiklere ulaşmak da çok zor. Yılda kaç kadın jinekoloğa görünüyor, kaçı düzenli görünüyor, kac yaşında jinekoloğa gitmeye başlıyorlar, evli ya da bekar kadınların jinekoloğa gitme oranında farklılıklar gözlemleniyor mu? Bunu hala arıyoruz.
"Doktorlar muhafazakarlıklarını bırakamıyor"
Kaç kişi hikaye gönderdi; neler anlattılar?
Yaklaşık 50 kişi, çünkü kadınlar isimleri görünecek diye çok çekiniyor. Oysa biz isimlerle ilgilenmiyoruz.
Biz çağrı metninde, yargılandığınızı, aşağılandığınızı kısaca sizi kötü hissettiren, belki şiddet olduğunu düşündüğünüz şeyleri yazın dedik. Cinsel olarak aktif misin? ile eşanlamlı olduğu düşünülerek sıkça sorulan "evli misin?" sorusunu öne çıkararak bekar kadınları yaşadıkları sıkıntıları anlatmaları yönünde yönlendirdik . Ama gelen tanıklıklar sadece bekar kadınlarla sınırlı kalmadı, çok çeşitli hikayeler geldi.
Genel olarak doktorların muhafazakarlıkları var ve kendi değer yargılarını ya da hayat görüşlerini muayenehane kapısı önünde bırakamıyorlar. Öte yandan kadınların kendi muhafazakar refleksleri de var. "Cinsel aktif misin?" sorusuna "estağfurullah, ya da ne münasebet" diyecek birçok kadin da vardır.
"Bu durum aşırı seks yapanlarda olur"
Birkaç örnek verelim.
Bir hikayede rahim ağzında bir takım hücre değişimleri olan bir kadın annesiyle birlikte gidiyor doktora. Sonra bir şey sormayı unuttuğu için tekrar doktorun odasına giriyor. O sırada annesi de doktorun yanına giriyor. Doktor yanındakinin kim olduğunu soruyor. Annesi olduğunu öğrendikten sonra "Bu durum daha çok evli ya da aşırı seks yapan kadınlarda olur" diyor, evli olanı normal kabul ediyor, bekar olunca aşırı yani. Hastanın annesine hastanın bilgisi dahil olmadan nasıl bilgi verilir? Çok seks yapan kadın ne demek?
Lezbiyen bir kadın, ilk bir doktora gidiyor, daha sonra ikinciye oraya gittiğinde o katta bulunan hemşirelerin ve doktorların kendisine kıkırdayarak "egzotik bir nesneymiş" gibi baktıklarını söyledi. Doktorların hasta bilgilerini başkalarıyla paylaşmasıyla ilgili bir sürü örnek var.
İnterseks bir hastaya ailesi ve doktorun işbirliği ile kendisine haber verilmeden "Senin yumurtalığında kist varmış onu alacağım" derken klitoris küçültme ameliyatı yapılıyor.
İstanbul'da bir devlet hastanesinde, kadınların vajinal muayene yapılmadan önce bir odada belden aşağıları çıplak ve beyaz bir çarşafa sarılmış vaziyette hepsinin bekletildiği anlatıldı.
Bir kadının vajinasına prezervatif sıkışıyor ve doktor, "Sen seks yapmıyor musun? Dırdır etmeyeceksin o zaman" diyor. Hepsinin ortak noktası hastayı suçlu hissettirme, yargılama.
"Meseleye çok boyutlu bakmak gerek"
Doktorlarla görüştünüz mü?
Evet. Onlar da bazı kadınların mesela giriş sorusunda "cinsel aktif misiniz" diye sorduğu zaman "Ne münasebet, öyle şey mi olur, ne demek istiyorsunuz" gibi ters algıladıklarını söylediler. Burada asıl soru şu olmalı, "Doktor mu kendini hastaya uyarlar, hasta mı kendini doktora?" O yüzden bunun standardize edilmesi lazım. Öte yandan ataerkil toplumsal yapılanmanın da etkisini yadsımamak gerek, hastalar da aynı ataerkil bakış açısına sahip olabiliyorlar.
Ama bu problemler doktorların kişisel nezdinde bir şey değil, farklı bileşenleri olan yapısal bir şey. Bu içinde muhafazakarlık, hasta hakları, tıp etiği, sağlık sistemi olan yapısal ve büyük bir problem. Meseleye çok boyutlu bakmak gerekiyor. Konuştuğum bir tıp öğrencisi, "Etik dersine girmeyiveririz bugün, nasıl olsa geçeriz" demişti. Tıbbın içinde etik ne kadar önemli, kadın doğum dersinde nelerden bahsediyorlar, bunlar önemli.
"Bir daha doktora gitmedim"
Kadınlar jinekoloğa gitmekten çekinmeye başlıyor mu?
Tabii ki. Bize gelen maillerin çoğunda "Böyle bir şey yaşadım. Tekrar nasıl doktora giderim bilmiyorum. Bir daha doktora gitmedim. Gitmeyeceğim. Nereye gideceğim" gibi şeyler yazılı. Bunun sıkıntısı şu, hissettikleri rahatsızlıktan sonra gerçekten ciddi problemleri olsa bile doktora gitmekten çekiniyorlar. Bilhassa evli olmayan genç kadınlar için bunu söyleyebilirim. Bu çok önemli bir şey, mesela rahim ağzı kanseri dediğimiz şey en sık rastlanan ikinci kanser. Düzenli olarak kontrole gitmek lazım.
Peki bu hikayeler ne olacak?
İlk amacımız bu sorunları hikayelerle görünür kılmak ve bu hikayeleri paylaşan kadınların birbirinden cesaret almalarına, dayanışma içine girmelerine vesile olmak. Saha çalışması yapmayı da düşünüyoruz. Akademik olarak da, sağlıkta yaşanan reform sürecine toplumsal cinsiyet perspektifinden bakmayı amaçlıyoruz.
Doktorlara toplumsal cinsiyet ile ilgili hizmet içi eğitimi mi verilmeli, bu konuda neler yapılabilir, bunlar üzerinde fikirler üretiyoruz bunu zorunlu olarak sağlık bakanlığı mı yapmalı gibi bir sürü fikrimiz var. Bu çok ucu açık bir şey, adım attık ve kendi içerisinde devamlı geliştirdiğimiz, dönüştürdüğümüz bir şey olacak. (NV)