Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi, tek başına gizli tanık ifadesiyle tutuklama kararı verilebilmesinin önünü açan bir karara imza attı.
Yargıçları arasında AYM üyeliğine getirilmesi büyük tartışmalara yol açan İrfan Fidan'ın da olduğu beş üyeli AYM Birinci Bölüm'ü, Diyarbakır Eğil Belediye Meclis Üyesi Rıza Barut'un gizli tanık ifadesiyle 2020'de "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla tutuklanarak bir ay cezaevinde tutulmasıyla ilgili başvuruda hak ihlali kararı verdi.
Ancak, mahkeme, gerekçeli kararında Barut'la ilgili gizli tanık ifadesinin "soyut beyanlar" içerdiği; yer, zaman, kişi ve eylem bilgileri ihtiva etmediği ve bu anlamda yargı makamlarına denetim imkanı vermediğini belirtti. Bu nedenle mahkeme Barut'un tutuklanmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti.
AYM: "Somut olgular içerdiği takdirde..."
Ancak Yüksek Mahkeme, gerekçeli kararının ayrıntılarında, gene de tek başına gizli tanık ifadesiyle kişilerin tutuklanabileceğini belirtti. Kararda; daha önce Rahip Brunson davasında olduğu gibi bazı AYM kararlarında diğer tanık anlatımları ve telefon görüşmeleriyle desteklenen gizli tanık anlatımlarını kuvvetli belirti olarak kabul edildiği anımsatıldı.
Kararda, "şüpheli ya da sanığa gizli tanık beyanını yeterince denetleme imkanı sunulduğu durumlarda gizli tanık beyanının tutuklama bakımından kuvvetli belirti olarak kabul edilebileceği" belirtildi. Mahkeme, bunun için gizli tanığın anlatımlarının "yer, zaman, kişi ve eylem bilgileri" içermesi şartıyla yargı makamlarına denetim imkanı veren somut olgular içeren gizli tanık beyanının tutuklama bakımından kuvveli belirti saydı. Böylece AYM, başka delillerle desteklenmeyen gizli tanık ifadelerinin "somut olgular" içermesi halinde "tek başına kuvvetli belirti olabileceğini" kaydetti.
"Gizli tanıkla hüküm bile kurulur"
Mahkeme, ayrıca başka bir kararına atıf yaparak, duruşmada sanık tarafından denetlenebilen gizli tanıkların beyanının da mahkumiyete esas alınabileceği değerlendirmesinde bulundu.
"Kumpasların giyotin gibi çalışmasının önü açılıyor"
DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın sorularını yanıtlayan Avukat Celal Ülgen, "Bu ister istemez F tipi yargının, başta Zekeriya Öz olmak üzere yaptığı kurgulamaları akla getiriyor. Tabii bundan üzüntü duyuyor insan" dedi.
Gizli tanığın tek başına ifadesinin hükme etki etmemesi gerektiğini vurgulayan Ülgen, "Gizli tanığın ifadesini doğrulayan ve ona somutluk kazandıran yan delillerin de aranması gerekiyor. Bunu yapmadan sadece gizli tanıkla yaparsanız, böyle kumpas ve kurgu davalarının özellikle yargının bağımsız olmadığı, bir erkin/oligarşinin elinde olduğu süreçlerde bir giyotin gibi çalışmasına sebebiyet verirsiniz" dedi. değerlendirmesini yaptı.
AİHM: Gizli tanık hukuka aykırı
Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2009'da kapatılan Demokratik Toplum Partisi Ergani ilçe başkanı Hasan Bakır'ın başvurusunu karara bağlarken Bakır'a bir düğünde sarı, kırmızı, yeşil kumaşla halay çekmesi ve köy kahvehanesinde yaptığı bir konuşmadan dolayı "gizli tanık ifadelerine dayanılarak" 3 yıl ceza verilmesini hak ihlali olarak görmüştü. Mahkeme, gizli tanık ifadesinin ceza için tek başına yeterli delil olamayacağının altını çizmişti. Yeni AYM içtihadı AİHM içtihadıyla çatışıyor.
HDP kapatma davasına hazırlık mı?
AYM'ye AKP zorlamasıyla dahil edilen yeni üyeler İstanbul eski Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ve Çorum eski AKP il Başkan Yardımcısı avukat Kenan Yaşar'la birlikte Erdoğan tarafından tayin edilen 10 üye, 15 üyeli AYM'de parti kapatmak için gereken 2/3 sayısal çoğunluğa ulaşmıştı.
Bu gelişmelerin hemen ardından Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yürütülen ve esasen kapatma davasına gerekçe oluşturması için açıldığı, dava dosyasında untulan bir TEM yazısından açığa çıkan "6-8 Ekim Kobanê olayları" davasında 9 Şubat 2022'de sanıkların olmadığı özel bir duruşmada "ABC123" kodlu bir "gizli tanığın" dinlendiği anlaşıldı. "Gizli Tanık"ın aralarında önceki HDP Eş genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, milletvekilleri ve HDP yöneticilerinin de olduğu sanıkların önemli bir bölümünü Kandil'de gördüğüne dair beyanı dava dosyasına girdi.
AYM bu içtihadıyla, tek başına "ABC123"ün ifadeleriyle HDP eş başkanlarını Kandil'le irtibatlandırarak kapatma davasında karara gitme olasılığını da nesnel olarak gündeme getirmiş oldu.
AYM Zekeriya Öz'ün açtığı yolda
Gizli tanık uygulaması, ilk kez Ergenekon soruşturması kapsamında firari savcı Zekeriya Öz tarafından 2017 yılında kullanılmıştı. Öz, Danıştay saldırısı sanığı Osman Yıldırım'ı gizli tanık olarak kullanmıştı. 2008 yılında 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu'na yapılan eklemelerle gizli tanıklık kurumu yasallaşmıştı.
Tanık Koruma Kanunu'nun 9'uncu maddesinde gizli tanığın beyanının tek başına hükme esas teşkil edemeyeceği düzenlenmişti. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 2019 yılında verdiği bir kararda, gizli tanık tarafından verilen ifadenin başka delillerle desteklenmediği takdirde hükme esas alınamayacağına hükmetmişti. (AEK)