Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Başkanı Metin Feyzioğlu, Gezi direnişi sırasında yaşanan polis şiddeti ve hukuksuzluklarla ilgili, TBB olarak Avrupa Komisyonu Genel Sekreterliği’ne başvuracaklarını açıkladı.
Bu sabah Açık Radyo’nun Açık Gazete programına canlı bağlanan Feyzioğlu, TBB olarak pazar günü olağanüstü toplantı kararı aldıklarını ve oybirliği ile Avrupa Komisyonu’na başvurmayı kararlaştırdıklarını söyledi.
Feyzioğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“İş kontrolden çıkmış şekilde tehlikeli noktalara sürükleniyor. AKP, olayları yatıştıracağına polis şiddetinin dozunu arttırarak ve halkın bir kesimini diğer kesimi üstüne kışkırtacak söylemlerde bulunarak son derece tehlikeli bir yola sapmış durumda.
“Bu durumda biz TTB olarak yasal, anayasal ve uluslararası hukuktaki çareleri aramak ve zorlamak durumundayız. Cumhurbaşkanı bir iki beyanat verdikten sonra çekildi ve anayasal yetkilerini kullanmadı. Biz de Avrupa Komisyonu’nu devreye sokmak gerektiğini düşündük.
“Nitekim, Avrupa Parlamentosu’yla da (AP) Avrupa Komisyonu Genel Sekreteri’yle de görüşmelerimiz olmuştu. AP, AB’nin en üst düzeydeki karar organı. AP bu olayların sadece Gezi’yle sınırlı olmadığını ve bunu çok aştığını ifade eden bir karar verdi. Aslında halkın bir kesimi yaşam alanına müdahale edildiği düşüncesindedir. Getirilen yasaklarla sınırlamalarla halkın bu kesimi iktidarda olan görüş tarafından belli şekilde yaşamaya, belli davranışlarda bulunmaya ve bulunmamaya zorlanmaktadır denildi. Ayrıca basının özellikle otosansür nedeniyle özgür olmadığı ifade edildi.
“Bu tespitleri biz zaten yapıyorduk. Ama arzumuz siyasi iktidarın bu mesajları aldığını ima etmesiydi. Açıklaması değil, ima etmesi bile yeterliydi.
“Devletin söylemleri polisi kışkırttı”
“Olaylar yatıştırılacağına inanılmaz bir şey oldu ve mitinglerde halkın bir kesiminin bu gösterilere katılan veya destekleyenlere karşı kışkırtılması anlamına gelecek tehlikeli ifadeler sarf edildi. Başbakan’ın yanı sıra AB Bakanı Bağış da ‘Bu andan sonra Taksim’deki herkes teröristtir’ diyerek sadece savcılık görevi yapmadı temyiz mahkemesi gibi kesin hüküm de verdi.
“Bu beyanatlar polise keskin emir olarak yansıyor. Bakan bunu söyledikten ve Başbakan destekledikten sonra polis ikinci Çanakkale zaferi ruhunu yaşamış gibi sokaktaki vatandaşa saldırıyor.
“İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürü’nün gazetelere yansıyan mesajı var. ‘Bugün siz 2. Çanakkale zaferini yazıyorsunuz, sizle gurur duyuyorum’ mesajı gönderdi. Taksim’e kim çıktı da 2. Çanakkale zaferi oluyor? Düşman ordusu mu Taksim’i işgale kalktı. Ama işte yukardan terörist dendiğinde saldırı başlıyor.
“Taksim’de Gezi Parkı’na girerken polis Allah Allah nidalarıyla girdi. Ne oluyor? Biz birbirimize düşman değiliz.
“Kimse Avrupa işine baksın diyemez”
“Biz bunları görüp Pazar günü TTB olarak olağanüstü toplandık ve Avrupa Komisyonu Genel Sekreteri’ne müracaat ettik. Avrupa Komisyonu bizim içinde bulunduğumuz bir yapı. Avrupa Komisyonu Genel Sekreteri de bizi temsil eden biri. Biz bu yapının dışında değiliz. Öyle çıkıp da hamasetle burası Türkiye, Avrupa sen işine bak diye kimse konuşamaz.
“Avrupa Komisyonu Genel Sekreteri’nin herhangi bir taraf devlette somut bir olayda yaşananlar konusunda bilgi toplama sorumluluğu vardır. Biz de bu çerçevede AİHS’nin 52. maddesine göre işlem yapılması için başvuruldu.
“Gaz bombaları, kimyasal silah boyutlarında inanların üstünde kullanıldı. Sadece sınırlı miktarda kullanılması gereken aksi takdirde öldürücü olduğu bilinen gaz bombaları aşırı kelimesini hafif gösterecek boyutlarda kullanıldı. Fişekler yakın mesafeden hedef gözetilerek sıkıldı. Dolayısıyla bunlar AİHS’nin yaşam hakkını koruyan maddesinin ihlali.
“Avrupa Komisyonu, AİHS’ne fiilen uyulup uyulmadığı konusunda bilgi toplamak sorumluluğunda. Madem Genel Sekreter’in böyle bir sorumluluğu var, Türkiye’de madem gaz bombaları öldürmek ve yaralamak amacıyla kullanıldı, o zaman bizim de içinde bulunduğumuz Komisyonun Genel Sekreteri’nin sözleşmeye uyulup uyulmadığını inceleme görevi var.
“İnceledikten sonra Avrupa Komisyonu Başkanlar Komitesi’ne bilgi verecek. Avrupa Birliği Parlamenterler Meclisi’ne bilgi verecek. Buradan Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’ye yönelik uyarıları veya yaptırımları olacak.
“Dünyadan izole edilmek istemeyen bir yönetim mutlaka Avrupa Komisyonu’nun dediğini dinlemek zorundadır. Aksi takdirde o devlet dünyadan izole olur ve bazı diktatörlerin durumuna düşer.” (EKN)