Gian Maria Tosatti'nin "Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü" başlıklı enstalasyon sergisi, Tarlabaşı'nda ziyarete açıldı.
The Blank Contemporary Art (Bergamo) ve Depo (İstanbul), İtalyan Kültür Merkezi (İstanbul) işbirliğiyle gerçekleşen proje, sanatçının güncel sanatsal araştırmasının tamamını kapsayan "Kalbim Ayna Gibi Boş" isimli yeni projesi daha önce de Katanya, Riga, Cape Town ve Odessa'da yer aldı.
Küratörlüğünü Devrim Kadirbeyoğlu ve Antonello Tolve üstlendiği sergi, İstanbul'un son 20 yılda geçirdiği dönüşüme odaklanıyor. Tarlabaşı'nın ortasında yer alan büyük bir Art Nouveau binanın içinde kurulan "Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü" sergisi, 25 Haziran 2021'ye kadar ziyaret edilebilecek.
Gian Maria Tosatti'nin güncel sanatsal araştırmasının tamamını kapsayan bu projede sanatçının araştırma odağında demokrasi krizi ve bunu takiben Perikles döneminde Atina'da doğan Batı Medeniyeti'nin giderek silinmeye başlaması yer alıyor. Sanatçı 2018'de başladığı yolculuğunda, çağın karmaşıklığını sergilemek için birçok şehir ve ülkeyi dolaştı.
Projenin İstanbul ayağı şu cümlelerle tarif ediliyor:
Yeni binalar,eski mahalleler
"İstanbul, son 20 yılda Avrupa'nın en etkileyici ekonomik büyümelerinden birini gördü. Sürekli hareket halinde olan şehre, birkaç sene içinde yüzlerce gökdelen ve birçok finansal bölge inşa edildi. Geniş beton alanlarla kaplanan ve tarihi semtler üzerinde yükselen yatay ve dikey düzlemdeki çarpıcı büyümenin ötesinde, emlâk spekülasyonu araziyi kemiren ve içinde yaşayan toplulukları bölen bir etki yarattı.
"Yeni evler ve yeni iş yerleri, gitgide daha fazla şehrin çeperlerine itilen eski mahalle sakinleri için çok pahalı. Camdan ve çelikten, dökme demir ve mermerden yapılan yeni İstanbul, hayalet bir şehir. Yeni binalar çoğaldıkça eski mahalleler yüzlerce yıllık geçmişleriyle birlikte tarihe karışıyor. Çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bir bölge olan Tarlabaşı ise uzun zaman önce ölüm fermanı imzalanmış bir semt. Tarlabaşı her köşede koşturup oynayan çocuklarıyla şehrin en yaşam dolu bölgelerinden biri. Napoli'nin savaş sonrası dönemine oldukça benzeyen bu bölge, her gün yeni bir şehir ve toplum fikri sunmaya devam ediyor. Buradaki yıkımın kademeli ilerleyişini ve sınırlarını takip etmek, son 20 yılda ülkede gerçekleşen değişimi gözlemleyebilmek için de imkân sağlıyor."
Enstalasyon Tarlabaşı'nın ortasında yer alan büyük bir Art Nouveau binanın içinde kuruluyor. Binada yaşayan tek kişi, sağır bir kızdır ve ziyaretçiler içeri girdiklerinde bu zamandışı yerde, bütün dünyasını, evini kuşatan kapitalizmin gürültüsünü duymaksızın kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş birinin basit yaşantısıyla karşılaşırlar. Bu kız gürültüyü duymuyor olmasına rağmen, dışarıda gümbürdeyen tehdidi, etrafındaki camların titremesiyle hissetmektedir. Bütün camlar çatlamıştır ve pencerenin yanında eski bir gramofon vardır. Kız, gramofonun sesindeki uyumlu titreşimlere, dışarıdaki matkap ve kazı aletlerinin öfkesini dindirecek bir tür dua gibi tutunmaktadır.
Ömer Hayyam Caddesi, No:11-Tarlabaşı
(AÖ)