Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart Yerel Seçimleri için ilk mitingini, Sivas Kongresinin 100. yıldönümünde Sivas’ta 8 Şubat 2019 Cuma günü gerçekleştirdi.
Erdoğan 2018 yaz aylarından itibaren enflasyonun artışını önce “stokçuluğa” ardından marketlerin “fahiş fiyat” uygulamalarına bağladı. Sivas’ta yaptığı konuşmada “Ben buradan patatesçilere domatesçilere sesleniyorum o bir tane merminin bedelini biliyor musun sen? Bunlar nereden geldi biliyor musun sen” diyerek tehdit etmişti.
Aynı konuşmasında fiyatları dizginlemek için belediyeler aracılığıyla tanzim satış noktaları kuracaklarını söyledi.
Pazar günü İstanbul’daydı. Sebze ve meyve fiyatlarının yüksekliğinden şikayet ederken yaptırdıkları teftişlerden de bahsetti:
“Ticaret Bakanlığından müfettişler, hale gitmişler. Halde rapor tutacak olan bu müfettişlerimizi dövmeye kalktılar. Neden? Çünkü kovana çomak sokulduğu için.”
Erdoğan’ın çözüm olarak önerdiği tanzim satış yaklaşımı 1977’de CHP döneminde uygulanmıştı. 1986’da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iktisadi teşebbüsü olarak şirketleşip TANSAŞ adını alana kadar adı TANSA idi yani Tanzim Satış.
O yıllarda Tariş Genel Müdürü olan Erdinç Gönenç, Gazete Ege 1 Aralık 1997’de TANSA’nın nasıl kurulduğunu bir anı olarak kaleme almıştı.
Erdoğan’ın tanzim satışa yaklaşımıyla 1970’lerde TANSA’nın kurucularının temel farkını Gönenç’in yazısındaki şu cümle net biçimde ortaya koyuyor:
“Amaçlanan sadece, tanzim satışı yoluyla, temel tüketim maddeleri piyasasını, tüketici lehine düzene sokmaktı.”
Gönenç’in TANSA'nın market zinciri haline getirilerek özünden kopartılmasına ve daha sonra satılmasına ince eleşttirisi ve “tüketici kooperatiflerini” yeniden çözüm olarak gösterdiği yazısını yayınlıyoruz.
***
Bir Anı ve TANSA’nın Doğuşu
1977 yılı sonlarında kurulan, Ecevit Hükümeti’nin bakanlarından birisi, Mülkiye’den sınıf arkadaşım, rahmetli Mahmut Özdemir’di. Türkiye’de ilk kez oluşturulan bir bakanlığın “Yerel Yönetimler Bakanlığı’nın başına getirilmişti. Kısa bir süre sonra ben de Tariş Genel Müdürü oldum. Beni göreve getiren Ticaret Bakanı, eski meslektaşım ve bir ağabey kadar yakınım olan Teoman Köprülüler’di.
Biz Tarım Satış Kooperatif birlikleri genel müdürleri, hükümet politikası gereği, bütün bayilik sözleşmelerimizi iptal edip, ürünlerimizi kendi satış mağazalarımızda pazarlamaya yönelmiştik. Daha göreve başladığım ilk günlerde Konak’taki Tariş mağazasını açtık. Ardından hemen her kooperatifimizde, ortak dışındakilere de ucuz satış yapan mağazalar açtık. Teoman Ağabey’e, yurt dışında bulunduğu sırada Mahmut Özdemir vekalet ederdi. İki bakanlık görevini birden yürüttüğü böyle günlerden birinde, beni Adana’ya Çukobirlikte bir toplantıya çağırdı. Yanında yine mülkiyeden ağabeyimiz, müsteşar yardımcısı Fikret Toksöz vardı. Çukobirlik Genel Müdürü sevgili Abdullah Kütküt’ün odasında, dörtlü bir toplantı yapıldı. Gündem, Tarım Satış Birlikleri ürünlerinin perakende satışında, belediyelerin de rol almasıydı. Abdullah ve ben, belediyelere hangi ürünlerimizi hangi koşullarda verebileceğimizi anlattık. Cesaret ve kararlılık arttı. Sonunda, TANSA (Belediye Tanzim satış Mağazaları) fikri ortaya çıktı. Özellikle başlangıçta, TANSA’ların temel dayanağı, birlikler olacaktı. Tama-Tarin TARİŞ’ten, ayçiçek yağı, Trakya Birlik’ten mercimek-nohut Güneydoğu Birlik’ten ve diğerleri…
Amaç üreticiden-tüketiciye, aracısız ve dolayısıyla ucuz satıştı. Sanırım uygulamayı ilk olarak, İzmir ve Ege başlattı. Güneşli bir sabah, belediye bandosu eşliğinde, Teoman Köprülüler, İhsan Alyanak ve ben, Fuar’daki pavyonların TANSA ana deposunun açılışını yaptık. Bina, tıka basa TARİŞ ürünleri ile doluydu. O ilk gün, başkaca bir ürün de yoktu zaten…
Hemen ardından, hep birlikte Aydın’a gidip, Belediye Başkanı Muhterem Ağababaoğlu’nun TANSA deposunu da hizmete soktuk. Ve nihayet Muğla ve ilk TANSA satış mağazasının açılış töreni. Başkan Erman Şahin çok iyi örgütlenmiş, nerede ise tüm Muğla, alana toplanmıştı.
Çok değil bir buçuk yıl sonra ben de Muğla TANSA müşterisi oldum. Muğla’nın, kekik kokulu oğlak etini, TANSA’dan alırdım hep.
Fuar’daki bir pavyonda, geçici bir depo olarak gözünü dünyaya açan İzmir TANSA ise, zaman içinde TANSAŞ adını aldı ve bir dev kuruluşa dönüştü. Şimdilerde onun devamlı müşterisiyim. TANSA kurulurken, TANSAŞ’ın bugün ulaştığı nokta amaçlanmamıştı elbette. Hemen her mahallede hatta İzmir dışında mağazası bulunan ve iğneden buzdolabına kadar pek çok ürünü pazarlayan bir süper market zincirini, belediye eliyle kurmak amaçlanmamıştı yani, bakkala rakip olmak veya onun yerini almak da istenilmemişti.
Veresiye defteri oldukça, balkondan sarkıtılan alış-veriş sepeti ve komşuluk oldukça bakkal da olacaktır Türkiye’de. Amaçlanan sadece, tanzim satışı yoluyla, temel tüketim maddeleri piyasasını, tüketici lehine düzene sokmaktı.
Nitekim TARİŞ, kıtlığının çekildiği günlerde odaların gözetim ve planlamasında bakkala da margarin vermeyi sürdürmüştür. Çünkü TARİŞ satış mağazaları ve TANSA’lar dolu olsa bile bakkalda yoksa, margarin yok demekti halkın gözünde.
Ucuzluk demek; enflasyon fiyatlarını olabildiğince geriden izleyebilmek demektir. Büyük stoklar gerekir, fiyatları geriden izlemek. Kuru fasulyede, pirinçte, mercimek, nohutta, şeker ve yağda büyük stoklar et gibi stoklanmayan ürünlerde ise canlı hayvan alımı veya ithalat.
Ayda bir kaç tane satabildiğimiz buzdolabı için parfüm için ayıracağınız her kuruş, temel tüketim maddelerinde, daha az stok demektir.
İşte bunun için “sadece temel tüketim maddelerinde” tanzim satışı.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. TANSA, TANSAŞ oldu. Belki iyi oldu. Belki Tansaş’ın gerçek bir süper markete dönüşmesi de iyi olacak.
Bence; “Tanzim Satışı” yine gerekli. Hadi “Tüketim Kooperatifleri” iş başına.
Gazete Ege, 1 Aralık 1997
(HK)