Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, koronavirüs salgınıyla gündeme gelen "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin açıklama yaptı.
Tanrıkulu, yazılı olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Salgınla birlikte tüm yurttaşlara "Evde kal" çağrısı yapılırken, 300 bine yakın tutuklu ve hükümlünün cezaevlerinde bu salgın tehditi ile beklemesi; açıklanan af-infaz indirimi taslağının birçok eksiklik içermesi toplumda derin infial yaratmaktadır.
Tarsus'ta tutukluyken Covid-19 Testinin pozitif olması nedeniyle Mardin'e nakledilen Mazıdağı Belediye Eş Başkanı Nalan Özaydın vakası koronavirüsün cezaevlerine bulaştığının göstergesidir. Tutuklular bakımından masumiyet karinesi esas olup, yaşam hakkı görmezden gelinemez. Ancak AKP'nin Meclis’e getirmeye hazırlandığı tasarı yetersizdir.
"Adil karar alınmalı"
Siyasi saiklerle içeride tutulan vatandaşları kapsayan yeni bir taslak hazırlanmalı ve değiştirilmelidir. Haklarında bir mahkumiyet kararı olmayan gazeteci, hukukçu, siyasetçi, yurttaşlar bulunurken, hamile ve bebekli tutuklular da görmezden gelinmemelidir. Vatandaşların sağlığı gözetilerek muhtemel af ve infaz indirimi konusunda adil karar alınmalıdır.
Dünyada cezaevlerinden başlayarak alınan salgın önlemlerinin benzerlerinin Türkiye’de neden uygulanmadığı ise izaha muhtaçtır. Haklarındaki iddialar bilinmeyen ve yıllardır tutuklu olup iddianameleri dahi yazılmayan insanların vebali AKP Hükümetlerinin omuzundadır!
"8 yılda 2300 kişi yaşamını yitirdi"
Son sekiz yılda (2008-2016) hapishanelerde toplam 2300 tutuklu ve hükümlünün hayatını kaybettiği göz önüne alındığında, cezaevlerinin güncel doluluk oranı ile salgın bağlamında yaşanacak ölümlerin önüne geçilmelidir!
Cezaevlerinin hijyenin ve izolasyonun en zor olduğu yerler olduğu aşikar olup, cezaevlerinde tedbirler yetersizdir. Koronavirüs dünyayı tehdit altına alırken ve Türkiye’de de hızla yayılırken, izolasyon ve hijyen çağrılarının cezaevlerinde uygulanamayacaktır. Çok sayıda cezaevinde kapasite aşılmış olup, salgının cezaevlerine sirayet ettiğinde kitlesel ölümlerin yaşanması olasıdır.
"Tasarı yetersizdir"
Tutuklamanın yerine geçecek adli kontrol yöntemleriyle tutukluların cezaevlerinden çıkışının sağlanmaması halinde cezaevlerinde meydana gelecek ölümlerden Yargı, ‘Yaşam hakkı’ bakımından sorumlu olacaktır!
Siyasetçilerin ve aktivistlerin olası bir düzenlemenin dışında bırakılmak istenmesi de hukuk ve insan hakları açısından kabul edilemez bir durumdur. Yaşam bir hak, tasarı ise yetersizdir. (RT)