Fotoğraf: Onur Çoban / AA
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ayasofya’nın bahçesinde 'Cami ve İlim' temasının işleneceği 'Camiler ve Din Görevlileri Haftasının' açılışı yapıldı.
Erbaş burada bir konuşma yaparken açılışta Kur’an da okundu.
Erbaş, törende yaptığı konuşmada, camilerin bilgiyi hayata, ibadeti ahlaka dönüştüren ve varlık alemine hakikat penceresinden bakmayı öğreten kadim mektepler olduğunu söyledi.
Müslüman toplumların en temel sorunlarının başında ise bilgi kaynaklarının ve bilgi üreten mekanizmaların ihmal edilmesi geldiğini vurguladı.
Erbaş, insanların cehalet ve dini bilgisizliklerinden yararlanarak, dini kavramları bağlamından koparıp kendi menfaat ve emelleri doğrusunda kullananların din istismarcısı olduğunu ifade etti.
"Din adına konuşan herkes hakikate bağlı kalmak zorundadır"
Ali Erbaş, bugün en az küresel boyutta yürütülen İslam düşmanlığı kadar, bilgi ve hikmetten yoksun din anlayışının da ümmet birliğini, geleceği ve medeniyet değerlerini tehdit ettiğini belirterek, özetle şunları kaydetti:
“Maalesef bugün bazı şahıs ve gruplar tarafından İslam'la, ilimle ve hakikatle hiçbir alakası bulunmayan birtakım işler, rüyalar, saçmalıklar, sahte kişilikler ve gizemli söylemlerle insanların duyguları sömürülmekte; inançları istismar edilmektedir.
Hatta zaman zaman yüce dinimiz İslam, kimi art niyetli ve sapkın kişilerce aşağılık davranışlara alet edilebilmektedir. Bu kimseler hak ettiği cezayı mutlaka görmeli, bilhassa dini duyguları ve değerleri istismar etmenin önüne geçmek için caydırıcı cezalar ve müeyyideler olmalıdır.
Son asırlarda din-devlet-toplum arasında yaşanan gerilimlerin neden olduğu kaos ve sözü edilen ihmal ve boşlukları fırsata çeviren FETÖ, IŞİD ve PKK, şiddet ve tekfir diliyle sürekli Müslümanları tehdit eden sözde selefi gruplar gibi dış güdümlü marjinal yapılar, kendilerini göstermektedir. Önemle ifade etmeliyim ki bahsettiğim her hususta da İslam coğrafyasının doğru bilgiyi denetleyen mekanizmalara sahip olmayışının etkisi büyüktür.
Dolayısıyla Müslüman toplumlar acilen doğru dini bilgiyi üreten kurumlarını geliştirmek zorundadır. Doğru dini bilgiyi koruyan ve güvence altına alan sistemler kurmak zorundadır."
"Kur'an ve sünnet bütünlüğünü esas alan bir anlayışla hizmet ediyoruz"
Erbaş televizyonlardaki yayınlara da tepki göstererek konuşmasına şöyle devam etti:
"İstismar sadece dini alanla sınırlı değildir. Algı operasyonlarıyla milli değerler ve şahsiyetleri kullanarak menfaat devşirmeye çalışması da dikkat edilmesi gereken vahim ve tehlikeli bir istismar çeşididir. Aynı şekilde reyting adına, bütün aile, gelenek, ahlak ve inanç değerlerini hiçe sayarak şüyuu vukuundan beter çirkinlikleri ekranlara taşımak, gayrimeşru ilişkileri sıradanlaştıran, şiddeti ve istismarı teşvik eden yayınlar yapmak milletimize, medeniyetimize, nesillerimize ve geleceğimize karşı işlenen büyük bir suçtur, pervasızlıktır, sorumsuzluktur."
Hiç kimsenin istismarcılar ve sahtekarları bahane ederek İslam medeniyetinin temel değerlerini itibarsızlaştırmaya ve temiz kavramlarını kirletmeye hakkı olmadığını vurgulayan Erbaş, istismarla mücadelenin her yönüyle büyük bir hassasiyet ve özen gerektiğini ifade etti.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kur'an ve sünnet bütünlüğünü esas alan bir anlayışla hizmet ürettiğini aktaran Erbaş, medeniyetlerinin ilmi birikimini önemseyen ve günün meselelerine çözüm üretmeyi hedefleyen bir yaklaşımla hareket ettiğini kaydetti.
Erbaş, kurumun gençlerin ve çocukların doğru bilgiye erişimini kolaylaştırmak adına basılı ve süreli yayınların yanında dijital yayıncılık alanında ve sosyal medya mecralarında etkin çalışmalar yürüttüğüne dikkati çekerek, buradaki en büyük sorumluluğun da kendi meslektaşları olduğunu sözlerine ekledi. (HA)