Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), 18 Eylül'de Suriye'nin kuzeyindeki Türk destekli silahlı gruplar da dahil olmak üzere Suriye çatışmasındaki çeşitli gruplar tarafından işlendiği iddia edilen insan hakları ihlallerine ilişkin bir rapor açıkladı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, "Hakları ihlal edilen bu bölgelerde yaşayan insanlar koruma ve çare alma hakkına sahiptir" dedi.
Bachelet, Polygraph.info'nun haberine göre Türkiye'ye "doğruladığımız olaylarla ilgili derhal tarafsız, şeffaf ve bağımsız bir soruşturma başlatmalı, bağlantılı silahlı gruplar tarafından gözaltına alınan ve kaçırılanların akıbetini açıklamalı" dedi.
Dışişleri Bakanlığı'nın yanıtı
Türk Dışişleri Bakanlığı rapora şöyle cevap vermişti:
"Terörizmle mücadele ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü sağlamak amacıyla sahada faaliyet gösteren Suriyeli muhalif gruplara ve bu gruplarla bağlantılı olarak ülkemize yöneltilen insan hakları ihlallerine ilişkin asılsız iddiaları ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin (BM İHYK) bu iddialar temelinde ülkemize yönelttiği yersiz eleştirileri tümüyle reddediyoruz.
"BM İHYK'nın açıklamasında raporda yer verilen ihlallerin asıl müsebbibi olan Suriye rejimine ve PKK/YPG terör örgütüne değinmemesini kabul edilemez buluyor ve kuvvetle kınıyoruz."
Afrin ve YPG
BM raporu, YPG'nin geçmişte çocuk asker alımına değiniyor ve YPG'nin büyük rol oynadığı muhalefetteki Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) de çocuk askerleri kullandığını belirtiyor. Rapor, SDG'yi sivilleri gözaltına almak ve işkence etmekle suçluyor.
Birleşmiş Milletler raporu, ayrıca Suriye'nin kuzeyindeki Afrin kentinde Nisan ayında bir arabalı bomba saldırısından bahsediyor.
Saldırı, dört Türk askerini ve onlarca sivili öldürdü, yaklaşık 50 kişiyi yaraladı. Türkiye saldırıdan YPG'yi sorumlu tuttu ve BM raporu suçlamasa da YPG'yi temize çıkarmıyor.
Rapor, Türkiye destekli birimler tarafından iddia edilen ihlallere ilişkin olarak ayrıntıya giriyor. Bir örnek:
"Komisyonun, Suriye Ulusal Ordusu savaşçılarının, özellikle 14. Bölüm, Tugay 142 (Süleyman Şah Tugayı), 22. Bölüm (Hamza Tugayı) ve 24. Tümen (Sultan Murad Tugayı) mensuplarının defalarca işlediğine inanmak için makul gerekçeleri var. Afrin ve Ra'nın al-Ayn bölgelerinde savaş suçundan da sorumlu olabilir. "
Sistematik yağmayı ayrıntılı olarak anlatan rapor ise şöyle diyor:
"Afrin bölgesi genelinde, Kürtlere ait malların eşgüdümlü bir şekilde Suriye Ulusal Ordusu mensupları tarafından yağmalandığını ve el konulduğunu gösteriyor. Örneğin, Eylül 2019'da Şeyh el-Hadid mahallesindeki (Afrin bölgesi) siviller, Suriye Ulusal Ordusu'nun 14. Bölümü, Tugay 142 (Süleyman Şah Tugayı) üyelerinin kapı kapı kapı dolaşıp Kürt ailelere talimat verdiklerini anlattılar. "
Washington D.C. merkezli bir politika araştırma enstitüsü olan Center for Global Policy'de bir araştırmacı ve Suriye uzmanı olan Elizabeth Tsurkov, Türkiye'nin Suriyeli vekillerine yönelik suçlamaları kamuya açık bir şekilde reddederken, aşırılıkları özel olarak kabul ettiğini söylüyor.
On Thursday, Turkish intelligence summoned the commanders of all the Turkish-backed factions ("Syrian National Army") to a meeting in Gaziantep, following the publication of a damning UN report about the grave human rights abuses carried out by SNA https://t.co/ijvKbEeKdf
— Elizabeth Tsurkov (@Elizrael) September 19, 2020
Tsurkov, 19 Eylül Twitter yazısında, bir Türk istihbarat subayı ile Türk finansmanı ve yardımı alan Suriyeli isyancı grupların komutanları arasındaki görüşmeyle ilgili iddiada bulundu.
Ebu Said olarak tanımlanan bir katılımcıya göre, Türk subay isyancı savaşçılar tarafından işlenen suçları gündeme getirdi ve komutanlara "sivillere yönelik suistimalleri durdurmalarını" söyledi.
Tsurkov'un kaynağı, Suriyeli muhalif komutanlara astlarının suçlarından sorumlu tutulacaklarının söylendiğini, ancak Türkiye'nin bunu nasıl uygulayacağını söylemediğini söyledi. Türkiye'nin bu gruplara silah ve maaş sağladığını, ancak şimdiye kadar bu gücünü grupların davranışlarını değiştirmek için kullanmadığını öne sürdü.
Uluslararası Ceza Mahkemesi çağrısı
Geçen hafta açıklanan rapor, BM Cenevre Ofisinde devam eden 45. İnsan Hakları Oturumlarında ele alındı. Konuyu oturuma Araştırma Komisyonu Başkanı Paulo Sergio Pinheiro, taşıdı.
İrlanda tarafından yapılan konuşmada "Kadınlar ve çocuklarda dahil olmak üzere zorla kaybetmeler ve keyfi gözaltılar ve diğer suçların son derece rahatsız edici" olduğu belirtilirken, Suriye'de yaşananların Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) sevk edilmesi çağrısı yapıldı.
Almanya ise "Sayın Pinheiro'nun Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'nun olduğu yerler olarak tarif ettiği, yani Türkiye kontöründeki bölgelerde savaş suçları bulgularının bulunmasından endişeliyiz. Almanya olarak bütün aktörleri uluslararası hukuka saygı duymaya çağırıyor ve savaş suçlarını araştırmakla yetkili uluslararası kuruluşların Suriye'ye erişimine izin verilmesini talep ediyoruz" dedi.
(PT)