Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve öldürülen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1010. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.
Kayıp yakınları bu hafta, 43 yıl önce gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan’ın akıbetini sordu.
Haftanın açıklamasını Cumartesi İnsanı gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu.
"Bindiği otobüs durduruldu, gözaltına alındı"
Eren, Süleyman Cihan’ın gözalınmasını, işkenceyle katledilmesini ve ardından verilen adalet mücadelesini şu sözlerle anlattı:
“1010. haftamızda, '43 yıl önce gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan’ı unutmadık!' diyerek buluştuk. 31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi. Aynı zamanda Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı.
"Süleyman Cihan’ın, Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere 29 Temmuz 1981’de bindiği yolcu otobüsü, İstanbul'a yaklaştığı sırada sivil polisler tarafından durduruldu. Gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2. Şube’nin bulunduğu Sansaryan Han’a götürüldü. Cihan, ertesi gün Gayrettepe Siyasi Şube’ye nakledildi.
"Önce çatışma sonra intihar denildi"
“Emniyet müdürlüğü ve savcılığa başvuran aileye, oğullarının gözaltına alınmadığı söylendi. Ama aile ve avukatları ısrarlı arayışını sürdürdü. Cihan’ı şubede işkencede gören tanıklar, çıkarıldıkları mahkemelerde, mahkeme heyetine ısrarla 'Süleyman Cihan’a ne oldu?' sorusunu yöneltmeye devam etti.
"Bu ısrar karşısında Emniyet tarafından yapılan açıklamada, Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. İddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca, bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi, yani 30 Temmuz’da yapılan yer gösterme esnasında, altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak intihar ettiği öne sürüldü.
"İşkencede öldürüldü, intihar süsü verildi"
"Oysa otopsi raporunda, Süleyman Cihan’ın altıncı kattan atılmadan önce öldürülmüş olduğuna dair önemli veriler yer alıyordu. Ayrıca, olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Süleyman Cihan’ı o tarihten sonra emniyette gören çok sayıda tanık vardı.
“Ailenin, avukatların ve tanıkların 85 günlük ısrarı sonucunda gerçek açığa çıktı: 29 Temmuz 1981’de gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de günlerce işkence gördükten sonra öldürülmüş, ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla, Zindanarkası Mezarlığı’nın kimsesizler bölümünde, ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömülmüştü.
"Failler cezasızlıkla korundu"
"Olayın izini süren aile ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Süleyman Cihan’ı işkencede gören ve cansız bedeninin altıncı kattan atıldığına tanıklık edenler olmasına rağmen, somut kanıtlara rağmen, tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı; zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı. Bilinen failler cezasızlıkla korundu.
“Dosyanın canlandırılması için çaba gösteren aile ve avukatlar, 2012’de Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesi ile ilgili ek deliller sunarak, isimlerini verdikleri fail ve sorumlular hakkında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti.
"İşkenceyi kabul ettiler ama dosyayı kapattılar"
"Ek deliller arasında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı rapor yer aldı.
"Bu raporla Cihan'ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü kayıt altına alındı. Sürüncemede bırakılan dosya, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı.
"Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu. Kaç yıl geçerse geçsin; Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
(RT)