Sunucu Öykü Serter geçtiğimiz cumartesi günü evinden çıkarken komşusunun Pitbull cinsi köpeğinin saldırısına uğradı. Haber bugün ana akım gazetelerde köpeği suçlayan bir şekilde yer aldı. İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nden Prof. Tamer Dodurka'nın değerlendirmesini aktarıyoruz.
Pitbulların özellikle çocuklu aileler için en ideal köpeklerden olduğunu bir misiniz?
Evet, bu doğru! Pitbull Terrier, çocukların yaptığı can acıtıcı hareketlere en iyi tahammül eden ve dünyada insanları en az ısıran köpek ırkıdır. Örneğin, Türkiye'de çok sayıda beslenen Cocker Spaniel ırkı köpekler çok daha saldırgandırlar ve dünya genelindeki kayıtlara göre ısıran köpekler listesinin başında yer alırlar.
Bir çok süs köpeğinde bile ısırma hadiseleri Pitbullardan çok daha fazladır. Yeter ki, bu köpekler bilinçli insanların ellerinde olsunlar.
Peki Pitbulların bu kötü şöhretleri nereden kaynaklanıyor?
Her türlü köpek zeka kapasitesi zayıf ya da bilinçsiz insanların elinde tehlikeli bir hale gelebilir. Ama böyle insanların elindeki Pitbull ırkı bir köpekse, bu hayvanın gücünden dolayı tehlike daha büyüktür. Yine de Pitbulların kötü şöhreti bu güçlerinden daha çok, haklarındaki hurafelerden kaynaklanıyor.
"Isırdığı zaman çenesinin kilitlenmesi" veya "çenesinin birkaç tonluk sıkma kapasitesine sahip olması" gibi tamamen uydurma haberler bu hayvandan korkulmasına yol açtı.
Böyle hurafelerden hoşlanan dünya medyası diğer köpek ırklarının saldırılarına yer vermezken Pitbull saldırılarına özel bir ilgi gösterir oldu. Bu haberlerden sonra, beklenenin aksine Pitbullara ilgi arttı. İnsanlar imaj için bu köpeklerden edinmeye başladı. Tabi ki, bu insanlar bire yüz katarak köpeklerinin ne kadar güçlü olduklarını sağa sola yaymaya başladılar.
Köpek dövüşleri
Onları ruhsat gerektirmeyen bir silah olarak yanlarında taşıyıp daha da sert olmaları için ellerinden geleni yaptılar. Şöhreti sayesinde piyasa değeri yükselen Pitbullar yine böyle insanlar tarafından çoğaltılmaya ve kendileri gibi bilinçsiz insanlara satılıp yaygınlaşmaya başladı. Tabi ki, bu olanlardan sonra daha fazla Pitbull hadiseleri duymaya başladık.
Bu köpeklerin dövüş için üretildiği ve üretilmiş en güçlü köpeklerden olduğu doğrudur. Ülkemizde köpek dövüşleri hatırı sayılır bir rant kapısıdır. Bu nedenlerden dolayı Pit Bull'lar aile köpeği olarak yerini git gide kaybetmekte ve bu aile köpeği haksız şöhreti ve bilinçsiz insanların hataları nedeniyle bir çok ülkede değişik ölçülerde yasaklanmaktadır.
Bazı modern ülkelerde mizaç testi yapılmak kaydıyla bakılması ya da dolaştırılmaları resmi izne tabidir.
Denetim yok
Ülkemizde 2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 14. Maddesine göre "Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirmek, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek" yasak.
Ancak, bu maddeye rağmen başı boşluk devam etmekte, Pitbullar yanlış insanların elinde üretilip satılmaya ve yurt dışından getirilmeye devam edilmekte.
Çünkü, bu kanundan sorumlu Çevre ve Orman Bakanlığında denetimleri yapacak veteriner hekim teşkilatı yok. İstisnalar haricinde, veteriner hekim olmayan bakanlık memurlarının yasaklanmış olan Pitbull Terrierleri herhangi bir yasak bulunmayan Amerikan Staffordshire Terrier -halbuki bu ırk Pit Bull terrierden hemen hemen farksızdır-, Bull Terrier, Boxer hatta Danua gibi köpeklerden ayırt etmeleri olanaksız.
Bu konuda devreye girmesi gereken Tarım Bakanlığındaki veteriner hekimlerin sayısı da gerekli denetimleri yapmaya asla yetecek sayıda değil. Bir çok belediyede de veteriner hekim bulunmuyor. Bu nedenlerle çıkarılan bu tarz kanunlar havada kalmaya mahkum.
Yukarda bahsedilen kanun maddesindeki amaç, yaşam sürelerini tamamlayan Pitbulların tüm kaynaklarını kurutmak ve ülkeden tamamen silip atmaktır. Ama bu yaklaşımı da doğru bulmuyorum.
Medeni bir ülkeye yakışan, böylesine sevecen bir köpeği yasaklamak değil, bazı ülkelerin yaptığı gibi onun iyi bir vatandaş olabileceğini kanıtlayacak mizaç testlerini yaparak sosyal ve saldırgan olmayanlara izin vermek.
Bu testler İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesinde ekibimizce uygulanıyor. Bakanlık tarafından talep olduğu takdirde, güvenilirliği oldukça yüksek olan bu testler sonucunda köpeklere "gezdirilebilir, gezdirilemez, önlemler alındığı takdirde bakılabilir ya da hiçbir suretle bakılamaz" tarzında belgeler verilebilir.
Saldırıları önlemenin tek yolu tehlike arz eden köpeklere bu testin zorunlu hale getirilmesidir.(TD/EÜ)
* Prof. Dr. Tamer Dodurka, İç hastalıklar ve psikoloji uzmanı, İ.Ü. Veteriner Fakültesi